Polikistik over sendromlu hastaların anogenital uzunluğunun hastalık tanısı ile ilişkisinin araştırılması

Abstract

Bu çalışmada, Eylül 2018 itibarı ile T.C Sağlık Bilimleri Üniversitesiİstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi Süleymaniye Kadın Doğum Ve Hastalıkları Ek HizmetBinası polikliniklerine başvuran polikistik over sendromu tanısı almış ve PKOS tanısı almamışsağlıklı hastalar karşılaştırılmış, anogenital uzunluğun PKOS tanısında ki ilişkisi incelenmiştir. Polikistik over sendromu, çok sayıda farklı gen ile çevresel faktörlerinetkileşiminin sonucu olan,üreme çağındaki kadınlarda en sık görülen endokrinopatidir.Güncellenen PKOS tanı kriterlerine ek olarak non invaziv ve kolay bir yöntem olananogenital uzunluğun ölçümü ile teşhisin daha erken konulmasına yardımcı olabileceği veoluşabilecek metabolik hastalıkların da bu sayede önüne geçilebileceğini düşünmekteyiz.Diğer çalışmalardan farklı olarak çalışmamızda PKOS hastalarında klitoris-forşetarası mesafenin uzun,forşet-anüs arası mesafenin ise kısa olması hastalığın tanısınınkonulmasında yardımcı olabileceğini düşünmekteyiz. Yapılan bir çalışmada da olduğu gibibizim çalışmamızda da PKOS hastalarında anogenital mesafe ölçümleri ile testesteronseviyeleri arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Fakat testesteron değerinden farklıolarak Forşet-anüs arasında ki mesafe ile LH arasında anlamlı negatif korelasyon, klitoris–forşet ve klitoris-anüs arasında ki mesafe ile FSH arasında anlamlı negatif korelasyongözlenmiştir. Anogenital mesafenin değişmesinin androjenlere intrauterin hayatta maruziyetifikri, birçok çalışma tarafından desteklenmiştir ve AGU(anogenital uzunluk) ile PKOS varlığıarasında bir ilişki olduğunu göstermiştir.Çalışmamızda androjen seviyelerinin PKOShastalarında yüksek olması ve anogenital mesafenin uzunluğunun PKOS'larda fazla olması intrauterin hayatta ve gelişim sürecinde androjen maruziyeti sonucu anogenital mesafeyietkilediğini düşündürmektedir. Bu yuzden erken tanı için; anovulasyon , infertilite, hirsutizm veya ailede PKOShikayesi olanlarda anogenital uzunluk ölçümünün rutin pratiğe konulabileceğini, yaptığımızbu çalışmanının istatiksel olarak anlamlı olması ve literatürde ki diğer yayınlarla dadesteklenmesinden dolayı hastaların prognozunu iyi yönde etkileyebileceğini düşünmekteyiz.

In this study, the relationship between healthy patients diagnosed withpolycystic ovary and PCOS without any diagnosis of PCOS was investigated in SüleymaniyeGynecology and Obstetrics Clinic of Istanbul Training and Research Hospital of HealthSciences University from September 2018.Polycystic ovary syndrome is the most common endocrinopathy inwomen of reproductive age, a result of the interaction of many different genes andenvironmental factors. In addition to the updated diagnostic criteria for PCOS, we believe thatthe measurement of anogenital length, which is a non-invasive and easy method, may help tomake the diagnosis earlier and that metabolic diseases can be prevented in this way.In our study, unlike other studies, we think that the clitoris-forchet distance is longand the distance between the forchet and anus is shorter, which may help in the diagnosis ofthe disease.As in a study, no significant correlation was found between anogenital distancemeasurements and testosterone levels in PCOS patients.However, unlike the testesterone value, there was a significant negative correlationbetween the distance, between the forchette-anus and LH, and a significant negativecorrelation between the clitoris –forşet and clitoris-anus and FSH. The idea of changinganogenital distance and exposure to androgens in intrauterine life has been supported by manystudies and has shown a relationship between AGD and the presence of PCOS.In our study, androgen levels were high in PCOS patients and the length of anogenitaldistance was higher in PCOS, suggesting androgen exposure during intrauterine life anddevelopment. Therefore, for early diagnosis; We think that anogenital length measurement can be put into routine practice in patients with anovulation, infertility, hirsutism or PCOShistory in the family.