Hatay`ın Türkiye Cumhuriyeti`ne katılımı
dc.contributor.advisor | Sarıbıyık, Mustafa | |
dc.contributor.author | Asker, Ahmet | |
dc.date.accessioned | 2020-12-10T12:39:05Z | |
dc.date.available | 2020-12-10T12:39:05Z | |
dc.date.submitted | 2005 | |
dc.date.issued | 2018-08-06 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/291717 | |
dc.description.abstract | II ÖZET Osmanlı İmparatorluğu I. Dünya Savaşı'na İngiltere ve Fransa'nın başını çektiği itilaf kuvvetlerine karşı Almanya'nın yanında yer alarak katılmış ve bu savaşta yenilmişti. 30 Ekim 1918' de Mondros Ateşkes Anlaşması savaş haline son verdiği zaman ateşkes anlaşmasının maddeleri gereği, sınırların denetlenmesi ve iç düzenin korunması için gerekli birlikler dışında Türk ordusunun derhal terhis edilmesi gerekiyordu. İstanbul'dan cephelere silahlan bırakma ve orduları dağıtma emri gelmişti. Buna göre, Hicaz'da, Asir'de, Yemen'de, Suriye'de ve Irak'ta bütün garnizonların en yakın Müttefik Komutanlıklarına teslim olmaları öngörülüyordu. Mondros herhangi bir sınır çizgisi çizmediği gibi, 16. maddedeki Suriye ve Irak'tan ne anlaşılacağı belli değildi. Bu sebeple burada bulunan orduların komutanı olan M. Kemal, durumun açıklığa kavuşturulmasını istiyordu. Burada itilaf kuvvetleri ile Osmanlı yönetimi arasında görüş ayrılığı mevcuttu. Bu görüş ayrılığı ileride Sancak Sorunu'na sebep teşkil edecekti. Müttefiklere göre ateşkes ne müttefiklerin ileride nereye kadar ilerleyebilecekleri, ne de gelecekteki sınırlar konusunda taahhüt içermeyen, sadece Osmanlı ordularının teslim olmalarını sağlayan bir anlaşma idi. Dolayısıyla onlara göre ateşkes hattı diye bir hat yoktu. Buna karşılık Türklere göre 31 Ekim 1918 günü öğle saatlerinde Osmanlı ordularının bulundukları mevziler gelecekteki egemenliklerinin sınırını çizmekteydi. 30 Ekim 1918' de Mondros Ateşkes Anlaşması imzalandığında İngiliz orduları Halep'i yeni işgal etmiş ve Musul ile İskenderun'un güneyine yeni gelmiş bulunuyorlardı. Bu durum, daha sonra bu bölgeyi işgal etmiş olan Fransa ile Ankara Hükümeti arasında imzalanacak olan Ankara Anlaşması' na da yansıyacak ve İskenderun-Antakya üzerine sıkı pazarlıklar yapılmasına karşın burası Türkiye sınırları dışında bırakılacaktır. Fakat Paris- Ankara arasında imzalanan 1921 tarihli Ankara Anlaşması ile İskenderun bölgesi için özel bir yönetim rejimi kurulması öngörülmüştür. Anlaşma metninde 'BuIll bölgenin Türk soyundan gelen halkı, kültürlerinin gelişimi için her türlü kolaylıktan yararlanacaklardır. Türk dili orada resmi bir dil olacaktır ' denilmekteydi. İleride ise öngörülen bu hükümlerin uygulanmasında sıkıntılar yaşanması üzerine Türkiye ile Fransa arasında uzun soluklu siyasal bir mücadele dönemi yaşanacaktır. Taraflar aralarında anlaşamayınca konuyu Milletler Cemiyetine götürecekler ve konunun çözüme kavuşturulma çalışmalarına bu platformda devam edilecektir. Aralık 1936'da başlayan Milletler Cemiyeti süreci 27 Ocak 1937 tarihli Sandler Raporu ile önemli bir aşama kaydetmiştir. Burada alınan kararlan müteakip 29 Mayıs 1937'de Türkiye-Fransa arasında imzalanan anlaşma ile Sancak ayrı bir varlık olarak kabul ediliyordu. Gelinen bu aşama Hatay için bir dönüm noktasıydı. Bu bölgede yapılması öngörülen sayım ve seçim işlerinde kargaşalıkların ve kanlı olayların çıkması üzerine Türkiye ve Fransa Milletler Cemiyeti'ni devre dışı bırakarak sorunu kendi aralarında çözmeye karar vermişlerdi. Bunun sonucu olarak da 7>-b Temmuz 1938 tarihli anlaşmalar imzalanmış ve Türk askeri Hatay'a girmiştir. Bundan sonra da sorunun Türkiye lehine kesin çözümüne çok az kalmıştır. Olayların böyle şekil almasında uluslar arası ortamın büyük bir etkisi vardır. 1930'lu yılların sonlarına doğru uluslararası ortamın gerginliği Fransa ve Türkiye'yi birbirine yakınlaştırmış ve bu yakınlaşma Sancak sorununun Türkiye'nin lehine çözülmesine katkıda bulunmuştur. Bunun sonucu olarak Hatay, önce başlı başına bir devlet olmuş ve sonra da meclisinde aldığı karar ile Türkiye Cumhuriyeti 'ne katılmıştır. | |
dc.description.abstract | ABSTRACT The Ottoman Empire had joined to the world War I with Germany against to Entente Forces which was comprised of England and France and had been overcome. When the Mondros Agreement had ended the World War in 30 October 1918, due to the items of the Agreement the Turkish Army must have been discharged with the exception of the necessary units for controlling the country frontiers and providing the homeland security. The order for taking away arms and dispersing armies had been given from İstanbul to fronts. in this respect, it had been projected that the military post at Hicaz, Asir, Yemen, Syra and lraq will have submitted to the closer Allied Countries. The Mondros had not determined frontiers and also it was not clear in the 16th iteni for what will be understood from Syria and Iraq. For this reason, M. Kemal Who was the Commander of these armies had desired to throw light on this situation. in this subject, there was a disagrrement between the Ottoman Empire and the Allied Countries. According to the Allied Forces, this agreement was only an agreement which provides submitting the Ottoman Armies, but not undertaking any item concerning about neither where the Allied Forces could move ahead nor the future frontiers Consequently, according to them there was no cease fire line. However, according to Turks, the emplacement of Turkish armies at noon on 31 st of October 1918 would have drawn the limits of their sovereignty. When the Mondros Agrrement Was signed in 30th of October 1918, the English Army had just occupied Halep and had come South of Musul and İskenderun. This situation vvould have then reflected to Ankara Agreement which would have been signed between Ankara Government and France which occupied this area. Although there had been made painstaking negotiations on İskenderun and Antakya, this area had been outlied the Turkish Frontier.But whit Ankara Agreement signed in 1921, it was decided to found a special government regime for İskenderun area. in the agreement text, it was clarified that 'the folk ofthis area, who comes from Turkish origln, will benefit from ali easiness for developmenl oftheir culture. Turkish language wiîl be official language.' But, in the future after experiencing some difficulties in carrying out those clauses, a long - term political period between France and Turkey had been dwelled. Since the Countries could not have come to an agreement, they had brought the subject to the League of Nations and the studies for solution of tlıis subject would go on in that platform. Towards the end of the 1930s, the tension of international situation would make France and Turkey to become closer to each other, and so this would provide the Sancak problem to be solved in Turkey's favor. As a result ofthis situation, first Hatay founded as a Country and then would have joined to Turkish Republic with a decision taken in Parliament. | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/embargoedAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Tarih | tr_TR |
dc.subject | History | en_US |
dc.title | Hatay`ın Türkiye Cumhuriyeti`ne katılımı | |
dc.title.alternative | The reunification of Hatay with the Republic of Turkey | |
dc.type | masterThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | Diğer | |
dc.identifier.yokid | 198843 | |
dc.publisher.institute | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.publisher.university | DİCLE ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 173222 | |
dc.description.pages | 200 | |
dc.publisher.discipline | Diğer |