Çocukluk dönemi istismar öyküsünün anksiyeteye, anksiyete duyarlılığına ve akademik başarıya etkisi: Bir üniversite örneği

Abstract

Bu araştırma, çocukluk çağı istismar öyküsünün genç erişkinlerdeki anksiyete belirtilerine, anksiyete duyarlılığına ve akademik başarıya etkisinin incelenmesi amacıyla yürütülmüş tanımlayıcı ve kesitsel tipte bir çalışmadır.Araştırma, Katip Çelebi Üniversitesinde, yaşları 17 ile 24 arasında değişen ve üniversite birinci sınıfta okuyan 301 gönüllü katılımcı ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmaya katılmayı kabul eden öğrenciler tarafından ICAST-R, Beck Anksiyete Ölçeği ve Anksiyete Duyarlılığı İndeksi-3 formları yanıtlanmış ve öğrencilerden son girdikleri ÜGS'den, bulundukları bölüme yerleşmek için aldıkları sınav puanını belirtmeleri istenmiştir. Veriler SPSS 22.0 veri tabanında istatistiksel olarak değerlendirilmiştir.Çalışmaya katılan 301 öğrencinin %39,2'sinde 18 yaşından önce en az bir kez istismara maruziyet tespit edilmiştir. İstismar türleri arasında en sık duygusal istismara maruziyet saptanmıştır. Öğrencilerin Beck Anksiyete Ölçeğinden aldıkları toplam skorun ortalaması 15,55 ± 11,58 saptanmış ve anksiyete düzeyleri ile istismara uğrama durumu arasında istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu görülmüştür. Öğrencilerin ADİ-3'ten aldıkları toplam puanların ortalaması 13,86±13,25 bulunmuş ve istismara uğrama ile anksiyete duyarlılığı düzeyleri arasında da istatistiksel olarak anlamlı ilişki olduğu görülmüştür. Günümüzde meydana gelen toplumsal değişimlerle iyice önemi artan akademik başarının istismar yaşantılarından etkilenmiş olduğu bilgisi, sosyal yaşam adına çalışmamızdaki en önemli bilgilerden biri olmuştur. Çocukluk çağındaki istismar yaşantılarına yönelik son zamanlarda yapılan çalışmalara göre istismar öyküsü yetişkinlikte farklı ve çeşitli pek çok probleme yol açabilir. Bizim çalışmamızda elde edilen bulgulara göre, istismar öyküsünün, anksiyeteye ve anksiyete duyarlılığına ve üniversitelere giriş sınavından alınan başarı puanına güçlü etkileri söz konusudur. Sonuçlar, genç yetikinlerle yapılan diğer çalışmalarla yüksek oranda paralellik göstermiştir.Çocuk istismarı ve ihmalinin ileri dönem psikiyatrik ve sosyolojik sonuçlarından korunabilmek veya bu sonuçları rehabilite edebilmek için multidipliner bir yaklaşım kaçınılmazdır.

This research is a descriptive and cross-sectional study conducted to investigate the effects of childhood abuse narratives on anxiety symptoms, anxiety sensitivity and academic achievement in young adults.The research was conducted at Katip Çelebi University with 301 volunteer participants aged between 17 and 24 and studying in university first grade. ICAST-R, Beck Anxiety Scale and Anxiety Sensibility Index-3 forms were answered by the students who agreed to participate in the study and the students were asked to indicate the exam score they have taken to settle the university classes they have entered. The data were statistically evaluated in the SPSS 22.0 database.39.2% of the 301 students who participated in the study were exposed to abuse at least once before the age of 18 years. The most common types of exploiation were emotional abuse. The mean of the total score of the students taken from the Beck Anxiety Scale was 15,55 ± 11,58 and it was found that there was a statistically significant relationship between anxiety levels and abuse status. The mean of the total scores of the students from the ADI-3 was found to be 13.86 ± 13.25 and it was found that there was a statistically significant relationship between exploitation and anxiety sensitivity levels also. The knowledge that the academic success has been affected by the experiences of abuse has become one of the most important information in our study.According to recent studies on childhood abuse experiences, the story of abuse can lead to many different and various problems in adulthood. According to findings in our study, there are strong influences on the narrative of abuse, anxiety, anxiety sensitivity, and achievement score on entrance examination to universities. The results were highly parallel to other studies with young adults.A multidisciplinary approach is inevitable to protect or rehabilitate the consequences of child abuse and neglect in the future psychiatric and sociological outcomes.