Değişik iklim koşullarının burun açıklığına etkisi

Abstract

ÖZET 69ÖZET Hızla gelişmekte olan teknolojinin sunduğu elektronik aletlerden tıp alanında da faydalanılmaktadır. Rinoloji alanında da elektrorinomanometri hizmet vermektedir. Eski zamanlardan beri solunum havasım süzen, nemlendiren, ısıtan ve uygun koşullara getiren burnun bu görevleri nasıl yaptığı merak konusu olmuştur. -50 °C ile +50°C arasında değişebilen solunum havasım fizyolojik şartlara getirebilen burun, bu işlevi nasıl gerçekleştirmektedir? Bu araştırmanın amacı da, burnun farklı iklim koşullarına gösterdiği adaptasyonu objektif olarak saptayarak burun fizyolojisiyle ilgili gözlemlere katkıda bulunmaktı. Bu çalışmada değişen çevre şartlarına burnun nasıl adapte olduğunu saptamak için değişik iklim koşullarının burun açıklığına etkisini, burun fonksiyonlarını objektif olarak inceleyebilen elektrorinomanometri ile değerlendirmek amaçlanmıştır. Elektrorinomanometri, solunum sırasında intranazal hava basmcı ve rezistans değişikliklerinin hava akımıyla olan ilişkisini göstermektedir. Ancak sadece nazal boşluktaki basmç ve hava akımının ölçümüyle elde edilen ERM'ik veriler, genel solunum fonksiyonu hakkında sağlıklı bilgiler vermediği gibi herhangi bir solunum bozukluğunun da burun patolojilerine bağlı olarak ortaya çıktığını da göstermez. Çalışmayla ilgili bilgilere geçilmeden, kısaca burun anatomisi ve konu ile yakın ilişkisi olduğu için burun fizyolojisi hakkında geniş ve ayrıntılı bilgi verilmiştir. Anterior rinoskopide nazal patoloji saptanmayan 10 vaka ve nazal rezistansı esas belirleyen anterior bölgedeki septum deviasyonlu 10 vaka olmak üzere toplam 20 pazar esnafında ısı, nem, basmç gibi değişik iklim faktörleri ve hava kirliliğinin nazal mukozada oluşturduğu değişikliklerin ve bunların burun açıklığına olan etkisinin, ERM aygıtı laboratuar ortamı dışma çıkarılarak yapılan ölçümlerle objektif olarak değerlendirilmesine çalışılmış ve sonuçlar istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Soğuk hava, düşük nem ve yüksek basmcm burun direncim arttırdığı; bu artışın normal bireylerle anterior bölgede septum deviasyonu olanlar arasında istatiksel olarak farklı olmadığı sonucuna varılmıştır. 70