Show simple item record

dc.contributor.advisorMete Ural, Ülkü
dc.contributor.authorBüyükküpcü, Gizem Banu
dc.date.accessioned2020-12-10T08:50:15Z
dc.date.available2020-12-10T08:50:15Z
dc.date.submitted2018
dc.date.issued2019-01-09
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/222016
dc.description.abstractGebeliğinde preeklampsi öyküsü olan kadınların daha sonraki yaşamlarında kardiyovasküler hastalık gelişme olasılığının arttığına dair artıran kanıtlar bulunmaktadır ve ve preeklampsinin kadınların yaşamlarında ilerleyen dönemde artmış kardiyovasküler riske neden olduğunun gösterilmesi, bu grup hastalarda riske neden olduğunun gösterilmesi, bu grup hastalarda riski azaltma yönünde önlemlerin alınması konusunda farkındalık oluşturacaktır. Çalışmamızın amacı, gebeliğinde preeklampsi öyküsü olan ve olmayan kadınların kardiyovasküler risk ve antioksidan mekanizmalar açısından karşılaştırmaktadır. Çalışmamızda kardiyovasküler risk değerlendirmesi için; BMI, demografik ve obstetrik veriler, tansiyon değerleri, karotis intima media ve ekstra medial kalınlık ölçümleri, oksidatif stresi belirlemek için de serum tiyol disülfid dengesine bakılacaktır. Hasta ve kontrol grubu olmak üzere yaklaşık 8 aylık bir süreçte 52+52 toplam 104 hasta sayısına ulaştık. Bu grupları çalışma şartlarına uygun koşullardaki hastalardan oluşturduk. Çalışmamızda toplanan veriler ve bakılan markır ve ultrason sonuçlarının istatiksel olarak yorumlanmasına göre preeklampsi öyküsü olan grupta native tiyol ve total tiyol düzeyleri preeklampsi öyküsü olmayan gruba göre anlamlı olarak daha düşük bulunmuştur. Disülfid seviyesi ise preeklampsi grubunda kontrol grubuna göre anlamlı olarak daha yüksek çıkmıştır. Sonuç olarak, preeklampsi grubunda tiyol/disülfid dengesinin bozulduğunu tespit ettik. Bu bulgular preeklampsinin etyolojisi konusunda yön gösterici olabilir.Sonuç olarak; tiyoller serumda başlıca bulunan antioksidan bileşenlerdendir. Preeklampside native ve total tiyol seviyeleri azalır ve tiyol/disülfid homeostazı bozulur. Tiyol/ disülfid homeostazı preeklampsinin patofizyolojisinde rol oynayabilir ve native tiyol, total tiyol ve tiyol/disülfid oranı preeklampsiyi öngörmede belirteç olarak kullanılabilir. Preeklamptik hastaların yönetiminde tiyol/disülfid homeostasisinin düzenlenmesi etkili bir tedavi seçeneği olabilir.Gebeliğinde preeklampsi öyküsü olan hastaların içinden HELLP sendromu gelişenleri ayrı bir grup olarak değerlendirdiğimizde, sonuçlar üç grup arasında istatistiksel olarak anlamlıydı. Gebeliğinde şiddetli preeklampsi (HELLP) tanısı alan grupta karotis arter intima media ve karotis arter ektra medial kalınlık ölçümlerini diğer iki gruba göre istatistiksel olarak anlamlı şekilde daha yüksek tespit ettik. Çalışmamızda bu iki ultrasonografik markırı anlamlı olarak yüksek bulmamız, preeklampsinin patofizyolojisinde yer alan vasküler endotel disfonksiyonun göstregesi olabilir. Aynı zamanda bu belirteçler, preeklamptik hastalarda ilerleyen yıllarda ortaya çıkabilecek kardiyovasküler hastalık risk artışına neden olan aterosklerozun erken dönem bulguları olabilir. Sonuç olarak, non invaziv ultrasonografik belirteçler, preeklampsi öyküsü olan hastaların takibinde ve risk değerlendirmesinde kullanılabilir parametreler olabilir. Fazla sayıda hasta içeren yeni çalışmalarla sonuçlarımızın desteklenmesi gerekmektedir.
dc.description.abstractThere is evidence that women with preeclampsia in their pregnancies increase the likelihood of developing cardiovascular disease in their later life and that demonstrating that preeclampsia causes increased cardiovascular risk in the later stages of women's life and that this group of patients is causing the risk and that this group of patients will be aware of the need to take measures to reduce the risk . The aim of our study is to compare the cardiovascular risk and antioxidant mechanisms of preeclamptic women with and without preeclampsia. For the assessment of cardiovascular risk in our study; BMI, demographic and obstetric data, blood pressure values, carotid intima media and extra medial thickness measurements, and serum thiol disulfide balance to determine oxidative stress. We have reached a total of 104 patients with 52 + 52 in 8 month period including patient and control group. We created these groups based on the conditions appropriate to the working conditions. According to the statistical interpretation of the data collected in our study and the markers and ultrasound results, the native thiol and total thiol levels in the preeclampsia group were found to be significantly lower than the group without the preeclampsia story. Disulfide level was significantly higher in the preeclampsia group than in the control group. As a result, we found that the thiol / disulfide balance was impaired in the preeclampsia group. These findings may be indicative of the etiology of preeclampsia. Thiols are the major antioxidant components in serum.Preecampside native and total thiol levels are reduced and thiol / disulfide homeostasis is impaired. Thiol / disulfide homeostasis may play a role in the pathophysiology of preeclampsia and the ratio of native thiol, total thiol and thiol / disulfide may be used as a predictor of preeclampsia. Regulation of thiol / disulphide homeostasis in the management of preeclamptic patients may be an effective treatment option. When we evaluate HELLP syndrome as a separate group among patients with preeclampsia in the eye, the results were statistically significant between the three groups. In the group with severe preeclampsia (HELLP) diagnosis in the pregnancy, we determined the carotid artery intima media and the carotid artery medial thickness measurements more statistically than the other two groups. In our study, these two ultrasonographic markers may be indicative of vascular endothelial dysfunction in the pathophysiology of preeclampsia. At the same time, these markers may be early signs of atherosclerosis, which may lead to an increased risk of cardiovascular disease in subsequent years in preeclamptic patients. In conclusion, noninvasive ultrasonographic markers may be useful parameters for follow-up and risk assessment of patients with preeclampsia story. We need to support our results with new studies involving a large number of patients.en_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectKadın Hastalıkları ve Doğumtr_TR
dc.subjectObstetrics and Gynecologyen_US
dc.subjectKadın Hastalıkları ve Doğumtr_TR
dc.subjectObstetrics and Gynecologyen_US
dc.titleGebeliğinde preeklampsi öyküsü olan kadınlarda serum tiyol disülfid dengesi ve kardiyovasküler risk değerlendirmesi
dc.typedoctoralThesis
dc.date.updated2019-01-09
dc.contributor.departmentKadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı
dc.subject.ytmPre-eclampsia
dc.subject.ytmWomen
dc.subject.ytmThiols
dc.subject.ytmDisulfides
dc.subject.ytmCardiovascular system
dc.subject.ytmRisk factors
dc.subject.ytmOxidative stress
dc.subject.ytmCarotid intima media
dc.subject.ytmPregnancy
dc.subject.ytmCarotid arteries
dc.identifier.yokid10211467
dc.publisher.instituteTıp Fakültesi
dc.publisher.universityBOLU ABANT İZZET BAYSAL ÜNİVERSİTESİ
dc.type.submedicineThesis
dc.identifier.thesisid506916
dc.description.pages37
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/openAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/openAccess