dc.description.abstract | 278 ÖZET Elimizdeki bu çalışma Almanca niteleme ilgeçlerini ele almaktadır. Bu çalışmanın amacı niteleme ilgeçlerini bir bütün olarak ele almak değil, onlardan yalnızca `auch, denn, doch, ja, schon, wohl gibi bir kaçını çözümlemektir. Çalışmada Almanca niteleme ilgeçleriyle onların bir bütünce çerçevesinde saptanan karşılıklarının nasıl bir ilişki içinde olduklarını incelemeye, ortaya koymaya çalışmaktayız. Niteleme ilgeçleri özgün anlamlarını ancak bir tümcede ya da başka bir deyişle bir bağlamda kazandıkları için, bu ilgeçlerin değerlendirilmesinde onların geçtikleri bağlam çok önemli rol oynamaktadır. Bu nedenle karşılaştırmalı çalışmamızı gerçekleştirmek için Almanca özgün yapıtları ve onların Türkçe çevirilerini bütünce olarak seçmeyi uygun bulduk. Bütüncemiz Bertold Brecht'in `Mutter Courage und ibre Kinde f adlı özgün tiyatro yapıtı ile onun `Cesaret Ana ve Çocukları` adlı çevirisi ve Franz Kafka'mn `Die Verwandlung` adlı öyküsü ile onun `Değişim` ve `Dönüşüm` adlı farklı iki çevirilerinden oluşmaktadır. Bütüncenin geri kalan bölümünü Almanca ve Türkçe sözlüklerden alınmış tümcelerle bizim kendimizin kurduğu örnekler oluşturmaktadır. Çalışmamızı tanıtmaya başlamadan önce çalışmada sürekli kullandığımız birkaç terime açıklık kazandırma gereksinimi duyduk. Çalışmada kullanılan `Partikel ` (ilgeç) terimi bağlaç, belirteç, ünlem gibi çekimsiz sözcükleri de içine alan geniş anlamıyla değil, bu saydığımız sözcüklerden sözdizimsel ve işlevsel özellikleriyle ayrılan dar anlamıyla kullanılmıştır. Niteleme ilgeçleri ilgeçlerin `ölçü ilgeci, yükseltme ilgeci, yanıt ilgeci, olumsuzluk ilgeci` gibi alt gruplarından yalnızca biridir. Gerek çeşit gerekse kullanım yoğunluğuyla Almanca'nın ayırıcı niteliğini279 oluşturan niteleme ilgeçleri uzun zaman araştırmacılardan gereken ilgiyi göremediler. Ancak dilbilim alanındaki edimbilimsel dönüşümle birlikte dilbilimsel araştırmaların ilgi alanına girdiler. Önceki olumsuz değerlendirilmelerinin etkisi bugün bile onların sözlüklerdeki ya da dilbilgisi yapıtlarındaki betimlemelerinde kendini duyumsatmaktadır. Kuşkusuz bu olumsuz durum yabancı dil derslerinde ve çevirilerde de yansısını bulmaktadır. İşte bizi bu tür çalışma yapmaya yönelten de özellikle çeviri alanında yaşanan bu olumsuz durumdur. Bu çalışma altı bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde Almanca ilgeçler ve onların alt sınıfları kısaca tanıtıldı. Bu alt sınıflardan birini oluşturan niteleme ilgeçleri de bu bölümde çeşitli yönlerden incelendi, betimlendi, biçimbilimsel, sözbilimsel ve edimbilimsel özellikleriyle ortaya kondular: -Biçimbilimsel olarak niteleme ilgeçlerinin çekimsiz sözcüklerden oluştuğunu söyleyebiliriz. -Sözdizimsel olarak niteleme ilgeçleri tümcenin başında yer alamazlar, genellikle vurgusuzdurlar, hiçbir soruya yanıt işlevi üstlenemezler, tümcedeki tek bir sözcüğü değil, tümcenin kendisini, tümünü etkilerler ve olumsuzlanamazlar. -Edimbilimsel ya da bildirişimsel yönden niteleme ilgeçleri konuşucunun söylenen şeye karşı öznel tutumunu yansıtırlar. Bu ilgeçler aracılığıyla konuşmacılar arasındaki ortak bilgiye, konuşucunun ya da dinleyicinin görüş ya da beklentilerine gönderme yapılabilmektedir. Konuşucu, niteleme ilgeçlerinin yardımıyla tümcenin temel iletisine kişisel tutumunu yansıtan ek bir bilgiyi katma olanağım yakalar. Yine bu ilgeçleri kullanarak konuşucu söylediğini hangi amaçla dile getirdiğini,280 buyrumunu rica, öneri ya da salt buyrum olarak mı yorumladığını karşısındakine duyumsatmaya çabalar. Karşılaştırmalı çalışmanın temel koşulunu karşılaştırılacak her iki dilin ya da dillerin tek dilsel olarak betimlenmiş olmaları oluşturduğu için, çalışmanın ikinci bölümünü Türkçe ilgeç betimlemelerine ayırdık. Burada Türkçe ilgeç sınıflamalarına kısaca değindik. Bu bölümde Türkçe ilgeçlerin de Almanca ilgeçlerin başlangıçta yaşadıkları olumsuz süreçten geçtiklerini, ancak bu süreci daha aşamadıklarını, Almanca ilgeçler gibi yoğun biçimde araştırmalara konu olamadıklarını saptadık. Türkçe'de ilgeçlerle ilgili yapılan çalışmaların daha çok artsüremli yöntemle gerçekleştirildiklerini belirledik. Bugün bile ilgeçlere yönelik ilginin olması gereken yerde olduğunu söyleyemeyiz. Çalışmamızın üçüncü bölümünde araştırmanın kuramsal temeli tanıtılmaya çalışıldı. Burada karşılaştırmalı dilbilimin yine karşılaştırmalı yöntemle çalışan diğer dilbilim dalları arasındaki yerini saptamaya, onun yabancı dil dersi ve çeviribilim için önem ve yararlarını kısaca özetlemeye çalıştık. Bu karşılaştırmalı çalışmanın temel bölümünü seçtiğimiz altı niteleme ilgecinin her birinin bir bütünce çerçevesinde kapsamlı olarak incelendiği dördüncü bölüm oluşturmaktadır. Almanca ilgeç araştırmaları özellikle son yıllarda büyük bir ivme kazandığı için bu bölümde öncelikle yeni araştırma sonuçlarının sözlüklere yansıyıp yansımadığım belirlemeye çalıştık ve bu nedenle tek ve iki dilli sözlükleri inceledik. Tek dilli sözlüklerin incelenmesi sırasında bu sözlüklerin yeni dilbilimsel araştırmalarla bağlaç, belirteç ve ünlemlerden ayrılan niteleme ilgeçlerini ya da281 diğer ilgeç türlerini yine bu sözcüklerle birlikte değerlendirdiğini saptadık. Yine incelenen sözlüklerdeki, özellikle Wahrig'deki ilgeçlerin betimlendiği bölümlerin çok kötü ve karmaşık ayrıştırıldığı sonucuna vardık. Sözlüklerde ortaya konulan işlevler ve sözcük türleri arasında niteleme ilgeci terimine rastlayamadık, yalnızca Duden'de alt sınıflamasına girişilmemiş bir ``Partikel` sözcüğüne tanık olduk. Wahrig'in eleştirilecek bir başka yönü ise bu sözlüğün incelediğimiz ilgeçlerin betimlendiği bölümlerinde verilen örnekleri açıklama yapmaya gerek duymaksızın ardarda sıralaması, bir ilgecin aynı ya da benzer işlevlerine yönelik örnekleri peş peşe getirmeyip birbirinden kopuk biçimde farklı farklı bölümlerde vermesidir. Dil öğrenenlere ve çevirmenlere her konuda yardımcı olması gereken iki dilli sözlüklerde ise onların dil öğrenenlere ve çevirmenlere yardımcı olmak şöyle dursun tek bir niteleme ilgecine birden çok karşılık önererek ve bu sözcüklerin işlevleriyle ilgili her hangi bir açıklama yapmayarak onların aklım iyice karıştırabilecek yapıya sahip olduğunu saptadık. Bu bölümde sözlük çözümlemesinin yanında bütünceden örneklerle niteleme ilgeçlerinin çokişlevli oldukları onaylandı. Ayrıca burada dil öğrenenlere ve çevirmenlere niteleme ilgeçlerini diğer farklı işlevli eşadlılarından ayırabilmede kolaylık sağlayacak ölçütleri örnekleriyle birlikte sıralama gereksinimi de duyduk. Niteleme ilgeçlerinin kullanılışları tümce türüne göre sınırlılık gösterdiği ve işlevleri de yine girdikleri tümcelere göre farklılıklaştığı için, niteleme ilgeçlerinin hangi tümce türünde görüldüğü hangilerinde ise görülmediği belirlemede yarar gördük. İncelenen sözcüklerin geçtikleri tümcelere göre dağılımları aşağıya çıkarılmıştır:282 `Auch`: `Auch` niteleme ilgeci olarak bildirim, ünlem, karar bildiren soru tümcesinde, tamamlama sorularında ve buyrum tümcelerinde görülmektedir. `Denn`: `Denn` niteleme ilgeci yalnızca karar bildiren sorularda ve tamamlama sorularında görülür. `Doch`: Bu niteleme ilgecinin geçtiği tümce türleri bildirim, ünlem ve buyrum tümcesi ile tamamlama sorulandır. `Ja`: `Ja` niteleme ilgeci bildirim, ünlem ve buyrum tümcelerinde geçmektedir. Soru tümcelerinde görülmez. `Schon`: Bu ilgeç bildirim ve buyrum tümcesi ile tamamlama sorularında görülmektedir. `Wohl`: Wohl` niteleme ilgeci bildirim tümcesi ile kara bildiren soru ve tamamlama sorularında görülmektedir. Bu bölümdeki bütünce çözümlemesi sırasında Almanca niteleme ilgeçlerinin özgün tümcede üstlendikleri çeşitli işlevlerinin Türkçe'ye bağlaç, belirteç ve ünlemlerden tutun da zaman kiplerine kadar çok çeşitli dilsel araçlarla aktarıldığım saptadık. Niteleme ilgeçleriyle onlara karşılık olarak önerilen Türkçe sözcükler arasında bire bir ilişki bulunmadığını da ayrıca belirlemiş olduk. Türkçe'deki bu sözcükler Almanca' daki niteleme ilgeçleri gibi kapalı bir sözcük türü oluşturmamaktadırlar. Niteleme ilgeçlerine karşılık olarak sunulan Türkçe sözcükler daha öncede değindiğimiz gibi çok farklı sözcük türlerine girmektedirler.283 Çalışmamızın beşinci bölümü ise niteleme ilgeçleri için bütüncede saptanan ya da bizim önerdiğimiz Türkçe karşılıkların tek dilsel betimlenmelerini içermektedir. Niteleme ilgeçleri ve onlara karşılık olarak sunulan Türkçe sözcüklerin nasıl bir ilişki içinde bulunduğunu saptamak için gerekli gördüğümüz tekdilsel betimleme Türkçe dilbilgisi yapıtlarıyla sözlüklere dayanmaktadır. Karşılık olarak sunulan bu Türkçe sözcüklerin kullanım biçimlerinin bilinmesi, bu sözcüklerle niteleme ilgeçlerinin ne ölçüde karşılaştırılabileceği sorusunun yanıtlanması için zorunludur. Burada sunulan karşılıkların niteleme ilgeçlerinin yalnızca tikel karşılıkları ya da açımlamaları olabileceğini belirledik. Altıncı bölüm çalışmada ortaya atılan savların kısa özetinin sunulduğu sonuç bölümünden oluşmaktadır. | |
dc.description.abstract | 284 ZUSAMMENFASSUNG Die vorliegende Arbeit beschaftigt sich mit den Modalpartikeln der deutschen Sprache. Das Ziel dieser Untersuchung ist eigentlich keine Gesamtanalyse der Modalpartikeln, sondern eine Beschâftigung mit einigen der Modalpartikeln wie `ouch, derm, dock, ja, schon, wohF. In dieser Arbeit, die den Titel `Modalpartikeln als Übersetzungsproblem` und den Untertitel `eine deutsch-tiirkische konfrontative Untersuchung` trâgt, untersuchen wir, wie sich deutsche Modalpartikeln und ihre tiirkische Entsprechungen zueinander verhalten. Da die Modalpartikeln ihre selbststândige Bedeutung nur in einem Satz gewinnen können, spielen bei der Auswertung der Untersuchungsmaterials die kontextuellen Zusammenhange eine ziemlich grofie Rolle. Deswegen haben wir fur diese konfrontative Untersuchung deutsche Originaltexte und deren tiirkische Übersetzungen als Korpus gewahh. Das Korpus besteht aus dem Theaterstück von Brecht `Mutter Courage und ihre Kinder` und aus der Kurzgeschichte von Kafka `Die Verwandlung'' sowie deren tiirkische Übersetzungen `Cesaret Ana ve Çocukları`, `Değişim` und `Dönüşüm`. Den Rest unseres Sprachkorpus lieferten deutsche und türkische Worterbucher und einige selbst konstruierte Beispiele. Auf der Grundlage dieses Korpus wollen wir die deutschen Modalpartikeln aus möglichst vielen Perspektiven beleuchten und ihre türkische Entsprechungen feststellen und diese Entsprechungen einzelsprachlich untersuchen. Bevor wir die vorliegende Arbeit ausfuhrlich vor Augen führen, wollen wir einige Begriffe, die wir wahrend der Untersuchung immer wieder verwendet285 haben, nâher bestimmen. Der in der Arbeit verwendete Begriff `PartikeF ist hier nur ein Oberbegriff, worunter im weitesten Sinne die Worter, die weder konjugierbar noch deklinierbar noch komparierbar sind und die sich von anderen unflektierbaren Wortern wie `Adverb, Konjunktion mid Prâtosition` durch ihre syntaktischen und funktionellen Eigenschaften unterscheiden, verstanden werden. Dieser Begriff kann im Türkischen mit dem Begriff `ilgeç` wiedergegeben werden. Die Gruppe `Modalpartikeln` sind nur eine der Subklassen der Partikeln wie `Gradpartikeln, Steigerungspartikeln, Antwortpartikeln, Negationspartikelri/ Die Modalpartikeln, die in ihrer Vielfalt und Frequenz ein unterscheidendes Charakteristikum der deutschen Sprache bilden, sind lange vernachlassigt worden. Aber nach der pragmatischen Wende in der Linguistik in den sechziger und siebziger Jahren sind sie stark in den Vordergrund der linguistischen Forschungen getreten. Wegen der bisherigen Vernachlâssigung lag aber auch heute eine deutliche Lücke in den Grammatiken und in den Worterbuchern vor, die sich besonders auf den Fremdsprachenunterricht und auf die Übersetzungsproblematik negativ auswirkte. Diese Problematik hat AnstoB zu dieser konfrontativen Untersuchung gegeben. Diese Arbeit besteht aus sechs Kapiteln. Im ersten Kapitel der Arbeit sind die deutschen Partikeln und deren Subklassen dargestellt worden. Hier sind auch die Modalpartikeln von alien Perspektiven beschrieben, ihre morphologische, syntaktische und pragmatische Eigenschaften sind untersucht und festgestellt worden:286 -Aus morphologischem Aspekt können die Modalpartikeln weder konjugiert noch dekliniert noch kompariert werden. -Aus syntaktischem Aspekt sind die Modalpartikeln nicht erststellenfâhig, sind im Allgemeinen unbetont, können keine Antwort auf eine Frage sein. Sie beziehen sich nicht auf ein Satzgied, sondern auf den ganzen Satz. Sie sind auch keine Satzglieder und nicht negierbar. -Aus pragmatischem Aspekt drücken die Modalpartikeln die Haltung des Sprechenden zum Gesagten aus. Mit ihnen kann auf den Gesprachspartnern gemeinsames Wissen, auf Annahmen und Erwartungen vom Sprecher öder Hörer verwiesen werden. Mit Hilfe der Modalpartikeln kann der Sprecher uber die Kerninformation des Satzes hinaus eine Zusatzinformation in Form einer persönlichen Stellungnahme zum Gesagten vermitteln. Durch den Gebrauch dieser Worter teilt der Sprecher seinem Gesprâchspartner mit, mit welcher Absicht er die Âufîerung macht, ob er seine Aufforderung als Empfehlung oder als Befehl oder als Bitte meint, ob er auf die Ausfiihrung seiner Aufforderung ungeduldig wartet usw. Da die konfrontative Untersuchung die einzelsprachlichen Beschreibungen der zu vergleichenden Sprachen unbedingt voraussetzt, haben wir im zweiten Kapitel der Arbeit einen gedrângten Überblick über türkische Partikeln gegeben. Flier werden auch türkische Partikelklassifisierungen kurz zusammengefafit. Wir haben in diesem Kapitel festgestellt, dafî die türkischen Partikeln derartigen negativen Bewertungen wie die deutschen Partikeln vor Beginn der Partikelforschung ausgesetzt sind, daB die Partikeln des Türkischen bislang nicht287 mit âhnlicher Intensitât wie die Partikeln des Deutschen erforscht werden. Die Partikelforschungen, die bisher im türkischen gemacht worden sind, sind meist diachronisch gefiihrt worden. Auch noch heute gibt es keine intensive Beschâftigung mit den Partikeln in der türkischen gesprochenen Sprache. im dritten Kapitel der Arbeit sind theoretische Ausgangspositionen der Untersuchung bekannt gemacht worden. Hier wird die Lage der konfrontativen Lingustik im Rahmen der vergleichenden Sprachwissenschaften untersucht, ihre Leistungen und ihr Nutzen fur den Fremdsprachenunterricht und fur die Ubersetzungswissenschaft kurz zusammengefaBt. Den zentralen Platz dieser konfrontativen Arbeit nimmt das vierte Kapitel ein, dessen sechs Abschnitte eine abgeschlossene detallirte beschreibende Untersuchung jeder Einzelnen der sechs Modalpartikeln im Rahmen eines Korpus darstellen. Da die deutsche Partikelforschung in den letzten Jahren einen ungeheueren Aufschwung genommen hat, werden in diesem Kapitel zuerst die einpracbigen und zweisprachigen Worterbucher untersucht, um festzustellen, ob die Ergebnisse der neueren Forschungen in diesen Wörterbüchern Eingang gefunden haben. Wahrend der Analyse der einsprachigen Worterbucher sind wir zum Ergebnis gekommen, daB diese Worterbucher die verschiedenen Partikelfunktionen, welche die neueren linguistischen Forschungen von Adverbien, Konjunktionen und Interjektionen unterschieden haben, nicht voneinander abgegrenzt haben, daB die Artikeln in diesen untersuchten Worterbuchern, besonders die in Wahrig sehr schlecht gegliedert sind. Unter den in diesen Worterbuchern erwahnten Funktionen288 oder Satzarten haben wir die Modalpartikeln nicht getroffen, nur in Duden taucht die Bezeichnung `PartikeF ohne Subklassen auf. Es ist an Wahrig zu kritisieren, daB die Artikeln, wo die von uns untersuchten Modalpartikeln beschrieben werden, eine bloBe Aneinanderreihung der Beispiele ohne Kommentierung darstellen, daB die Beispiele, die ein und dieselbe Funktion der Modalpartikeln illustrieren, öfters nicht nacheinander aufgelistet werden, sondern auseinandergerissen sind. Bei den zweiprachigen Worterbiicher aber haben wir festgestellt, daB diese Worterbucher, die den Sprachlernern und den Übersetzern sehr behilflich sein sollen, ihnen bei den Modalpartikeln nicht helfen, sondern sie überdies in Verwirrung bringen, weil in dem Worterbuch, das ich untersucht habe, jeder Modalpartikel mehrere türkische Entsprechungen, aber keine Erklârungen über die Funktionen dieser Modalpartikeln zu finden sind. Neben der Worterbuchanalyse wird mit den Beispielen aus dem Korpus bestâtigt, daB die Modalpartikeln mehrere Funktionen erftillen. Wir haben uns bier gezwungen gefuhlt, Kriterien festzulegen, um die Modalpartikeln ihren Homonymen gegenuber abgrenzen zu können, damit die Sprachlemer und Übersetzer die modale Funktion dieser Worter von anderen Funktionen leicht unterscheiden können. Da die Modalpartikeln in ihrem Vorkommen in verscbiedenen Satzarten starke Restriktionen aufweisen, finden wir in diesem Kapitel eine Distributionsanalyse, welche die Möglichkeit zu ermitteln gibt, in welchen Satzarten die Modalpartikeln auftreten können, audi notwendig. Die Distribution der untersuchten Worter ist wie folgt:289 `Auch`: Als Modalpartikel tritt `auch` in Aussagesâtzen, in Ausrufesatzen (Exklamativsatzen), Entscheidungsfragesâtzen, Erganzungsfragen und Imperativsatzen auf. `Denn`: Als Modalpartikel tritt `denn` nur in Entscheidungs- und Erganzungsfragen auf. `Doch`: Die Modalpartikel `dock` kommt in Aussagesâtzen, in Exklamativsatzen, Imperativsatzen und in Erganzungsfragen vor. `Ja`: Als Modalpartikel kommt `jd` in Aussagesâtzen, in Exklamativsatzen und in Imperativsatzen vor. `J(f taucht in beiden Arten der Fragesâtzen nicht auf. `Schon`: Die Modalpartikel `schon` tritt in Aussagesâtzen, in Erganzungsfragen und in Imperativsatzen auf. `Wohl`: Als Modalpartikel tritt `wo/?/` in Aussagesâtzen, in Entscheidungs- und Erganzungsfragesâtzen auf. Wahrend der Korpusanalyse in diesem Kapitel haben wir festgestellt, daB die verschiedenartigen Funktionen der deutschen Modalpartikeln in der türkischen Sprache durch verschiedene Mittel erftillt werden und daB zwischen den Modalpartikeln und ihren Entprechungen von keiner 1=1 Beziehung gesprochen werden kann. Diese sprachlichen Mittel im Türkischen bilden keine geschlossene Wortart wie die Modalpartikeln im Deutschen. Die türkischen Entsprechungen290 gehören zu den unterschiedlichen Wortarten wie Partikeln, Konjunktiomn, Adverbien oder Interjektionen usw. Das fünfte Kapitel enthâlt die einzelsprachliche Beschreibung der Worter, die im Korpus als Entsprechungen fur die deutschen Modalpartikeln festgestellt öder von uns angeboten worden sind. Diese einzelsprachliche Beschreibung, die fur die Feststellung notwendig ist, wie sich die Modalpartikeln und ihre türkischen Entsprechungen verhalten, stützt sich auf türkische Grammatiken und vor allem auf die Worterbucher. Die Kenntnis der Verwendung dieser türkischen Entsprechungen im Türkischen eine unabdingbare Voraussetzung fur die Beantwortung der Frage, inwieweit diese Worter oder Verbsuffixe mit deutschen Modalpartikeln verglichen werden können. Wir haben hier ermittelt, daB diese Entsprechungen nur partielle Entsprechungen oder Paraphrasen der deutschen Modalpartikeln sind. Das Kapitel sechs -SchluB- stellt eine kurze Zusammenfassung der wichtigsten Ergebnisse dieser vorgelegten Untersuchung dar, die wir auch im Verlauf dieser Zusammenfassung kurz erwahnt haben. | en_US |