dc.description.abstract | 282 kezine koymuş, toplumsal gelişmenin önünde engel olmaları, tutucu tutsaklaştırıcı, insa na acı ve yıkım getiren çağdışı nitelikleri nedeniyle eleştirilmişlerdir. Törelerin karşısına insani olan sevgiyi koyma eğiliminde olan bu yazarlarımız, sevginin gücüyle sorunun aşılabileceğine işaret edip izleyiciyi törelerin yıkılması doğrultusunda çaba göstermeye çağırmaktadırlar. Tiyatroda dramatik metnin en önemli unsurlarından biri olan dramatik çatışmayı güçlü ve etkili kurmak açısından başarılı oyunlar bulunmakla birlikte, seçilen malzeme (töre) olanak sağladığı halde, bu bakımdan genel bir zafiyet gözlenmektedir. Ele aldıkları konuyu toplumsal yaşamın gerçeklerinden seçtikleri için, öz'de ulusal olana yönelmiş olan bu yazarların, konularını biçimlemede farklılaştıkları görülür. Yazarları mızdan bazıları açık biçim-göstermeci (epik), bazıları ise kapalı biçim-benzetmeci (dra matik) üslubu seçmiştir. Bazı yazarlar, öz'de ulusal olmakla yetinip ele aldıkları törel ko nuyu bilinen tiyatro kalıpları içinde biçimlemekle yetindikleri halde, bazıları tiyatroda ulusallaşma ve yerel kaynaklardan yararlanma konusunda bilinçli ve etkin bir çaba için dedirler. Bu yazarlar, ulusal-yerel kaynaklara yönelip geleneksel Türk tiyatrosunun biçim sel konvansiyonlarından, topluma ait imge, simge, norm, form ve çeşitli folklorik öğeler den oluşan göstergelerden yararlanarak aynı zamanda biçim açısından da ulusal bir dil/tavır yakalamak istemektedirler. Bu konuda kaygı taşıyıp bir çaba içinde olan yazarla rımızdan bazıları oldukça yetkin eserler verdiği halde, bazıları yeterli yetkinliğe ulaşama dan iyi niyetli girişimler olarak Türk tiyatro tarihindeki yerlerini almaktadırlar. Bazı ya zarlarımız, yazdıkları özde ve biçimde ulusal olmayı başarabilmiş eserleriyle hedef kitlesi olan alıcısıyla dolaysız, sıcak ve yakın ilişki kurabilme şansını yakaladığı halde, diğer ba zıları yöneldiği alıcısıyla yeterli iletişim ve etkileşim ortamını yakalayamadığından, ona uzak ve yabancı kalıp yeterince ulaşamamaktadır.ÖZET Çalışma, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, çalışmanın içeriğini oluşturan çağdaşlık, çatışma, töre gibi kavramlar incelenmiş ve çalışmanın içeriğinde etkin olan bu kavramlara netlik kazandırılmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde ise konumuz olan 1970 sonrası çağdaş Türk tiyatrosunda, çatışma yaratan bir unsur olarak töreyi ele alan oyunlara yer verilmiştir. Ele alınan bu oyunlar, öz ve biçim açısından dramaturjik incelemeye tabi tutulup tematik ve biçimsel analizleri yapılmıştır. Çalışmamızda, 1970 sonrasında yazılmış töre konulu on iki oyun yer al maktadır. Bu oyunlarda, yazarlarımızın ağırlıklı olarak iki töreyi ele aldıkları görülmekte dir. Bunlardan biri kan davası diğeri ise kuma olgusudur. Bu iki töreden başka, birbi rinden farklı üç töre daha ele alınmıştır. Bunlar babasından izinsiz aşiret dışında bir erke ğe kaçan kızın ölümle cezalandırılması, bekaret olgusu ve doğum ile ilgili törelerdir. Her biri ayrı yazarlara ait olan bu oyunlarda, ele alınan töre olgusunu o- lumlayan yazar olmadığı gibi töreler, acı ve yıkım getiren, gelişmeye engel, tutsaklaştırıcı niteliklerinden dolayı eleştirilmiştir. Tüm bu oyunlarda töre, çatışma yaratan bir unsur olarak ele alınıp oyunun merkezine koyulmuştur. İncelenen oyunların, biçim açısından iki gruba ayrıldığı görülmektedir. Bazı yazarlar konularını epik, bazıları ise dramatik üslupta biçimlemektedirler. Bazı yazarlar, yalnızca konu seçiminde ulusal olanla yetinip konuyu bilinen tiyatro anlayışı içinde yansıtmakla yetinirken, bazı yazarlarımız tiyatroda ulusallaşma ve ulusal kaynaklara yönelme bakımından önemli bir aşama kaydetmişlerdir. Bu yazarlar, ele aldıkları töre konusunu, içinden çıktıkları toplumsal koşullar bağlamında yansıtırken bize284 özgü imge, simge ve formları kullanarak özü ve biçimi ile kendine özgü ulusal bir tiyat ro dili yaratmaktadırlar. Bunu başarabilen yazarlar ise seyircisiyle daha dolaysız ve sıcak bir iletişim kurabilmekte, mesajlarını kolayca verebilmektedirler. İncelenen oyunların tümünde, törelerin sürdürülmesinde çevre faktörünün etkili olduğu vurgulanmaktadır. Töreyi yerine getirmek, kişiye çevresinde itibar kazan dırdığı gibi bundan kaçınmak ya da kaçmak çeşitli tepkilere yol açmaktadır. Bu töreler, kimine acı ve yıkım getirirken kimi kişiler amaçlan doğrultusunda kullandıkları bu tö reler sayesinde kişisel çıkar elde edip güçlenmektedirler. Bu oyunların bir kısmında törenin bir kader gibi algılanmasına karşı çıkıl makta, kader olmadığı vurgulanmaktadır. Bu oyunlarda, töreden zarar görenlerin daha çok kadınlar olduğu gözlen mektedir. Ancak buna rağmen kadınların bizzat bu töreleri taşıyıp yeni kuşaklara aktardı ğı görülmektedir. Oyunların çoğunda, törenin karşısına sevgi ile çıkılmakta, sevginin gü cüyle törelerin aşılacağına inanılmaktadır. | |
dc.description.abstract | SUMMARY CUSTOM AS A COMPONENT WHICH CREATES CONFLICT IN TURKISH CONTEMPORARY THEATRE AFTER THE 1970'S. The study consists of two parts. In the first part concepts such as being modern, conflict and customs, which built up the content, were examined and clarified. In the second part plays that deal with customs as a component of conflict in contemporary Turkish theatre after the 1970s were studied. These plays were examined according to their drama style and content and they underwent thematic and stylistic analysis., ' Twelve plays related with customs take place in our study. In these plays, the writers seem to deal with two customs. The first one is vendetta and the other is the fact of second wife. In addition to these, three other customs were also used. These are; a girl who was killed by her father for running away with a man outside the tribe, virginity concept and customs related to giving birth. In all of these plays written by different writers, the customs fact was viewed negatively and also was criticized for bringing out suffering, hindering improvement and its captivity attribute. In all these plays customs were seen as conflict creating situations and were the centre of the plays. The plays that were analyzed can be put into two groups according to its style. Some of the writers structured their plays in an epical way while others used die dramatical way. While some writers chose their subjects according to a national theme and reflected their subject in the frame of ordinary theatre perceptions, others achieved nationalization and national sources in theatre. These writers created a special national286 theatre language using the images, symbols and forms, which reflect our society. Writers who achieve this would have a direct and intimate communication with the audience and convey the messages more easily. All the plays that were analy2ed indicated that the customs lived for so long because of the environmental factors. While carrying out the customs helped the individuals to gain respect, avoiding from the customs brought out various reactions. While these customs gave suffering to some, others gained personal benefits from these customs. In some parts of these plays it was argued that customs should not be seen as fate. In these plays it was observed that women suffered more from the customs. However, it was also observed that women carried these customs to the new generation. In most of the plays, customs were met with love and with the power of love it was believed that these customs will be exceeded. | en_US |