İnfertilitenin psikososyal yönü
dc.contributor.advisor | Evlice, Yunus Emre | |
dc.contributor.author | Türkoğlu, Dilek | |
dc.date.accessioned | 2020-12-29T08:16:25Z | |
dc.date.available | 2020-12-29T08:16:25Z | |
dc.date.submitted | 1997 | |
dc.date.issued | 2020-11-27 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/359129 | |
dc.description.abstract | F. ÖZET Bu çalışma infertil hastaların yaşadıkları kaygı ve sıkıntının daha iyi anlaşılabilmesi, olayın tıbbi yönünün yanında ruhsal boyutunun da değerlendirilebilmesi amacıyla yapıldı. Kontrol grubu olarak süreğen, ölümcül olmayan dermatolojik ya da romatizmal hastalığı olanlar alındı. Çalışmaya alınan hastalar 20-41 yaş arası, evli kadınlardı. Sekonder infertilite grubundaki hastaların hiçbirinin yaşayan çocuğu yoktu. Hastalara Hacettepe Kişilik Envanteri (HKE), Spilberger Durumluk ve Sürekli Kaygı Envanteri (STAI), Zung Depresyon Ölçeği, Semptom Tarama Ölçeği (SCL- 90-R) verildi. İnfertilite ve kontrol grubundaki hastaların kişilik özellikleri HKE'ye göre değerlendirildiğinde normal sınırlar içinde olduğu bulundu. Spielberger anksiyete ve Zung depresyon ölçekleri ile değerlendirildiğinde; hem infertilite grubunda hem de süreğen hastalığı olan grupta anksiyete ve depresyonun, normal popülasyona göre daha sık görüldüğü bulunmuştur. Depresyon ve anksiyete genç yaş grubunda daha sık görülmekte, ilerleyen yaşla birlikte azalmaktadır. Bu durum zamanla infertilitenin kabullenilmesine, yeni çözüm yolları bulunmasına bağlı olabilir. Ancak daha sonra anksiyete ve depresyonun tekrar arttığını görmekteyiz. Bu durum, ilerleyen yaşla birlikte hamile kalma umudunun yitirilmesine bağlı olabilir. Anksiyete ve depresyon, eğitim düzeyi düşük olan grupta daha sık görülmektedir. Spilberger'e göre eğitim düzeyi yüksek olan bireyler stresle başetmede etkin beceriler geliştirebilirler. Eğitim düzeyi azaldıkça anksiyete ve depresyondaki artma buna bağlı olabilir. Ayrıca eğitim düzeyi düşük olan ve çalışmayan kadınların en önemli görevi anneliktir. Bu kadınlar en önemli görevlerini yapamadığını hissederler. Bu kişiler bir süre sonra tüm enerjilerini çocuk sahibi olmak için harcamakta, yaşamlarını buna göre yönlendirmektedirler. Bir süre sonra bu istek obsesyon haline gelmektedir. İnfertil hastaların, kolay incinen, kendini diğerlerinden aşağı gören, diğer insanlarla iletişimleri sırasında olumsuz beklentileri olan, daha fazla yalnız kalma 70eğiliminde olan, daha çok bedensel yakınma getiren kişiler olduğu düşünülmektedir. Süreğen hastalığı olan bir kişi, hayatı boyunca bu hastalığı çekeceğini bilir. Yaşamının bazı alanları hastalığa bağlı olarak kısıtlanır. Geleceğe güvensizlik, karamsarlık bu kişilerde daha çok görülür. Bizim çalışmamızda infertilite ve kontrol grubunun benzer özellikler gösterdiği belirlendi; her iki grupta da depresyon, anksiyete, obsesyonel düşünceler, somatizasyon, kişiler arası duyarlılık daha yüksekti. İnfertilite ve süreğen hastalığı olan grubun benzer duygular yaşadığı, ınfertilitenin kişileri en az süreğen bir hastalık kadar etkilediği ve duygusal yönden örselediği kanısına varılmıştır. 71 | |
dc.description.abstract | G. SUMMARY The aim of this study was to asses the psychosocial aspects of infertility, infertile patients were compared with patients who had chronic but non-fatal illness such as dermatologic illness or rheumatic pain. All patients were between 20-41 years old, married women. Hacettepe Personality inventory (HKE), Spielberger Stait-Trait Anxiety inventory (STAI), Zung Depression Scale, SCL-90-R was performed. According to HKE, personality traits of both infertile and control group were normal. According to spielberger state- trait anksiyete scala and Zung deoression scala all patients were more depressed and anxious than normal. The younger women had higher Zung Depression score. The lower education group were more anxious and depressed. According to Spielberger, people with higher education level learn active coping. In Turkey, women's most important duty is motherhood. So that especially patients with lower education and not working, feel that they can do nothing. infertile people spend all their energy for having baby. Then, this thought may convert to an obsession, in this study, obsession scores were above normal range, infertile people were found more fragile, had lower self-esteem, feling inferiority and loneliness and suffer more somatic complaints. This study revealed that infertility affects patients similarly as a choronic illness. 72 | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/embargoedAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Psikiyatri | tr_TR |
dc.subject | Psychiatry | en_US |
dc.title | İnfertilitenin psikososyal yönü | |
dc.type | doctoralThesis | |
dc.date.updated | 2020-11-27 | |
dc.contributor.department | Psikiyatri Anabilim Dalı | |
dc.subject.ytm | Infertility | |
dc.identifier.yokid | 59503 | |
dc.publisher.institute | Tıp Fakültesi | |
dc.publisher.university | ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ | |
dc.type.sub | medicineThesis | |
dc.identifier.thesisid | 59503 | |
dc.description.pages | 90 | |
dc.publisher.discipline | Diğer |