dc.description.abstract | Göç; farklı insanların, farklı nedenlerle gerçekleştirdiği ya da gerçekleştirmek zorunda kaldığı ve farklı sonuçları olan bir süreçtir (1). Tarihsel olarak göçler, genellikle kıtlık, iç savaşlar, dinsel ve diğer şiddet olayları, soy kırım ve siyasi sürgün gibi nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmakta ve insanlık için çok acılı süreçleri içermektedir (2). Bunlar içerisindeki en ağır olanı savaş nedeniyle gerçekleşen göçtür. `Kaçanların çoğu ülkelerinden ayrılırken ölüm korkusu ile üzerlerindeki giysiden başka bir şey yanına alamadı. En ürkütücü olan evlerini kaybetmekten çok ev diyecekleri yuvaya bir daha sahip olamayacakları duygusu (3)` sözü savaş göçünde yaşanan psikolojiyi açıkça göstermektedir. Yanlarına korumak için alabildikleri tek şey tüm insanların doğuştan kazanmış olduğu yaşama hakkından başka bir şey olamamıştır. Ne acıdır ki bu hakkını yanına alıp götüremeyeceklerde olmuştur.Savaşların bir nevi doğal afet olduğu söylenmektedir. Afetlerdeki gibi canlı ve cansız ne varsa yok olup gitmektedir. Savaşların afet olarak değerlendirilmesinin nedeni; insanlara, doğaya, sosyal ve ekonomik yaşam alanlarına doğrudan verdiği zararlardır. Ancak doğal afetler kısa bir zaman diliminde gerçekleşip sona ermektedir. Oysaki Suriye'de ki savaşa afet demek maalesef doğru olmayacaktır. Çünkü bu savaş dalga etkisi şeklinde büyümüş, yer yer durulsa da payansızdır. Böyle bir ortamda sağlıktan bahsetmek oldukça güçtür.Savaşlar; doğaya, sosyal ve ekonomik yaşam alanlarına verdiği zararların yanında sağlık ve yaşam kalitesinin bozulmasına, erken ölümlere, insan ömrünün kısalmasına, yaşam kalitesinde düşüşe ve sağlık hizmetlerinde gerilemede başrole sahiptir. Bu nedenlerle savaş sırasında ve sonrasında halkın; beslenme, barınma, giyinme, tıbbi bakım ve zorunlu olan diğer gereksinimlere diğer zamanlardan daha çok ihtiyacı olmaktadır. Artan temel ihtiyaçlara ek olarak, mülteciler arasında ortaya çıkan psikolojik sorunlar ve psikolojik savaşları da göz ardı etmek mümkün değildir. Bu konuyu `Göç ederken yaşanan duygular ve terk edilen yerde geride kalanlar, göç edilen yere uyum süreçleri ve orada yaşananlar `göçmen olarak adlandırılan bireylerin` psikolojik sağlığı için oldukça önemlidir (4)` sözleriyle bu durumu anlatmaktadır.Göçmenler; yaşamları alt üst olan, yaşam öncelikleri ve yaşam kalitesi olmayan, tüm maddi ve manevi varlıklarını geride bırakan, göç yolculuğunda kötü muamelelere maruz kalan, kayıplar veren, temel yaşam standartlarını kaybeden, sağlıksız ortamların hâkim olduğu ve kargaşa içinde yaşayan insanlar topluluğudur. Göç ederken yaşanan duygular ve terk edilen yerde geride kalanlar, göç edilen yere uyum süreçleri ve orada yaşananlar `göçmen olarak adlandırılan bireylerin` psikolojik sağlığı için oldukça önemlidir (4) Bu ortamdan çıkan bir sığınmacının sağlığından söz etmek oldukça zordur. Yer değiştiren, yeni yerinde sosyal ilişkiler kurmada zorlanan kişiler için destekleyici bir çevrenin olması, kişinin bütünlüğünün korunması ve kriz durumunun önlenmesinde önemlidir. (4). Ayrıca oryantasyonun sağlanmasındaki etkisini de unutmamak gerekir. Göçmenin sahip olduğu dil, kültür, sosyal ve etik değerleri bırakıp öncelikle hayatını devam ettirebilmek için göç ettiği ülke insanı ile iletişime geçebilmesi, dilini öğrenmesi ve o ortamda kendini kabul ettirebilmek için sosyal ve kültürel ortama uyum sağlaması gerekmektedir. Göçmenler bunlar gibi nice sorunlarla uğraşmaktadırlar.Sağlık otoritelerinin `Bütün halkların sağlığının korunması, barış ve güvenliğin sağlanması için Dünya Sağlık Örgütü Anayasası temel kabul edilmelidir (5)` ifadesi göçmenlerin sağlığına yönelik bakış açısını ortaya koymaktadır. Ne yazık ki bugün, bilim ve nükleer enerji alanındaki gelişmeler yıkımlarda, savaş ve çatışmalarda temel belirleyici faktör haline gelmiştir. Albert Einstein'in `Ben atomu insanlığa hizmet etmek için buldum. Onlar bomba yapıp birbirlerini yok ettiler.` sözü bu yaşanmışların ve yaşanacakların habercisi gibidir.Ancak uluslararası çalışmalarca, göçmen olarak veya azınlık olarak yaşayan hastaların yerel halka kıyasla sağlık hizmetlerine eşit haklarla ve eşit şartlarda erişime sahip olmadığı kanıtlanmıştır. Savaş nedeniyle göç edenlerin hastalık seyirleri incelendiğinde bu çalışmanın gerçekliği, yaşadıkları yüzünden mağdur olan göçmenlerin yanlış kurgulanmış sistemler tarafından daha fazla nasıl mağdur edildiği açığa çıkacaktır. Ege Denizinde Yunanistan'a geçmek niyetiyle boğulanlar yanında karada beslenemedikleri, barınamadıkları, hasta olup bakım alamadıkları, sağlıksız koşullarda çalışıp kaza geçirdikleri için ölen bebekler, çocuklar erişkinler de az değildir. Sağlıktan önce yaşam hakkının sağlanması gerektiği açıktır (6)Türkiye, 21. yüzyılın en trajik krizlerinden biri olan Suriye krizi nedeniyle yardıma ihtiyacı olan 3,5 milyon [Türkiye'deki Suriyeli sayıları 8 Kasım 2018'e kadar 3 milyon 594 bin 232 kişi oldu (7) ve artırmaktadır] Suriyeliye ev sahipliği yapmaktadır ve aynı zamanda bu süreç içerisinde geçici koruma altına alınan tüm Suriyelilere barınak, eğitim ve genel sağlık hizmetleri gibi ihtiyaç duydukları temel hizmetlerin sağlanabilmesi için gerekli mevzuat düzenlenmeleri de yapmıştır. Türkiye'nin bu konudaki insani tutumu elbette ilk değildir. Türkiye'deki göç hareketlerine bakacak olursak; 19. yüzyıldan bugüne birincisi Osmanlı'nın son yılları ve erken cumhuriyet döneminde muhacirlerin gelişi, ikincisi 1960 ve 1970'lerde Avrupa'ya işçi göçü, üçüncüsü 1990 sonrasında komşu coğrafyalardan İstanbul başta olmak üzere büyük kentlere gelen yeni göçmenler. Kısacası Türkiye tarihi boyunca hem bir göçmen kabul ülke, hem dışa göç veren bir ülke, hem de transit geçiş ülkesi olmuştur.Suriye'deki savaşın kısa zamanda bu denli büyüyeceği, bu kadar uzun süreceği tahmin edilemediğinden sağlık konularında gerekli tedbirler alınamamıştır. Savaş sırasında alt yapı çalışmaları çökmüş, temiz su kaynakları kirlenmiş, hastaneler, sağlık ocakları, sağlık merkezleri lağvedilmiştir. Bu durum ölüm sayılarını, bulaşıcı ve kronik hastalıkların artışını hızlandırmış ve kaçınılmaz olarak göçmenliğe neden olmuştur. | |
dc.description.abstract | Migration; It is a process in which different people perform or have to perform for different reasons and have different consequences (1). Historically, migrations often occur due to famine, civil wars, religious and other violent events, genocide and political deportation, and involve very painful processes for humanity (2). The most serious of these is migration due to war. Çoğu Most of those who escaped left their country and couldn't take anything but the clothes on them for fear of death. The most frightening feeling is that they will never have a home to call home, rather than losing their home (3) `. The only thing they can take to protect them is nothing but the right to life that all people have earned by birth. What a pity that they can not take this right with you.Wars are said to be a kind of natural disaster. As in the disasters, what is alive and inanimate is disappearing. The reason why wars are considered as disaster is; human beings, nature, social and economic life. However, natural disasters occur and end in a short period of time. However, the disaster in Syria to say the disaster will not be true. Because this war has grown in the form of a wave effect, although it is paused from place to place. It is very difficult to talk about health in such an environment. | en_US |