Show simple item record

dc.contributor.advisorKöse, Özkan
dc.contributor.authorHorozcu, Hasan
dc.date.accessioned2020-12-10T12:13:58Z
dc.date.available2020-12-10T12:13:58Z
dc.date.submitted2020
dc.date.issued2020-08-17
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/280123
dc.description.abstractAmaç: Suprakondiler humerus kırıklarının tedavisinde temel amaç, uygun bir redüksiyon sağlamak ve redüksiyonu kaynama sağlanıncaya kadar tespit etmektir. Bu kırıkların cerrahi tedavisinde çok çeşitli yöntemler ve cerrahi yaklaşımlar kullanılmıştır. Bu nedenle hangi yöntemin en iyi sonuç vereceği ile ilgili karar birliği yoktur. Bu çalışmanın amacı cerrahi tedavinin sonuçlarını etkileyen faktörleri incelemektir. Materyal ve Metod: Bu çalışma retrospektif kohort tipi bir çalışmadır. Kliniğimizde 2010-2017 yılları arasında suprakondiler humerus kırığı nedeni ile opere edilen 121 hasta çalışmaya dahil edilmiştir. Son kontrol tarihinde hastaların önkol taşıma açıları ve hareket aralıkları ölçülerek kaydedildi. Klinik ve kosmetik sonuçlar Flynn kriterlerine göre değerlendirildi. Preop grafilerinden kırık tipleri ve kırık seviyesi not edildi. Postoperatif en erken 1. yıldaki grafiler üzerinden her iki dirseğin Baumann açıları, olekranon-koronoid fossa alanları ölçüldü, anterior humeral çizgileri değerlendirildi. Bulgular: Hastaların 44'ü kız, 77'si erkekti. Yaş ortalaması 76,5 (16-172) ay olarak bulundu. Hastalar ortalama 32,8 (13-73) ay takip edildi. Ortalama yatış süresi 2,2 (1-9) gün olarak gözlendi. Hastaların %19'u (n:23) Gartland Tip 2, %81'i (n:98) Gartland Tip 3 kırıktı. Hastaların %71,9'u (n:87) kapalı cerrahi ile, %28,1'i (n:34) açık cerrahi ile tedavi edilmiştir. Açık cerrahi uygulanan hastaların hastanede kalış süreleri kapalı cerrahi uygulananlara göre istatistiksel olarak daha yüksek olduğu belirlendi (p:0,016). Bu iki grup arasında cerrahi şekline bağlı haraket kaybı (p:0,348) ve klinik taşıma açısı farkında (p:0,400) anlamlı fark görülmedi. Tek kolon tespit yapılan hastalar ile çift kolon tespit yapılan hastalar arasında Flynn kriterlerine göre anlamlı fark saptanmadı (p:0,999). Hastaların %90,9 (n:110) ile çoğunluğunda tam iyileşme sağlanırken, %9,1'inde (n:11) hareket kaybı görülmüştür. Hareket kaybı olan hastalarda olekranon-koronoid fossa alan oranları hareket kaybı olmayan hastalara göre istatistiksel olarak daha düşük olduğu belirlenmiştir (p:0,001). Baumann açısı sağlam dirsek için ortalama 73,5±6,6 derece, kırık dirsek için 75,3±6,6 derece olarak ölçülmüştür. İki dirsek arasındaki Baumann açısı farkı 5,7±3,9 derece olarak bulunmuştur. Flynn kozmetik sonuçlarına göre tatminkar sonuca sahip olmayan hastalarda Baumann açısı farkı istatistiksel olarak yüksek bulunmuştur (p:0,001). Sonuçlar: Kozmetik olarak daha avantajlı olması, hastanede yatış süresinin daha kısa olması ve fonksiyonel sonuçların açık redüksiyona göre anlamlı olmaması nedeniyle kapalı redüksiyonun öncelikli tercih edilmesi kanaatindeyiz. Operasyon sırasında olekranon-koronoid fossanın anatomik redüksiyonuna önem verilmeli ve Baumann açısı kontrol edilmelidir. Olekranon-koronoid fossa alanının daralması, eklem hareket kısıtlılığının bir nedeni olarak gösterilmiştir. Anahtar sözcükler: suprakondiler humerus kırığı, Flynn kriterleri, Baumann açısı, olekranon-koronoid fossa
dc.description.abstractPurpose: The purpose of treatment of supracondylar humerus fractures (SCHF) is to achieve an anatomical reduction and maintain the reduction until the union is completed. There are various procedures and surgical approaches in the surgical treatment of SCHF. Therefore there is no consensus on which procedures will have the best results. The purpose of this study is to examine the factors that affect the results of surgical treatment.Material and Method: This study is a retrospecitve cohort study. 121 patients who underwent surgical treatment due to SCHF in our clinic between the 2010 and 2017 were included. Both of the operated and contralateral elbow's range of movement and the carrying angles are measured. Clinical and cosmetic results were evaluated according to the Flynn criteria. The type and the level of fractures were noted from the preoperative roentgenograms. From the postoperative roentgenograms, with the earliest in postoperative first year, the Baumann angle, area of olecranon-coronoid fossa and anterior humeral lines of both elbows were evaluated. Findings: 44 of the patients were female, and 77 of them were male. The mean age was found as 76,5 months (range, 16-172). The patients were followed for an average of 32,8 months (range, 13-73). The mean hospitalization period was as 2,2 days (range, 1-9). %19 (n:23) of patients were Gartland type 2 and %81 (n:98) were Gartland type 3 fractures. %71,9 (n:87) of the patients were treated with closed surgery and %28,1 (n:34) were treated with open surgery. There was statistically meaningful result in requirement of hospitalization when the patients who had open surgery were compared to the patients who had closed surgery, in which the patients that underwent open surgery required more hospitalization (p:0,016). There was no statistically significant difference in carrying angle (p:0,400) and range of movement (p:0,348) between these two groups. According to the Flynn criteria, there was no significant differrence between the patients who had single column fixation or double column fixation (p:0,999). While %90,9 (n:110) of the patients had complete recovery, %9,1 (n:11) of them had loss of movement. The ratio of olecranon-coronoid fossa to patients with motion loss was statistically lower (p:0,001). The Baumann angle was measured as an average of 73,5±6,6 (range, 58-89,2) degrees for the contralateral elblow and an average of 75,3±6,6 (range, 57-89,3) degrees for the fractured elblow. The difference of the Baumann angle between the two elblows was found to be 5,7±3,9 degrees. According to Flynn cosmetic results, Baumann angle difference was found statistically high in patients who did not have satisfactory results (p:0,001).Results: We believe that closed reduction should be the preferred choice because of the better cosmetic results, shorter hospitalization periods and there is no significant difference in functionality when compared with the open reduction. One of the priorities should be anatomical reduction of olecranon-coronoid fossa and Baumann angle should be controlled. The narrowing of the olecranon-coronoid fossa area has been shown as a range of movement limitation.Keywords: Supracondylar humerus fracture, Flynn criteria, Baumann angle, olecranon-coronoid fossaen_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectOrtopedi ve Travmatolojitr_TR
dc.subjectOrthopedics and Traumatologyen_US
dc.titleCerrahi tedavi edilmiş çocuk suprakondiler humerus kırıklarında kötü sonuçların sebeplerinin değerlendirilmesi
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2020-08-17
dc.contributor.departmentOrtopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı
dc.identifier.yokid10337733
dc.publisher.instituteAntalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi​
dc.publisher.universitySAĞLIK BİLİMLERİ ÜNİVERSİTESİ
dc.type.submedicineThesis
dc.identifier.thesisid626811
dc.description.pages54
dc.publisher.disciplineTıp Eğitimi Bilim Dalı


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/openAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/openAccess