İki boyutludan üç boyutlu görüntüye
dc.contributor.author | Bacaksiz, Gürsoy | |
dc.date.accessioned | 2020-12-28T14:36:07Z | |
dc.date.available | 2020-12-28T14:36:07Z | |
dc.date.submitted | 1986 | |
dc.date.issued | 2018-08-06 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/334031 | |
dc.description.abstract | ÖZET Çevre incelenecek olursa, tüm objelerin iletişim sonucu meydana getirildiği görülebilir. Bir kişi veya öğeyle, bir konu hakkında bilgi, fikir ve tecrübe ortak lığı kurulması durumu iletişimin kapsamını belirler. Si bernetik bilimi ise iletişim, bilgi alış verişi olarak nitelendirmektedir. Bu disipline göre; Toplum ve öğeler ancak iletişin ile anlaşılabilir. İletişimin yetersizliğin de ise değerlendirme yanlış olarak yapılacak ve varılacak yargıda o ölçüde yanlış olacaktır. İletişim; bilgi ve düşüncenin bir aracı ile ortaya konmuş halidir. Bilgi; çeşitli yöntemlerle kazanılıp, ile tişim süreci içinde tekrar kullanılır. Bilginin ve çevredeki düzenin algılanması, `öğrenme eylemi` sonucu meydana gelir. Hangi yoldan olursa olsun, öğrenmede bilginin hafızada birikimi önemli rol oynar. Objeler görsel bilginin algılanıp hafızada birikimi sonucu65 tanınabilir. Bir objenin tanımlanabilmesi için bilgilerin belirlenmesi, derlenmesi ve değerlendirilmesi gereklidir. Objelerin tanımlanabilmesi için zihinsel süreçten geçirilmesi gereklidir» Bu zihin süreçlerinden bahseden bilimler, `Gestald` ve `Algılama Kuramları` m. ortaya çıkarmışlardır. Geştalt Kuramına göre algılama şu prensiplerden tanımlanır. 1. Şekil algılanan `şey` dir. Görüntüde obje olarak belirir. Zemin bir `şey` olarak algılanmaz. 2. Bütün, parçaların toplamından daha büyüktür. Dolayısiyle şekil zemin içinde yerleşmiş olarak algılanır. 3. Şekil önde algılanır. Zemin figüre göre arka plandadır. 4. Kontur sekile ait olarak düşünülür. 5. Şekil zemine göre daha hareketlidir. 6. Şekil sınırlıdır. Zemin sınırsız biçimde devam ediyormuş gibi algılanır. Algılama kuramı prensipleri; 1. Bütün algılar bir etkileşim sonucudur. 2. Etrafımızdaki objelerden gelen bilgiler kişisel olgularla birlikte anlamları oluşturur.66 3. Algılanan her şey sinir sisteminin fizyolojik yapısının bir işlevidir, 4. Algılanan her şey geçmiş deneylerin işlevidir. 5. Algılanan geniş anlamda daha önceden kabul edil miş ve içinde yaşanılan kültürce kodları belirlenmiştir. 6. Algılanan şeyler, algılayıcı için kullanılabi lir olan kodlama sistemi aracılığı ile işlerlik kazanır. Görsel algılamayı etkileyen diğer bir faktör ışık tır. Kişinin ışıkla ilişkisini sağlayan arganı gözdür. Görme, insanoğlunun çevresini tanıma ve yorumlama yollarından en önemlisidir. Görme işlemini yerine getiren gözler embriyonda beyinden çıkan iki `tomurcuk` şeklinde oluşur. Yetişkinlik çağlarında da beynin dışa açılan uzan tısı durumundadır. Gözlerden çıkan sinirler bir takım ara istasyonlara uğrayarak beynin art kafa lobuna giderler ve gözden iletilen sinyalleri, nesnelere ilişkin algıları oluşturmak üzere bir araya toplanırlar. Objeleri görme, insanda iki ve üç boyutlu görüntünün algılanması sonucudur. İki boyutlu görüntüde insanoğlunun üçüncü boyutu kullanmadığı görülür. (Örnek mağara resimleri) İki boyutlu anlatım rönesans ve sonrasında değişmeye başlamıştır. Sanatçılar yeni anlatım araçlarına başvurmuş lar, resmi yüzey sanatı olmaktan çıkarmışlardır.67 Çizgi, düzlem, derinlik, ölçü-orantı kavramları perspektiv prensipleri ile birlikte günümüze kadar uzan mıştır* Perspektivle yapılan resimler üç boyutlu olarak görülmektedir. Üç boyutlu görüntünün aslını zihinsel bir leştirme meydana getirmekte ve hacımsal etkiler yaratıla- biimektedir. İnsanoğlu, iki gözün farklı açılardan gördüğü obje nin üç boyutlu görüntüsünü zihinsel olarak oluşturmasını yapay olarak elde etmek istemiş ve bu İstekle üç boyutlu görüntü araçlarını meydana getirmişlerdir. Üç boyutlu gösterim araçları konusunda çeşitli tek nolojik sistemler oluşturulmuştur. Bu güne kadar yapılan araştırmalar, üç ana yöntem ortaya çıkarmıştır. 1. Streoskop yöntemi 2. 3D yöntemi 3. Projeksiyon yöntemi Televizyonun bulunmasından sonra; üç boyutlu görün tü yöntemleri TV'ye uygulanmış ve yeni sistemler gelişti rilmiştir. Bu sistemler: 1. îki kanal sistemi68 2. Stereoskobik sistem 3. Anaglif sistem 4. Yön seçici sistem 5. îkili lenteküler sistem. laser ışığının bulunmasından sonra yepyeni bir öç boyutlu görüntü sistemi ortaya konulmuştur. Bu sisteme `HOLOGRAFİ` adı verilmiştir. Bu yeni teknik sayesinde herhangi bir obje bütün olarak ve etrafında dolaşılabilen bir ışık görüntüsü halinde ortaya çıkmaktadır. Hologramın bulunmasından sonra, bu yeni üç boyutlu görüntü sistemi değişik amaçlarla; Sahne ve görüntü sanat ları alanında, tıp alanında, bilgisayar ve uzay çalışmala rında, optik alanda, akustik alanda kullanılmaya başlan mıştır. | |
dc.description.abstract | en_US | |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/openAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Sahne ve Görüntü Sanatları | tr_TR |
dc.subject | Performing and Visual Arts | en_US |
dc.title | İki boyutludan üç boyutlu görüntüye | |
dc.type | masterThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | Diğer | |
dc.subject.ytm | Three dimensional imaging | |
dc.identifier.yokid | 2403 | |
dc.publisher.institute | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.publisher.university | ANADOLU ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 2403 | |
dc.description.pages | 71 | |
dc.publisher.discipline | Diğer |