dc.description.abstract | ÖZET Araştırma alam, Batı Anadolu'da yaygın bir şekilde görülen D-B doğrultum faylarla parçalanmış, kuzeyde ve güneyde kütlevi olarak yükselen ve ortalama yükseltisi 1500 m'lere varan dağlık birimler ile sınırlanmış bir depresyon alanıdır. Depresyon tabanı kuzeyde Manisa (Spil) dağının güney yamaçları, güneyde Nif (Kemalpaşa) dağının kuzey yamaçları ile batıda Belkahve eşiği ile çevrelenmiştir. Batı Anadolu'da İzmir- Ankara Mesozoik kuşağı içinde bulunan araştırma alanında, değişik özellikte ve yaşta formasyonlar bulunmaktadır. Oluşum ve ortam özellikleri farklı olan bu formasyonları şöyle belirtebiliriz: alanın en yaşlı kayaçlarını Kretase yaşlı flişler ile kireçtaşları oluşturmaktadır. Bu kayaçlar alanda, Kemalpaşa ve Manisa dağı yamaçları ile batıda Belkahve sırtlarında geniş bir yayılıma sahiptir. Alandaki Neojen yaşlı birimleri Miosen yaşlı göl sedimanları (konglomera, kumtaşı, marn, kiltaşı, kireçtaşı) ile Plio- Kuaterner yaşlı karasal dolgular oluşturmaktadır. Neojen birimler alanda, Manisa dağının güneybatı kesimlerinden başlayarak, batıdan doğuya doğru az çok düzenli bir kuşak halinde ova tabanını çevrelemektedir. Güneyde ise Neojen birimleri, Nif dağı ile araştırma alanının sınırları dışında kalan Mahmut dağı arasında yer almaktadır. Araştırma alanında Kuaterner yaşlı birimleri, ova tabanı ile birikinti koni ve yelpazelerinde gözlemek mümkündür. Gediz havzasında D-B doğrultum Horst-Graben sisteminin güney kanadını oluşturan araştırma alanı, Neotektonİk dönemden itibaren şekillenmeye başlamış ve tektonik hareketler neticesinde bugünkü görünümünü kazanmıştır. Blok şeklinde çökme, yükselme ve çarpılma şeklinde olan tektonik olaylar asıl şekillendirci etken olup, aşınma, taşınma, birikme gibi flüviyal süreçler, iklim koşulları ve litolojik özellikler de alanın şekillenmesinde etkili olmuşlardır. Alandaki akarsu sistemi de çoğunlukla tektonik hareketler sonucu oluşan yapısal çizgiler üzerinde kurulmuştur. Akarsular genellikle dik ve derin vadiler içinde akmakta olup, alandaki akarsu sistemi genel olarak dantritik bir özelliğe sahiptir. Kuzeyde ve güneyde yer alana yüksek dağlık birimler, tektonizmanın etkisiyle oldukça parçalı ve arızalı bir görünüme sahiptir. Araştırma alanında iklim özellikleri, bütünüyle Doğu Akdeniz Bölgesi' de gelişen meteorolojik olaylara ve hava kütleleri ve cephe sistemlerine bağlıdır. Bölgede yıl içinde 185etkili olan hava olaylarına bağlı olarak Mayıs' tan Ekim ayına kadar süren ve yağış yetersizliği ile karakterize edilen uzun bir kurak dönem bulunmaktadır. Yağışlı dönem ise Kasım ayından Nisan ayına kadar olan dönemi kapsamaktadır. Araştırma alanında ortalama yağış miktarı 979 mm olup, yıllık ortalama sıcaklık 16.3 °C olarak tespit edilmiştir. Alanda egemen olan iklim özellikleri, insan yaşamı ve etkinlikleri üzerinde önemli bir rol oynamaktadır. Elverişli iklim koşulları nedeniyle alanda tarımsal faaliyetler oldukça önemli bir yer tutmakta ve her tür bitkinin yetişmesine olanak vermektedir. Araştırma alanında en çok yetiştirilen ürünler arasında üzüm, zeytin, kiraz, çeşitli meyveler ve tahıl bulunmaktadır. Araştırma alanında mevsimlik ve sürekli olmak üzere birçok akarsu bulunmaktadır. Yoğun bir drenaj sistemine sahip olan araştırma alanı, yeraltı ve yer üstü kaynakları bakımından yakın çevredeki diğer alanlara göre oldukça elverişli koşullara sahiptir. Alanda yağış koşullarının bölgenin diğer istasyonlarına göre oldukça iyi olması nedeniyle beslenme şartları bakımından akarsular için olumlu koşullar sunmaktadır. Alandaki akarsular, alanda egemen olan iklim koşullarına bağlı olarak `Yağmurlu Akdeniz Rejimi'ne dahil olup, beslenme koşulları nedeniyle kışın su taşımakta, yazın ise büyük bir bölümü kurumaktadır. Tarih öncesi çağlardan beri insanların yerleşimine açık bir alan olan Ulucak ve çevresi, verimli tarım topraklarına sahip olması nedeniyle, günümüze kadar yoğun bir kullanıma sahne olmuştur. Alanda toprak özellikleri bakımından farklı alanlar bulunmakta olup, depresyon tabanı ile bunu çevreleyen yüksek birimler arasında bu farklılık açıkça göze çarpmaktadır. Buna bağlı olarak arazilerin kullanımı açısından da farklı kullanımlar bulunmaktadır. Araştırma alanının yüksek kesimlerini oluşturan Manisa ve Kemalpaşa dağı yamaçlarında, özellikle iklim faktörüne bağlı olarak klimatik topraklar oluşmuştur. Alanda klimatik toprak tiplerinden olan Kırmızı Akdeniz ve Kahverengi Orman Toprakları geniş bir yayılıma sahiptir. İntrazonal toprak grubuna giren ve özellikle anakayanın özelliğine bağlı olarak oluşan Kırmızı kahverengi Akdeniz Toprakları ile Rendzinlar alandaki bir diğer toprak grubunu oluşturmaktadır. Araştırma alanının alçak kesimini oluşturan ova tabanında ise yarı alüvyal-kolüvyal nitelikli topraklar bulunmaktadır. Depresyon tabanını çevreleyen dağlık alanların eğimli yamaçlarında 186aşınma nedeniyle toprak örtüsü oldukça sığ olup, bu alanlar doğal bitki örtüsünün bulunduğu alanlardır. Araştırma alanında arazinin fiziksel özelliklerine bağlı olarak, topraklar yetenek özelliklerine göre, farklı sınıfta topraklar bulunmaktadır. Ova tabanı ve çevresinde her türlü tarım yapmaya elverişli olan I. II. III.IV sınıf topraklar yer almakta olup yoğun bir şekilde kullanılmaktadır. Ova tabanını çevreleyen yüksek dağlık birimler üzerinde ise eğim şartlan nedeniyle toprak örtüsü oldukça sığdır ve bu topraklar, V. VI. VII. VIII. sınıf toprak grubuna girmektedir. Bu sınıftaki topraklar, tarım yapmaya el verişiz topraklar olup, daha çok doğal bitki örtüsü ile kaplı veya mer'a alanı olarak kullanılan alanlardır. Araştırma alanında bulunan araziler, toprak yetenek sınıflarına göre kullanılmayıp değişik amaçlarla kullanılmakta ve bu tür yanlış kullanımlar, toprakların veriminin düşmesine erozyona ve toprak kayıplarına sebep olmaktadır. Araştırma alanında Akdeniz İklim özelliklerinin görülmesine bağlı olarak, kızılcam ve maki toplulukları doğal bitki örtüsünü oluşturmaktadır. Araştırma alanında doğal çevre şartlarının yatay ve dikey yönde gösterdiği değişikliklere bağlı olarak, değişik bitki katlan bulunmaktadır. Bu bitki katları, ova tabanından itibaren kültür bitkileri, maki- garig formasyonları, kızılcam ormanları, karaçam ormanları olarak sıralanabilir. Araştırma alanında dikey doğrultuda yükseltiye bağlı olarak yayılış gösyeren bitki katları, alanın her yerinde aynı yükseltilerde olmayıp yer yer doğal ve beşeri etkilerle farklılıklar göstermektedir. Doğal bitki örtüsü, eski devirlerden beri antropojenik etkiler nedeniyle yoğun bir şekilde tahrip edilmiş ve asıl klimaksı oluşturan kızılçamlar yoğun tahripler nedeniyle yerini maki ve garig türlerine bırakmıştır. Ulucak ve çevresi, tarihsel geçmişi boyunca değişik medeniyetler tarafından kullanılmış, bazı dönemlerde yoğun bir şekilde nüfuslanmış, bazen önemini korumuş ve parlamış, bazı dönemlerde ise sönük kalmıştır. Ancak, alanda her dönemde yerleşim, sürekliliğini korumaya devam etmiştir. Araştırma alanı, özellikle Helenistik çağ ile Roma ve Bizans dönemlerinde Şart ve îyon kentleri arasında kervan yollarının uğrak ve geçiş yeri olmuştur. Alandaki arkeolojik buluntulara göre Akadlar, Hititler, Helenler, Lidyalılar ile Pers, Roma, Bizans, Osmanlı medeniyetleri yaşamıştır. Kemalpaşa ovası, çevresindeki boğazlar, eşikler ve jeomorfolojik özellikleri ile, en kısa karayollarının geçtiği doğal 187bağlantı çizgileridir. Bu bakımdan tarih çağlan boyunca ulaşım için doğal geçitler olarak kullanılmışlardır. Ulucak beldesinde bulunan ve Geç Neolitik döneme ait olduğu tespit edilen höyüğün varlığı da, araştırma alanının doğal çevre özellikleri bakımından insanların yerleşim ve yaşamalarına uygun olanaklar sağladığını göstermektedir. Araştırma alanında Neolitik dönemden itibaren başlayan bir yerleşimin olduğunu belirtmiştik. Bu zaman süreci içinde, araştırma alanının tarihsel geçmişi incelendiğinde değişik dönemlere ve kültürlere ait kalıntıların varlığı dikkati çekmektedir. Nitekim araştırma alanı, tarihsel geçmişi boyunca uygun fiziki koşulları ve stratejik konumu nedeniyle değişik medeniyetler tarafından kullanılmış ve her dönemde yerleşim sürekliliğini korumaya devam etmiştir. Araştırma alanının arazi kullanım durumu, bu tarihsel çerçeve içinde, doğal çevrenin sunduğu fiziki koşullara göre oluşmuş, zaman içinde birtakım değişikliklere uğramıştır. Arazinin kullanılış biçiminde fiziki çevrenin özellikleri belirleyici rol oynamış, bunun yanısıra araziden yararalanma şekli de, doğal çevrede birtakım değişiklikler ortaya çıkarmıştır. Araştırma alanında fiziki şartlar bakımından kısa mesafelerde yatay ve düşey doğrultuda farklı özelliklerin bulunması, arazi kullanımı bakımından da farklılaşmalara yol açmış ve değişik arazi kulanım şekillerini ortaya çıkarmıştır. Alanın arazi kullanım özellikleri, uzun tarihi geçmişi boyunca, aynı topraklar üzerinde devam eden kesintisiz iskan faaliyetlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmış ve alanda Neolitik çağdan itibaren en önemli arazi kullanım şekli tarım olmuştur. Bugün olduğu gibi tarihi geçmişi boyunca da her dönemde, coğrafi konumunun getirdiği avantajlı özellikler nedeniyle, ulaşım açısından önemli bağlantı yolları üzerinde bulunan araştırma alanı, bu özelliği ile her dönemde önemli bir yere sahip olmuştur. Bilindiği gibi arazi kullanımı, doğal çevre ile insan arasındaki karşılıklı ilişkilerin bir bütünüdür. Doğal çevre özelliklerini oluşturan, iklim, topografya, toprak, su, bitki örtüsü gibi fiziki coğrafya faktörleri, insanların arazi kullanım şeklini belirleyen unsurlardır. Ulucak ve çevresinde de arazi kullanımı ile doğal çevre özellikleri bakımından sıkı bir ilişki vardır. Alanda doğal çevre özellikleri bakımından farklı alanların mevcut olması, arazi kullanımı bakımından bir çeşitliliğin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu bakımdan alanda ayırabileceğimiz en büyük iki birim depresyon tabanı ile bu tabanı çevreleyen 188yüksek kütlelerdir. Depresyon tabanını kuzeyden çevreleyen etek düzlükleri ile güneydeki birikinti koni ve yelpazeleri de bir diğer birim olarak karşımıza çıkmaktadır. Yukarıda kabaca ayırdığımız bu birimlerin. özelliklerine göre, alanda arazi kullanımı bakımından birtakım farklılıklar ortaya çıkmıştır. Araştırma alanında tarım, sanayi ve yerleşim amaçlı kullanımlar ile doğal bitki bitki örtüsü (orman, maki-garig) ve çayır-mer'a alanları, mevcut kullanım şekillerini oluşturmaktadır. Alanda coğrafi koşulların farklı özellikler taşıması, bu kullanışların dağılış miktarlarında önemli bir rol oynamaktadır. Ova tabanı ve bu tabanı çevreleyen etek düzlükleri tarımsal faaliyetlerin yoğun olarak yapıldığı alanları oluşturmaktadır. Son yıllarda verimli tarım topraklarının bulunduğu ova tabanında, sanayi amaçlı kullanımlar da gündeme gelmiş ve bu kullanım nedeniyle doğal çevre üzerinde yoğun bir ekolojik baskı ortaya çıkmıştır. Ova tabanı, uygun fiziki koşullar (elverişli eğim şartlan, verimli topraklar, su kaynakları, ulaşım olanakları) nedeniyle alanın en hareketli ve en fazla nüfusa sahip kesimini oluşturmakta olup, arazi kullanımı bakımından da çeşitliliğin olduğu bir alandır. Sözkonusu alanda, tarım, yerleşim, sanayi, ve turizm amaçlı (II. konut) kullanımlar bulunmaktadır. Ova tabanını çevreleyen az eğimli etek düzlükleri ile birikinti konileri üzerinde ise tarım ve yerleşim amaçlı kullanımlar ile yer yer maki alanları yer almaktadır. Ova tabanını çevreleyen yüksek dağlık kesimlerde ise fiziki özelliklerine bağlı olarak, daha çok doğal bitki örtüsü, yaygın kullanımı meydana getirmekte olup, yer yer bu kesimlerde çok sınırlı da olsa çayır-mer'a alanları ile taşlık kayalık ve boş alanlar bulunmaktadır. Manisa ve Kemalpaşa dağında litolojik, morfolojik ve toprak özelliklerinin elverişliliği ölçüsünde, yer yer tarımsal amaçlı kullanımlar bulunmakta ve bu tür kullanım, Manisa dağının eğimi az olan yamaçlarında daha fazla görülmektedir, özetle alanın doğal çevre özellikleri; yerleşim düzeninde ve arazi kullanımında önemli rol oynamakta olup, alanda birbirinden farklı özellikte morfolojik birimlerin yer alması, arazi kullanımı bakımından bir çeşitliliğin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Araştırma alanında tarımsal amaçlı kullanım eski devirlerden beri en yaygın kullanım şekli olup, alanda miktar bakımından da en fazla kullanımı oluşturmaktadır. Alanda yetiştirilen en önemli ürünler ise bağ, zeytin, kiraz, tahıl çeşitli meyve sebzelerdir. 189Alanda dikili alanlar, ekili alanlardan daha fazla yer kaplamakta olup, tarım arazilerinin önemli bir bölümünde kuru tarım yapılmaktadır. Araştırma alanında özellikle 1970'li yıllardan itibaren gelişme gösteren sanayi amaçlı kullanım, günümüzde en önemli kullanım şeklini meydana getirmektedir. Ova tabanında kurulan sanayi tesisleri, İzmir-Ankara karayolu boyunca lineer bir şekilde yerleşmiş durumdadır. Sözkonusu alanın sanayinin yerleşmesi bakımından oldukça avantajlı özellikler taşıması (düz olmasının verdiği kolaylık, elverişli ulaşım olanakları, kamu altyapı yatırımlarının bulunması, bol su kaynaklan vb.) nedeniyle, İzmir Metropolitan kent alanında sıkışmış olan sanayi tesislerine alternatif bir alan oluşturmuş ve sanayi, bu alanda hızla gelişmeye başlamıştır. Ancak alanda altyapısı tamamlanmamış, ve fiziki esaslara dayandırılmamış sağlıksız bir sanayileşme süreci gelişmiştir. Sanayinin alanda gelişi güzel gelişmesi nedeniyle, ekolojik dengede birtakım olumsuzluklar gündeme gelmiştir. Bu nedenle İzmir-Kemalpaşa yol ayrımında yoğunlaşan ve plansız bir şekilde gelişen sanayi tesislerinin, planlı bir şekilde gelişmesini sağlamak, çevreye verecekleri zararı en aza indirgemek ve yetersiz olan altyapı tesislerini iyileştirmek amacıyla alanda `Organize Sanayi Bölgesi` kurulması planlanmış ve çalışmalara başlanmıştır. Araştırma alanında arazi kullanım bakımından doğal dengeye zarar veren kullanımlar mevcuttur. Bilindiği gibi, herhangi bir alanda mevcut olan doğal kaynakların rasyonel bir şekilde kullanımı, hem alandaki doğal dengeyi korumakta, hemde var olan kaynakların amaca uygun kullanılmasını gerekli kılmaktadır. Var olan kaynaklar, çoğu zaman amaca uygun bir şekilde kullanılırken, bazen de çok farklı amaçlarla kullanılabilmektedir. Ancak arazi parçalan, taşıdıkları özellikler nedeniyle birden çok kullanım şekline uygundur ve arazinin ne şekilde kullanılacağı insanlar tarafından belirlenmektedir. Nitekim, arazilerin, özelliklerine göre ne şekilde kullanıldığı, ne şekilde kullanılması gerektiği veya kullanılacağı herzaman tartışılan bir konu olmuştur. Örneğin verimli topraklar tarımsal amaçlı kullanılacağı gibi, tarım dışı amaçlarla da (yerleşim, sanayi, turizm vb.) kullanılabilmektedir. Ancak, arazilerin ne şekilde kullanılacağını belirlemede kullanılacak en önemli ölçüt, kullanım şeklinin var olan kaynaklara, daha 190doğrusu ekolojik dengeye vereceği zarar gözönüne alınarak, kullanımın tespit edilmesidir. Araştırma alanında daha çok sanayileşme, kamu yatırımları ve turizm yatırımları (II. konutlar) şeklinde, tarım dışı kullanımlar mevcuttur. Tarım topraklarının amaç dışı kullanımı, alanda ekonomik, sosyal ve çevresel etkiler meydana getirmiştir. Özellikle alanda gelişen sanayi tesisleri, alanın eski devirlerden beri süregelen tarım merkezi olma karakterini değiştirerek, sanayi merkezi kimliğini gündeme getirmiş ve bu kimlik değişimine paralel olarak, birtakım değişim ve dönüşümler yaşanmaya başlanmıştır. Böylece sanayi tesisleri çevrede çekici bir merkez oluşturarak, sosyal, ekonomik ve çevresel bakımdan birtakım farklılıkların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Uzun tarihi geçmişi boyunca, tarımsal faaliyetlerin ön planda olduğu ve kırsal bir nitelik taşıyan araştırma alanı, günümüzde kırsal alan nitelikleri hızlı bir şekilde değişmekte olan ve kentle kır arası ikili bir yapı özelliğini taşıyan bir alan olmuştur. Gelecekte araştırma alanında, günümüzdeki kullanım durumunun ne şekilde bir gelişme göstereceğini kestirmek zor değildir. Alanda sanayinin gelişmesinin ön planda tutulduğu şüphesizidir. Yakın bir gelecekte, tarım amaçlı kullanımların giderek çok daha dar alanlarda sınırlı kalacağı, ve sanayi ve yerleşim amaçlı kullanımların ön planda olacağı söylenebilir. 191 | |