Çocukluk çağı tip-1 diabetinde safra kesesi fonksiyonlarının irdelenmesi

Abstract

58 ÖZET: Çalışmamız, hastanemiz pediatrik endokrinoloji bölümünce düzenli olarak izlenmekte olan 20 tip-I diabetik hasta ve yaşları, tartısı kiloları, BMI bu gruba uygun olan, hastanemiz polikliniklerine üst solunum yolu şikayetleri ile başvuran 15 kişilik kontrol grubu üzerinde yapıldı. Olgular 12 saatlik açlık periyodunu takiben çalışmaya alındı. Test yemeği öncesi bazal (açlık) safra kesesi volümleri alındı. Her iki gruba da test yemeği olarak çikulota verildi. Daha sonra 15-30-45-60 inci dakikalarda rezidüel volümler ölçüldü. Testin sonucunda, diabetik hastaların açlık safra kesesi volümleri, kontrol grubununkinden genişti (p<0.05) test yemeği sonrası rezidüel safra kesesi ölçümleri, maksimal kasılma, ejeksiyon fraksiyonu yönünden gruplar arası istatistiki farklılık görülemedi(p>0.05). Cinsiyetler göz önüne alınarak bazal ve test sonrası ölçülen rezidüel volümler bakımından diabet grubu erkeklerinin bazal ve test sonrası ölçümleri diabetik kızlardan fazlaydı(p<0.05),maksimal kasılma ve ejeksiyon fraksiyonu bakımından arada istatistiki fark yoktu(p>0.05), kontrol grubu kızları ve erkekleri arası ölçülen volümlerde ve maksimal kasılma bakımından fark olmamakla birlikte(p>0.05), ejeksiyon fraksiyonu kontrol grubu erkeklerinde fazlaydı(p<0.05). Diabet erkek kontrol erkek, diabetik kız kontrol kız grupları arasında ölçümler bakımından istatistiki fark yoktu(p>0.05). Diabet olgularının diabet süresi, kanşekeri, HbA^, EMG bulgularına göre irdelenmesinde ise; diabet süresi, kanşekeri, HbA^ düzeyi ile safra kesesi ölçümleri arası istatistiki ilişki kurulamadı(p>0.05). EMG'de motor ve duyusal ileti kusuru olanlarda safra kesesi volümü, maksimal kasılması bakımından ilişki olmamakla birlikte, ejeksiyon fraksiyonunun EMG si periferal sinir sistemi tutulumu gösteren olgularda anlamlı derecede azalmış olduğu görüldü(p=<0.05). Çalışmamız sonucunda diabetik hastaların her kontrole gelişlerinde anamnez ve fizik muayenelerinde sindirim sistemi bulguları araştırılmalı, gerektiğinde safra taşı oluşumunu önlemek bakımından ultrasonoğrafi ile belirli aralıklarla izlenmesi gerektiği sonucuna varıldı.