Show simple item record

dc.contributor.authorKandemir, Baran
dc.date.accessioned2020-12-29T08:16:41Z
dc.date.available2020-12-29T08:16:41Z
dc.date.submitted1998
dc.date.issued2018-08-06
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/359279
dc.description.abstractoluşumunu klinik ve histolojik olarak engellememektedir. Ek olarak bu çalışmada bulanıklık oluşumu ve yeni sentezlenen kollajen miktarı arasında zayıf bir korelasyon olduğu tespit edilmiştir. Oktreotide asetatın bu amaçla PRK sonrası belirtilen dozda uygulanmasının klinik bir faydası yoktur ve tekrarlayan epitel erozyonu ihtimalini arttırarak bulanıklık yoğunluğunu olumsuz etkileyebilir. VÜLÖzet Bu çalışma; excimer laser fbtorefraktif keratektomi sonrası, topikal ve ciltaltı oktreotid asetat uygulamasının, stromal bulanıklık yoğunluğu ve yeni sentezlenen kollajen miktarı üzerine etkisini belirlemek amacı ile yapıldı. Biri tek taraflı olmak üzere 16 tavşanın toplam 31 gözüne tek zonlu, 5mm çaplı 59.60jı derinlikte miyopik fotoreftaktif keratektomi yapıldı. Hemen cerrahi sonrası gözlere mevcut kollajene kovalent olarak bağlanan ve operasyon sonrasında sentezlenen yeni kollajen! boyamayarak floresan mikroskobu ile kantitatif ölçüm yapılmasını sağlayan dichlorotriazynil damlatılarak mevcut kollajen boyandı. Tavşanlar bir grupta 7, diğer gruplarda 8 göz olmak üzere 4 gruba ayrıldı. Birinci gruptaki tavşanların sağ gözlerine post operatif birinci günden başlanarak 3 hafta süre ile 30ug/gün (3x1) oktreotid asetat damlatıldı. I. gruptaki tavşanların tedavi edilmeyen sol gözleri ikinci grup olarak çalışmaya katıldı. Üçüncü gruptaki 4 tavşana post operatif birinci günden başlanarak 3 hafta süre ile 30ug/gün (3x1) oktreotid asetat ciltaltı uygulandı. Kontrol grubu olarak kabul edilen IV. gruptaki 4 tavşana ise ameliyat sonrası bir hafta boyunca tüm gözlere uygulanan tobramisin merhem dışında bir tedavi uygulanmadı. Kornea epiteli iyileşene kadar tüm gözler her gün, epitel iyileştikten sonra her iki haftada bir 16 hafta boyunca biomikroskop ile bulanıklık yoğunluğu, tekrarlayan epitel defekti ve enfeksiyon açısından değerlendirildi Bulanıklık yoğunluğu klinik olarak 0 ile 4+ arasında derecelendirildi. Çalışma sonunda tüm kornealar ışık mikroskobu ile değerlendirildi ve yeni sentezlenen kollajen miktarı floresan mikroskobu ile kantitatif olarak ölçüldü. I.JI.D3. ve rV.grupta epitel iyileşmesi sırasıyla ortalama 6.11, 6.37, 6.17 ve 4.75 günde tamamlandı. Gruplar arasında reepitelizasyon açısından istatistik olarak 29anlamlı bir fark tespit edilemedi (P> 0.05). Birinci ve ikinci grupta 3'er gözde, üçüncü grupta 5 gözde ve kontrol grubunda 2 gözde; ikinci ve üçüncü haftalarda tekrarlayan epitel erozyonları oluştu. Tekrarlayan epitel erozyonları açısından gruplar arasında istatistik olarak anlamlı bir fark saptanamadı. Birinci haftada tüm gözlerde ablasyon alanında 0.5 + subepitelyal bulanıklık gelişti ve tüm gruplarda altıncı ve sekizinci haftalar arasında maksimum yoğunluğa ulaşarak, sekizinci haftadan itibaren çalışma süresince yoğunluğu kademeli olarak azaldı. Bulanıklık yoğunluğu açısından gruplar karşılaştırıldığında tüm gruplar arasında 14. haftaya kadar istatistik olarak anlamlı bir fark saptanamazken 14 ve 16. haftalarda topikal oktreotid grubu ve kontrol grubu arasındaki fark, tedavi grubu aleyhine istatistik olarak anlamlı bulundu (sırası ile P = 0.047, P =0.029 ). Benzer şekilde, ciltaltı oktreotide grubu ve kontrol grubu arasındaki fark aynı haftalarda istatistik olarak anlamlı bulundu (sırası ile P = 0.039, P =0.008). Diğer göze topikal tedavi uygulanan 2. grup ile hem tedavi hem de kontrol grupları arasında bulanıklık yoğunluğu açısından istatistik olarak anlamlı bir fark tespit edilemedi. Işık mikroskobu ile yapılan histolojik değerlendirmede 16. haftada tüm kornealarda genel histolojik yapının korunduğu gözlendi. Floresan mikroskobunda okülometre ile yapılan ölçümlerde yeni sentezlenen boyanmamış kollajen kalınlığı, tedavi edilmeyen grupta ortalama olarak bir miktar daha az olmasına karşın gruplar arasında istatistik olarak anlamlı bir fark saptanamadı ( P> 0.05 ). Benzer şekilde klinik bulanıklık yoğunluğu ile yeni sentezlenen kollajen kalınlığı arasında ancak zayıf bir korolasyon bulundu ( r = 0.37 ). Sonuç olarak bu çalışmada kullanılan dozlarda topikal veya ciltaltı oktreotid uygulamasının, PRK sonrası haze ve regresyon gelişimi üzerine herhangi bir önleyici etkisinin olmadığı tespit edildi 30
dc.description.abstracten_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/embargoedAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectGöz Hastalıklarıtr_TR
dc.subjectEye Diseasesen_US
dc.titleExcimer laser fotorefraktif keratektomi sonrası uzun etkili somatostatin analoğu oktreotid asetatın bulanıklık ve yara iyileşmesi üzerine etkisi
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2018-08-06
dc.contributor.departmentDiğer
dc.subject.ytmAcetates
dc.subject.ytmLasers
dc.subject.ytmOctreotide
dc.subject.ytmCorneal diseases
dc.subject.ytmWound healing
dc.identifier.yokid70822
dc.publisher.instituteTıp Fakültesi
dc.publisher.universityFIRAT ÜNİVERSİTESİ
dc.type.submedicineThesis
dc.identifier.thesisid70822
dc.description.pages38
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/embargoedAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/embargoedAccess