The American Indians reactions to assimilation and dispossession
dc.contributor.advisor | Silki, Atilla | |
dc.contributor.author | Parlak, Zafer | |
dc.date.accessioned | 2020-12-29T07:43:33Z | |
dc.date.available | 2020-12-29T07:43:33Z | |
dc.date.submitted | 1994 | |
dc.date.issued | 2018-08-06 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/348422 | |
dc.description.abstract | ÖZET Kristof Kolomb 1493 yılında ilk kez Amerikan yerlileri ile karşılaştığında son derece sıcak ve yakın bir ilgi gördü. Seyir defterinde bu insanlardan övgü ile sözetmesine karşın gene de çok sayıda yerliyi İspanya'ya köle olarak götürmekten de geri durmadı. Kolomb bu insanları Hindistanlı zannettiği için onlara Hintli anlamında `Indians` adını verdi. Kolomb 'u izleyen denizciler kısa zamanda ilk keşfedilen adaları köle kaynağı olarak kullanmaya başladılar, buna Avrupalı denizcilerin Yeni Dünya 'ya taşıdıkları yerlilerin bağışıklık sistemlerince bilinmeyen kızamık, su çiçeği ve kolera gibi hastalıklar da eklenince yerli nüfusu hızla azaldı ve ilk çıkılan adalar neredeyse tümüyle boşaldı. Meksika'da büyük bir uygarlık kurmuş olan ve o yıllarda `Büyük Deniz` 'in öte yakasından tanrılarının dönmesini bekleyen Aztekler kehanetlerdeki tanrıları zannettikleri İspanyol sömürgeci Cortes ve adamları tarafından üç yıl içinde (1519-1522) yok edildi. Daha sonra Pizarro, de Soto ve diğer sömürgeci İspanyollar Peru ve Rio Grande bölgesini keşfedip buraları İspanyol topraklarına kattılar. Yerli halk işkence yolu ile sindirilip madenlerde çalışmaya zorlanırken 166bir, taraftan da Hristiyanlaştırma süreci büyük bir hızla devam etti. ingilizler genellikle Atlas ' Okyanusu kıyılarında koloniler kurarken Fransızlar da Kanada bölgesinde yerli halkla ilişkiye geçip kürk ticaretine başladılar. Beyaz Adam' m gelmesiyle birlikte önceleri doğa ile tam bir uyum içinde yaşamakta olan Kızılderililerin yaşama biçimleri de değişmeye başladı. Önceleri sadece temel ihtiyaçları için avlanan Kızılderililer artık daha önceleri kutsal bildikleri `dört ayaklı ve kanatlı kardeşlerini` Beyaz Adam' m getirdiği `ateşsuyu` ve diğer şeyleri alabilmek amacıyla öldürmeye başladılar. Beyaz Adam' a bağımlılıkları arttıkça kendilerine karşı yabancılaşmaya başlayan Kızılderililer zamanla kendilerini inkar etmeye başladılar. Avrupalıların gözünde Kızılderili ya insanlıktan nasibini almamış bir `vahşi` ya da insanın en doğal ve kirlenmemiş halini simgeleyen `asil vahşi` idi. Yaklaşım ne olursa olsun Kızılderili her iki durumda da vahşi olmaktan kurtulamıyordu. Beyaz Adam Yeni Dünya' ya ayak basar basmaz Kızılderili'nin topraklarını elinden alma ve onu kendisi gibi uygar (! ) yapma girişimlerine başladı. Bu araştırmada 1825-1974 yılları arasındaki Amerika Birleşik Devletleri 'nin Kızılderililerin topraklarının 167ellerinden alınması ve Amerikan toplumuna asimile edilmesi politikası ile Kızılderililerin buna gösterdikleri tepkiler incelenmiştir. Beyazlar öncelikle vicdanlarını rahatlatmak ve hiç bir ahlak kuralına sığmayan istila ve katliamlarını akla uygun hale getirmek için bu durumun Tanrı tarafından böyle istendiği ve geri dönülemez bir yol olduğunu iddia eden `Manifest Destiny` kavramını ortaya atmışlardır. Bu kavrama göre Tanrı toprağı işlemeyi emrettiğine göre Kızılderililerin ellerinden toprakları alınmalıydı. Daha sonra ise bunlar belirli bölgelerde toplanıp misyonerler tarafından Hristiyanlaştırılıp Tanrı buyruğu ile bilgilendirilmeliydiler. Bunu ise formal bir eğitim izleyecek, tarımcılığı öğrenen Kızılderililer daha az toprağa gereksinim duyacakları için toprak savaşları da sona erecekti. Tüm bunları ise ancak en iyi ve doğruyu bilen ebeveyn rolündeki devlet yapabilirdi; böylece günümüzde de devam etmekte olan ebeveynlik (paternalism) politikası ortaya çıktı. Ondokuzuncu yüzyılın ilk yarısında, Beyaz Adam' a tam anlamıyla bemzemiş olan, kendi matbaaları, alfabeleri, gazeteleri ve hatta köleleriyle birlikte pamuk plantasyonları olan güneyde yaşayan Beş Uygar Kabile (Five Civilized Tribes) zorla Mississippi Irmağının batısına göç ettirildi. Böylece Kızılderili sorununun temelli çözüldüğü 168düşünülüyordu. Bu da gösteriyordu ki Beyaz Adam Kızılderililerin ne denli uygarlaştığından çok topraklarını ellerinden almakla ilgileniyordu. Texas, California ve Oregon'un da Amerikan toprakları arasına katılmasından sonra Kızılderili sorunu tekrar gündeme gelmeye başladı. Texas 'ta Apaçi ve Navajolar kendi yaşama biçimlerine ' ve tarıma uygun olmayan çorak rezervasyonlara sıkıştırıldılar. California' ya doğru olan göç dalgası ise `Geniş Düzlükler` 'de (The Great Plains) bizon avlayarak yaşamakta olan başta Sioux ve Cherokee' ler olmak üzere bütün bölge kızılderililerini tehdit etmeye başladı. Tüm bölgede milyonlarcası yaşamakta olan bizonlar derileri, dilleri ve kemikleri için avlanarak 1870-1878 yılları arasında tümüyle yok edildi. Bu katliam temel besin kaynakları bizon eti olan kızılderililerin Beyaz Adam' a olan bağlılığını artıracağı için devlet tarafından özellikle teşvik ediliyordu. Rezervasyonlarda yaşamaya zorlanan Sioux ve Cherokee 'ler kendilerine söz verilen yiyecekler zamanında verilmeyince açlıktan kırılmaya başladılar. Bir beyazın tavuğunu çalan dört kızılderilinin cezalandırılması ise Minnesotta ayaklanmasını başlattı. Little Crow ve adamları ilk başlarda üstün gelseler de savaş beyazların galibiyeti ile sonuçlandı ve 1862 yılında 38 Sioux asılarak idam 169edildi. Kabilenin geri kalanları ise Dakota, Crow Creek Rezervasyonu 'na sürüldü. İç Savaş yıllarında rezervasyonlara yerleşmeyi reddeden kızılderilileri cezalandırmak amacıyla çok sayıda askeri harekat gerçekleştirildi. Sand Creek Katliamı 'nda beyazlarla barış içinde yaşamaktan yana olan fakat koşulların güçlüğü yüzünden rezervasyonlardan uzak duran Cheyennee T ler katledildi. En iyi kızılderililerin Ölü kızılderililer sayıldığı bu dönemde çok sayıda barışçı ve asimilasyon yanlısı yerli yok edildi. Bu sırada yerlilerin kazandığı ilk ve tek zafer olan Red Cloud 'un savaşında Sand Creek katliamının intikamı alınmış oldu. Ne yazık ki bu zafer beyazların asla uymayacakları bir anlaşma yaparak Red Cloud 'u kandırmaları ile asıl amacına ulaşamadı. İzleyen yıllarda Black Kettle ve kabilesinin katledilmesi `iyi kızılderili` sayısının giderek artmasına yol açtı. Red Cloud' a verilen rezervasyonda bulunan ve Sioux' larca kutsal bilinen Black Hills 'de altın bulunması beyazların bölgeye hücumu ile sonuçlandı. Bölgeyi satmayı reddeden kızılderililer ise önce kendilerini yok etmeye gelen Custer ve adamlarını Little Big Horn 'da yok etmelerine karşın gene de yenilgiden kurtulamadılar. 1878 yılında son silahlı kızılderili isyanı da böylece sona ermiş oluyordu. İzleyen yıllarda rezervasyonlara doldurulan yerlilere eğitim 170ve Hristiyanlaştırma yolu ile asimilasyon politikası uygulandı. En son ve sembolik olarak da en önemli katliam ise 1890 yılı başlarında Wounded Knee' de yeni ortaya çıkmış olan ve beyazlarla iyi geçinmeyi tavsiye edip, yakında güzel ve mutluluk dolu eski günlerin geri geleceğini müjdeleyen Hayalet Dansı `Ghost Dance` dininin törenlerini icra etmekte olan Big Foot ve kabilesinin yok edilmesidir. Kızılderilinin uygarlaşması ve beyazlara benzemesi için en büyük engel olarak görülen kabile ruhunu parçalayıp her bir kızılderiliye belirli bir toprak parçası vererek onlara bireycilik ruhu vermeyi ve kalan toprakları da onların iyiliği için ( ! ) satıp paraya çevirmeyi amaçlayan 1887 yılındaki Dawes Toprak Kanunu (Dawes Land Allotmant Act) konuya yeni bir boyut getirdi. Kısa zamanda milyonlarca hektar rezervasyon arazisi beyazlara satıldı ve kabile yönetim birimleri lağvedildi. 1910larda Choctaw' lar kültürlerinin bu şekilde yok olmasındansa Meksika'ya göç etmeyi yeğlediler. 1934 yılı Amerikan ve Kızılderili ilişkilerinde bir dönüm noktası oluşturdu. Kızılderili politikası sorumlusu John Collier 'in katkıları ile kabul edilen Kızılderili Yeniden Düzenleme Kanunu (Indian Reorganization Act) ile Kızılderililere kültürel ve ekonomik kolaylıklar sağlandı. Bu bir bakıma devletin hatasını kabul ettiği anlamına 171gel i yor duy s a da İkinci Dünya savaşını izleyen yıllarda tekrar bir geriye dönüş oldu. 19501erdeki Yeniden Yerleştirme `Relocation` politikası ile birçok rezervasyon kızılderilisi şehirlerde yaşamaya zorlandı. İşsizlik ve parasızlık kültüründen ve köklerinden uzaklaşmayla birleşince ortaya alkolizm ve yüksek oranda intiharlar baş gösterdi. I960' lı yıllar siyahlarla birlikte Kızılderililerin de hak arayışlarına girdikleri bir dönem oldu. Bu yıllarda Hristiyanlıkla Kızılderili dinlerinin bir harmanı olan Yerli Amerikan Kilisesi (Native American Church) çok sayıda taraftar topladı. Aynı yıllarda yüksek öğrenim görmüş Kızılderili gençlerin kurduğu Ulusal Kızılderili Gençlik Konseyi de (N.I.Y.C.) sesini değişik platformlarda ve gösterilerde duyurmaya başladı. Bu grupların en güçlüsü ise Amerikan Kızılderili Hareketi (American Indian Movemant, A. I. M.) idi. Bu grup günümüz Kızılderili'sinin sesini ve tepkisini önce 1969 yılında Alcatraz Ada' sini işgal edip bir bağımsızlık bildirisi yayınlayarak, sonra da sırasıyla Bozulan Antlaşmalar Yolu (The Trail of Broken Treaties) kervanını oluşturarak, 1973 yılında ise Pine Ridge Rezervasyonu 'ndaki Wounded Knee köyünü işgal ederek sorunlarını ve isteklerini basın ve televizyon yolu ile tüm dünyaya duyurmak şeklinde göstermiştir. 172Güllümüzde büyük bir kısmı yok edilmiş bir kültürün mirasçıları olan Kızılderililere karşı merak etnik çalışmalara ve çevresel sorunlara artan ilgi ile bağlantılı olarak giderek büyük boyutlara varmaktadır. Bu ise yazılı bir kızılderili edebiyatının gündeme gelmesine ve ilgi ile izlenmesine yol açmıştır. Sonuç olarak her ne kadar Kızılderililer şimdiye dek sinema, resimli roman ve değişik kaynaklarca `iyi niyetli` beyazları katletmekten zevk alan `vahşiler` olarak gösterilmiş olsalar da Kızılderili gözlüğü ile bakıldığında her bir savaşın aslında vatanlarından ve doğayla uyum içinde yaşamaktan ibaret olan geleneklerinden kopmak istemeyen çaresiz insanların çırpınışlarından ibaret olduğu söylenebilir. 173 | |
dc.description.abstract | en_US | |
dc.language | English | |
dc.language.iso | en | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/embargoedAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Amerikan Kültürü ve Edebiyatı | tr_TR |
dc.subject | American Culture and Literature | en_US |
dc.title | The American Indians reactions to assimilation and dispossession | |
dc.type | masterThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | Diğer | |
dc.subject.ytm | Indians | |
dc.subject.ytm | American society | |
dc.subject.ytm | Assimilation policies | |
dc.subject.ytm | United States of America | |
dc.identifier.yokid | 27360 | |
dc.publisher.institute | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.publisher.university | EGE ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 27360 | |
dc.description.pages | 173 | |
dc.publisher.discipline | Diğer |