dc.description.abstract | ÖZET Doğum analjezisinde kombine spinal epidural yöntemin epidural yönteme iyi bir alternatif olup olamayacağım araştırmak amacı ile, Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Servisinde vajinal doğum yapması planlanmış, gebeliği 36 haftayı aşan, boylan 150 cm ve üzerinde, vücut ağırlıkları 100 kg ve altında, ASA I-II sınıfı, tek fetüs, verteks presentasyonu olan ve rejyonal anestezi için kontrendikasyonu bulunmayan, aktif kontraksiy onları başlamış, serviks açıklığı 2-6 cm arasında 50 primigravid gebe çalışma kapsamına alındı. Olgular rasgele iki gruba ayrıldılar, Grup I: Kombine Spinal Epidural Yöntem (KSE), GrupII: Epidural Yöntem (EP) grubu olarak belirlendi. Gebelere yapılacak işlem hakkında bilgi verilip onaylan alındıktan sonra, hasta kontrollü analjezi pompasının (Abbot Pain Management Provider® ) kullanılması öğretildi. Servikal açlklıklan 4-5 cm. ve VAS 4 veya daha yüksek olduğunda analjezi uygulamaya başlandı. Grup I'deki gebelere (KSE) 2.5 mg izobarik bupivakain + 25ug Fentanil + 0.5 mL % 0.9 NaCl, toplam volüm 1.5 mi olacak şekilde intratekal enjeksiyonu takiben epidural kataterleri takıldı. Grup II'deki gebelere ise intratekal enjeksiyon yapılmadan epidural kataterleri takıldı. Her iki grupta da kullanılmak üzere, 100 mi % 0.9 NaCl medifleks içerisinde %0.125'lik bupivakain (1.25mg/ml)+%0.0002'lik fentanil (2ug/ml) içeren epidural infüzyon solüsyonlan hazırlandı. Grup IIdeki gebelere hemen, Grup I'deki gebelere ise intratekal dozun analjezik etkisinin geçip VAS değerleri 3 olduğunda, 10 mL yükleme dozu ve hemen ardından lOmL/saat bazal hız olacak şekilde epidural infüzyona başlandı. Her iki gruptaki gebelerin, ihtiyaç duyduklarında bu solüsyondan 5 mL bolus doz uygulayabilmeleri sağlandı. Cihazın kilitli kalma zamanı 20 dk olarak belirlendi. 4 saat içinde, yükleme dozu+ bolus + infüze edilecek toplam maksimum ilaç miktarı 80 mL olarak ayarlandı. Gebelerin sistolik ve diyastolik arter basınçlan (SAB, DAB), kalp atım hızlan (KAH) ve periferik oksijen saturasyonları (SPO2) monitörize edildi, VAS değerleri, ve fetal kalp hızı (FKH), analjeziye başlamadan önce ve doğum sonlanıncaya kadar takip edildi. 53Çalışmamızda, SAB, DAB, KAH, SPO2 ve FKH değerlerinde gruplar arasında anlamlı fark olmadı. Sensoriyal blok seviyeleri ve Bromage motor blok skorları her iki gruptada benzerdi, yan etkiler açısından da gruplar arasında anlamlı bir fark saptanmadı. Uterus kontraksiyon süreleri ve kontraksiyon intervalleri, doğumun I., II. ve III. evre süreleri ortalama değerleri ve doğum şeklinin gruplara göre dağılımında istatistiksel olarak anlamlı fark olmadı. Her iki tekniğin sağladığı analjezi kalitesinin mükemmel olduğu, anne memnuniyeti açısından gruplar arasında anlamlı fark olmadığı görüldü. Sonuç olarak, KSE teknik uyguladığımız birinci grup gebelerde analjezik etki intratekal enjeksiyondan hemen sonra başlamış ve ortalama 89.8 dk devam etmiştir. Bu süre içerisinde KSE teknik uygulanan gebelere epidural infüzyon yapılmamış, böylece çalışma boyunca tüketilen toplam lokal anestezik miktarı diğer gruba göre % 31.2 daha az bulunmuştur. Sonuç olarak, daha önce yapılmış çalışmalar ve bizim çalışmamız ışığında, analjezik etkinin başlama süresi ve tüketilen ilaç miktarları baz alındığında, KSE tekniğin özellikle hızlı analjezi istenilen durumlarda, doğum eyleminin kısa sürmesi beklenen ilerlemiş travaylarda ve multiparlarda EP analjeziye alternatif olabileceğini düşünmekteyiz.. %SSSSP*** | |