dc.description.abstract | XV ÖZET ÇÎFT BAŞLI SELÇUKLU KARTALI i TARİHSEL BÎR ÇALIŞMA Biz bu çalışmamızda ;çift başlı Selçuklu kartalı8 olarak Anadolu1 da adlandırılan ve Selçuklu sanatı bünyesinde oldukça yoğun biçimlendirmelerle karşımıza çıkan, çok yönlü tarihsel bir gelişimin ürünü bir simgeyi, sanat tarihi için deki erken görünümlerinin getirdiği anlamsal koşutlukları göz önüne alarak açıklamayı, tanımlamayı ve içinde bulunduğu kültürel ortamda getirdiğimiz tanımlardan doğacak bir değgin- iik kazandırmayı erek olarak amaçladık. Fransa'da Lascaux mağarasında bulunan tarih-Öncesi dönemin yabanıl kültürlerinin üyesi -avcı-toplayıcı insanın duvar resimleri arasında varlığını bildiğimiz, tarihin ilk kuş resimlerinden olan betimi ikinci bölümün ana konusu olarak seçmemizin nedeni, onda bulduğumuz birincil nitelik leri, oldukça uzak kültürel dönemlerin ya da bölgesel uygar lıkların ürünü olan sanatlardaki üstün konumdaki kuş betim lerinin pek de yitirmediğini, bundan da öte, bazı bölgelerde onun oluşturduğu ortamın kültürel verilerinin çok yakın benzerlerinin sürdüğünü ve ilk lascaux deneyiminin sonrası Yakın Doğu'lu gelişimin koşutunda benzer betimlerin uygulan-nilmasxna devanı edildiğini saptamış olmamız nedeniyledir* Bunların da üzerinde bir neden iser geç dönem Selçuklu kartalının tarihsel bağlanımlarını göstermek için bugüne dek girişilen çabalarda paylaşılan bir tutum olarak yerleşik 8 iki ırmak arası5 kültürlerinin inanç birimleri koşutunda yabanıl inanç varkalımlarının ürünü Uzak-Asyaiı kuş ya da kartal betimlerinin simgesel ve dinsel anlamlarının f Selçuklu Anadolu kartalını açıklamak içinf bölgesel belir teçler önemsenmeden s tek bilgi kaynağı olarak aîımianroası ve onun bu üzak-Asyalı kalıntıların bir parçası ya da devamcısı olarak gösterilmek istenmesi r hepsinin karşıtında,, bizim isef Anadolu- da e Yakın Doğu'lu bir simge buluşumuz ve bu gerçeği kanıtlamak için, Şamanizm denilen ve tarih-öncesi insanın düşüncesinde yer etmiş bir inanç biriminin ürünü olarak da onaylanan Lascaux kuşu üzerine konuşmak ve ondan yola çıkarak Şamanizm'in gelişmiş iki ırmak arası kültürler koşutunda bu ilk başlangıçların sanatını inançlar ile birlik te sürdürdüğünü ve Yerleşik Yakın Doğu'lu bir kültürün ürünü olan Selçuklu Gök-kartaiını tanımlamak yolunda bu inanç biriminin getireceği simgesel ya da anlamsal açımlanımların yetersiz kalacağını göstermektir. însanın doğadan temel algılanımiarı f belirgin düşünsel niteliklerin doğa karşısında tavır alışları ve onu anlamlandırmavi isteği ile yönlendiriciyle, evrensel simgelerin oluşumunda etken olmuşlardır ve bu simgeler tümüyle insansal değerlerin hem olgunlaşmasında katkıda bulunmuşlar hem de onlarca zen ginleştirilmişlerdir. Bu bağlamda Friedrich Nietzsche !nin bir belirlemesini anmak aydınlatıcı olacaktır, `insan, en yabanıl, en yürekli hayvanları kıskanmış, bütün erdemlerini yağma etmiştir onların; ancak böyle insan olmuştur o` (Nietzsche, 1984, p. 287). Bu görüdeki zengin imgelemi bir yana bırakıp biz konumuzla ilintili bir çıkarım yaparsak: gerçekten de doğal veriler, çağlar boyunca, mitik düşüncenin esin kaynağı olmuşlardır ve hayvanlar dünyası devinim güçleri ile bitkilerin durağanlığı ve insan-öteliği karşısında her zaman yoğun bir etkileşimin odağı olmuşlardır.- Hayvanlar dünyasından kotarılan, simgeler özgün biçemsel anlatımlarla yüklü olmaları nedeniyle, temel, olumlu ya da olumsuz, değerlerin aktarımında ve vurgulanmasında «yarıcılık güçleri ile daha öğretici olmuşlardır. Kartal da böyle bir etkile şimin ürünü simgesel bir doygunluğa Yakın Doğu5 da gerçekleşen bir sürecin sonucu ulaşabilmiştir. Yabanıl kültürlerdeki ilk görünümü Lascaux maöarasındaki isimsiz kuşun yerini belli bir uzam ya da zamandan bağımsız, dönüşümlü olarak almış bir takım canlandırmacı (animistic) eğilimlerin dürtüsü ile yabanıl insan tarafından tinler daha sonra ise tanrılarla özdeşleştirilmiş ve dinsel bir simge konumuna ulaştırılmıştır»¥11. <f Ondokuzuncu yüzyılda bir kurala ya da zorunluluğa ballanmadan seçirolenen kartal betimleri,, -'göğün direği5 c 'kasaba direği8 I veya f altın direk5 olarak adlandırılan onları önceleyen bir devrin totemlerinin kalıntısı olabilecek direkler üzerinde f kuzey-doğu Asya'da özellikle Yakutlar tarafından s tahtadan oyularak yerleştiriliyorlardı. Bu olgu aslında kartalın, çok önceleri gördüğümüz iki ırmak arası (Mezopotamya ve îndus vadileri) kültürlerde kullanımının temel öğelerini tarih öncesinde belirleyen bir dönemin deneyimini yansıtmak tadır. Bu açıdan da gerçekten gelişmiş kültürlerin temel inançsal verilerini veren, tarih içerisinde güneyden gelen bir takım etkiler sonucu yoğun değişimlere uğrasalar da yabanıl başlangıçların ilerlemiş kültürlerin çok işlenmiş yüksek simgelerinin temelini nasıl çizdiğini ve ne olduğunu öğretmeleri bakımından aydınlatıcıdırlar. Ancak Yakın Doğu'iu geç bir simgeyi tüm açılımları ile açıklamaktan uzaktırlar. Çift başlı Selçuklu kartalının, tarihsel gelişimi içindeki simgesel konumu nedeniyle Gök-kartaiı olarak adlan dırdığımız güneş-simgesi Sümer kartalının bir ardılı olarak Anadolu'da uygulandığını görüyoruz. Orta doğulu söyienler bizim onun Yakın Doğu ' luluğunu kabul etmemizde büyük etken olmuşlardır. Bundan da öte îsa'dan sonraki yüzyıllarda artık tüm Asya'ya yaygınlaşan ileri yerleşik kültürlerin bir takım bulguları ve deneyimleri,, onunVIII Anadolu'daki simgesel değerlendirilişinde yapıcı bilgi kaynakları olmuşlar ve Asyalı halkların yüzyıllar süren bir gelişimin sonucunda doğa ve evren üzerine olan yoğun yorumla rını? içeren kozmolojisinin bir parçası olduğunu göstermişler dir. Bu kozmolojiye yabanıl göçebe ya da yarı-göçebe ilksel toplulukların kültürlerinin katkısı azımsanamaz ya da yok sayılamaz. Ancak, Asyalı kültür öğelerinin bileşiminde bir katılgandır ve yukarıda da söylediğimiz gibi güneyli simge leri tek başına açıklamaktan uzaktır. Sibirya'da bulunan yabanıl halkların sanatı ise, mitolojiierindeki güneyle olan bir takım koşutlukların verdiği serbestinin getirdiği güvenle girişilen kıyas çabalarının bu alanda da sürdürülmesine son derece kaidırım- sızdır. îikel yorumları ve gelişmemiş çekirdek bir düşünsel tabanın ürünleri olmaları dolayısıyla dar küçük topluluklara seslenen f şaman giysilerinde ya da davullarında sergilenen verileri ile gerçekten ` Anadolu Selçuklu kartalının sanatsal verilerinden ve dönemin Yakın Doğu'lu tininden çok uzaktır, îşte biz gördüğümüz bu gerçeği kanıtlamayı ve Selçuklu Gök-kartalının Yakın Doğusluiuğu gerçeğini göstermeyi bu çalışmamızda amaç edindik. | |