Klomifen sitrat ve siklofenilin deney hayvanlarının hipofiz ön lop hücrelerinde yaptığı değişikliklerin ultrastrüktürü

Abstract

38 ÖZET Ovulasyon stimülatörlerinin hipofiz ön lop hücreleri üzerindeki etkisini incele ye bilme k£çi(& 60 erişkin dişi tavşan kullanıldı. Kontrol grubu olarak ayrılan tavşanların yarısı intakt bırakıldı, yarısına ooforektomi uygulandı. Deney grubu olarak ayrılan tavşanların da yariBi intakt bırakıl dı, yarısına ooforektomi uygulandı. İntakt ve ooforektomi yapılmış olan deney grubu tavşanlar dörder gruba ayrılarak bunlara normal ve yükBek doz larda klomifen sitrat ve siklofenil verildi. Üç tedavi kürü uygulandıktan sonra kontrol ve deney gruplarının hepsi sakrifiye edilerek hipofizektomi yapıldı, hipofiz ön lobu incelemeleri için ayrıldı. Klomifen sitrat ve siklofenil'in hipofiz ön lobu üzerindeki et kisi ışık ve elektronmikroskop düzeyinde araştırıldı. Işık mikroskobu ile yapılan incelemede hematoksilen eosin ve PAS boyası ile hipofiz ön lob hücrelerinin özellikle gonadotroplarm özellikle rinin iyi gösterilmediği, HERLANT' m dörtlü boyasının daha iyi sonuç ver diği görüldü. Ooforektomi yapılan tavşan hipofiz ön lobunda kastrasyon hüc relerine rastlandı. Klomifen sitrat ve Bİklofenil'in normal ve yüksek doz larının kullanılması ile gonadotrop hücre salgı mekanizmasının aktive oldu ğu görüldü. Elektron mikroskop incelenmesinde ise her iki ilacın yüksek doz lar da okulla ûi İma sa. halinde hücrede irreversibl olan dejeneratif değişiklik lerin geliştiğini gösteren bulgular elde edildi. Sonuç olarak 1- Kullanılan ovulasyon stimülatörleri gonadotrop hücre salgı mekanizmasını aktive etmektedir. 2- Gonadotrop hücrelerin salgılama fonksiyonunda oluşan değişiklikleri görebilmek için hücrenin ultrastrüktürel olarak incelenmesi uygun olur o, 3- Uygulanan ilaçlar özellikle yüksek dozlara çıkıl dığı zaman gonadotrop hücrelerde irreversibl dejeneratif değişikliklere yol açmaktadır. 4- 9?oksik olmadığı Böylenen siklofenilinde yüksek dozda kullanılması halinde ancak ultrastrüktürel incelemelerle ortaya ko nulabilen dejeneratif değişikliklere yol açtığı saptanmıştır.