Idarenin kusursuz sorumluluk hallerinden birisi olarak kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi ve hukuki niteliği

Abstract

Kamu Külfetleri Karşısında Eşitlik İlkesi ile birlikte diğer kusursuz sorumluluk hallerinin de ele alındığı bu çalışmamızda, devletin sunduğu hizmetlerin yürütülmesi sırasında, işlem ve eylemleri nedeniyle bireylerin nezdinde meydana gelen zararlardan dolayı sorumlu olup olmayacağı, sorumlu olacaksa hangi ilkeler doğrultusunda bunun mümkün olacağı hususu üzerinde durulmuştur.İdarenin hukuki sorumluluğu, kusurlu ve kusursuz olmak üzere iki farklı teoriye dayanmaktadır. İdare, faaliyet alanlarının genişlemesi ve teknolojik gelişmelerin yaşanmasıyla birlikte karmaşık bir yapıya bürününce, zarara sebep olan faaliyetleri ile idare arasındaki bağın ispatı güç bir hal almıştır. Bu durum aynı zamanda idarenin faaliyetlerinden kaynaklanan zararların tam manasıyla giderilememesine sebep olmuştur. İşte bu eksiliğin hissedilmesiyle beraber idarenin kusursuz sorumluluğuna gidilmesi gerektiği fikri ortaya çıkmıştır. Biz de bu çalışmada kusurlu ve kusursuz sorumluluk ilkelerinin(özellikle Kamu Külfetleri Karşısında Eşitlik İlkesinin) geçirdikleri tarihsel süreçleri, değişim ve gelişimlerini, bu ilkelerin uygulanabilmesi için aranan şartları, gerek Türk gerekse Fransız öğretisinde bu konuya ilişkin açıklamaları ve yargı içtihatlarını esaslı bir şekilde inceleyerek aktarmaya çalıştık.İdare her ne kadar toplumsal ihtiyaçları gözeterek hukuka uygun bir şekilde faaliyetlerde bulunsa da idarenin bu faaliyetleri neticesinde meydana gelen zararlardan dolayı şartları oluştuğu takdirde sorumluluğu doğabilecektir. Bu sorumluluğa ise gerek Anayasamızda yer alan sosyal hukuk devleti prensibi gerekse öğretide ve yargı içtihatlarında kabul edilen ilkeler doğrultusunda gidilebileceği sonucuna bu çalışma kapsamında ulaşılmıştır.

In this study that the principle of Equality Against Public Expenditures as well as other flawless responsibilities are discussed, during the execution of the services provided by the state, it is emphasized whether the individuals will be responsible for the damages caused by their transactions and actions and if it is to be responsible, which principles are possible.The legal responsibility of the administration is based on two different theories: defective and perfect. When the administration have become complex with the expansion of its fields of activity and technological developments, the connection between the activities causing the damage and the administration have become difficult. This situation has also caused the damages caused by the operations of the administration to not be completely eliminated. With the feeling of this shortcoming, the idea of the perfect responsibility of the administration has emerged. In this study, we have tried to convey the historical processes, changes and developments of defective and perfect responsibility principles (especially the Principle of Equality in the Field of Public Inferences), the conditions sought for the implementation of these principles, the explanations about this subject in the Turkish and French doctrines and the judicial jurisprudence. Although the administration carries out activities in accordance with the law by considering the social needs, if the conditions of the administration are caused due to the damages resulting from these activities, the responsibility of administration may arise. This responsibility is reached within the scope of this study both in terms of the principles of social law state in our Constitution and the principles accepted in the doctrine and judicial jurisprudence.