Güç ilişkilerine ve tahakküm alanlarına farklı bir bakış açısı pıerre bourdıeu düşünümselliği

Abstract

Döneminin egemen teorilerine mesafeli duruşu, kavramsal zenginliği ve metodolojisiyle 1960'lı yıllardan sonra Fransız entelektüel alanına damgasını vuran Pierre Bourdieu; kuramların, disiplinlerin, özne ya da nesne üzerine kurulan metodolojilerin sahte ikiliklerine karşı duruşuyla çağdaşlarından ayrılır. Bourdieu'nün farkı sahada yaptığı çalışmaları teorik bilgilerle harmanlayarak kendi özgün kavramlarını -habitus, alan, sermaye, sembolik şiddet, doxa- oluşturması ve tekrar tekrar sahada test etmesidir. Bu anlamda Bourdieu'nün bilim yapma metodolojisi ve düşünümsellik talebi araştırma yöntemi konusunda yeni bir tartışma alanı meydana getirmektedir.Cezayir'deki Fransız sömürge politikalarından Fransız eğitim istemine devlet sosyolojisinden sanat alanına toplumsal cinsiyetten edebiyata kadar çalışmalarını geniş yelpazede gerçekleştiren Bourdieu'nün bu araştırmaları yapmaktaki temel dürtüsü üstü örtülmüş güç ilişkilerini ve tahakküm mekanizmalarını ifşa etmektir. Bu doğrultuda çalışmanın konusu Bourdieu'nün bilim yapma metodolojisi ve zengin kavramsal çerçevesi ışığında bireylerin içinde bulundukları toplumsal dünyanın nasıl işlediğini ve toplumdaki tahakküm ilişkilerinin nasıl yeniden üretildiğini ortaya koyabilmektir. Çalışmada Bourdieu'nün kavramlarını sınadığı ve sembolik şiddetin kendini en çok gösterdiği üç alan `devlet alanı`, `toplumsal cinsiyet alanı` ve `eğitim alanı` üstünde durulmaktadır. Bu somut alanlar Bourdieu'nün teorisini oluştururken araştırma yaptığı sahalardır. Bourdieu'yü tam olarak anlayabilmek için onun deyimiyle teoriyi ve pratiği birbirinden ayırmamak gerekir.Böylece çalışmada devletlerin tahakkümünden eril tahakküme, akademilerdeki güç ilişkilerinden okulların-eğitim kurumlarının uyguladığı simgesel şiddete kadar çeşitli alanlardaki gizli tahakküm ilişkileri Bourdieu ışığında açığa çıkarılmıştır.

Pierre Bourdieu, left his impression on the French intellectual field after the 1960s with his distant stance to the dominant theories of the period, conceptual richness and methodology. Bourdieu differs from his contemporaries by opposing the false dualities of theories, of disciplines and methodologies which based on the subject or object duality. Bourdieu's difference is that he blends his deep studies in the field with theoretical knowledge to form his own unique concepts - habitus, field, capital, symbolic violence, doxa- and repeatedly examine it in the field research. In this sense, Bourdieu's methodology of making science and his demand for reflexivity create a new area of discussion about the research methodology.From French colonial policies in Algeria to French education, from art to gender and state sociology, Bourdieu's main motivation for all this research is to disclose the implicit power relations and domination mechanisms. In this respect in the light of Bourdieu's methodology and rich conceptual framework of science, the subject of the study is to reveal how social world works and how the relations of domination in society are reproduced. The study focuses on the three domains which are `state field`, `gender field` and `education field` in which Bourdieu tested his concepts and in these fields, symbolic violence manifested itself most. For understanding Bourdieu deeply it is necessary to build the bridge between theory and practice. Thus, in this study, in the light of Bourdieu, revealed hidden dominance relations in various fields, such as state domination, masculine domination and symbolic violence applied by educational institutions.