Show simple item record

dc.contributor.advisorYetim, Nalan
dc.contributor.authorKurtuluş, Özen
dc.date.accessioned2020-12-10T08:16:33Z
dc.date.available2020-12-10T08:16:33Z
dc.date.submitted2015
dc.date.issued2019-01-12
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/220683
dc.description.abstractBeden ve cinsellik, her zaman iktidarın denetim alanının içinde olmuştur. Özel olarak kadın bedeni ise en azından tarım devriminden bu yana bu iktidar mekanizmasının odağında yer almıştır. Hemen hemen tüm toplumlarda hiyerarşik olarak erkek daha üst bir konumdadır ve bu durum kadının bağımlı halini pekiştirmektedir. Kadın bedeni üzerindeki denetimin en can alıcı hali ise, namus kavramında vuku bulur. Kısıtlamalar, düzenlemeler, kadın cinselliğini bu şekilde denetleme ve aile, toplum, devlet tarafından çizilen sınırlar, günümüzde dahi birçok kadının hayatını etkilemekte, kadın 'gerektiğinde' ''öldürülebilir bir hayat'' tasavvurunun içine sokulmaktadır. Hukuk da bu ataerkil iktidarda kendisine düşen payı yerine getirmektedir; zira insan öldürmeyi suç sayan ceza yasaları, kadına yönelik şiddette ''hafifletici sebepler'' bulabilmekte, ''haksız tahrik indirimleri '' ile şiddeti teşvik edici şekilde davranabilmektedir. Ancak elbette namus şiddeti meselesi salt hukukla çözülebilecek bir şey değildir zira bu bir ataerkil kültür sorunudur . Bu ataerkil kültür, modern anlayışa da uzak değildir. Namus olgusu her ne kadar modernist anlayışın dışında gibi görünmekteyse de, kadına yönelik değişmeyen bakış açısı sebebiyle aslında değişen bir şey de yoktur; değişim, sadece biçimdedir.Namus olgusunun günümüz Türkiye'sinde hala bir sorun olagelmesi, bir çözüm bulmak adına bu olgunun irdelenmesini gerekli kılmaktadır. Bu açıdan özellikle farklı alt kimliklerin bu olguya yaklaşımları ve olgunun operasyonel tanımlarını nasıl yaptıkları önem kazanmaktadır. Bu sebeple araştırmamız çok kültürlü ve çok kimlikli bir kent olan Mersin'de yaşayan 5 alt kimliğin namus konusunda farklılaşmasının olup olmadığını tespit etmek amacıyla nitel veri toplaması ve derinlemesine görüşme yolu ile yapılmıştır. Araştırma Yörük, Kürt, Arap, Roman ve LGBT (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel) kimliğine sahip katılımcılar arasında yapılmıştır. Araştırma sonucunda namus temsilinin Yörüklerde daha çok dürüstlük ve beden, Kürtlerde sadakat ve karı (eş), Araplarda dürüstlük, Romanlarda kadın olarak kurgulandığı görülmüştür. Kürtler sadakat ve karı dışında giyim ve bekarete de namus temsillerinde yer verirken Araplar dürüstlükten sonra örf, adet ve çevreye, Romanlar ise aile, şeref ve ahlaka yer vermişlerdir. Etnik kimlikler bazında ele aldığımızda Arap kimliği dışındakilerin namusu beden olarak kurguladıkları dikkat çekmektedir. Bu beden kadın bedenidir ve cinsiyetçi bir kurguyla tanımlanmaktadır. LGBT' lerde ise namus temsili farklılaşmaktadır. LGBT'ler namus üzerine düşünmeyi, kurgulamayı reddederek genelde namusu inkarı tercih etmekte; sadece namusun ne olmadığını tanımlarken ''iki bacak arasında değil'' üzerinden kurgulamaktadırlar.Bunun dışında Türkiye' nin doğusuyla kurgulanan ve dolayımlı olarak Kürt alt kimliğine özgü olduğu düşünülen namus cinayetleri konusunda aslında diğer alt kimliklerin de ataerkil bir biçimde düşündükleri gözlenmiştir. Bilhassa Yörük ve Roman kimliğine sahip katılımcıların muhafazakar ve geleneksel yanıtları dikkat çekmektedir. Bu sonucun ortaya çıkmasında her iki etnik kimliğe mensup katılımcıların eski kuşaktan olmalarının rolünün de olduğunu düşünmekteyiz. Zira yaş ilerledikçe bireylerin daha toplumsal düşündükleri, örf, adet ve gelenekleri daha fazla önemsedikleri bilinmektedir. En az cinsiyetçi yanıtlar genellikle LGBT katılımcılardan gelmesine rağmen, bazı konularda onların da cinsiyetçi bir dilin tuzağına düştükleri, hakim anlayışı destekledikleri gözlenmiştir. LGBT' ler çoğu konuda yine de diğer kimliklerden bakış açılarıyla ayrılsalar da kadının ve erkeğin evlilik birliği içerisindeki görevleri konusunda diğer kimliklerle aynı düşünmekte ve cinsiyetçi rol dağılımını desteklemektedirler. Görüşmelerimiz sırasında kocasından ya da bir erkekten daha önce şiddet gören kadın katılımcıların eşitlikçi ve hatta neredeyse aktivist bir dil kullandıkları gözlenmiştir. Bu durum, kadına yönelik şiddetin kadınlar özgürleşmek istedikçe ya da bilinçlendikçe daha da arttığını kanıtlamaktadır. Artan şiddet ise kadınları özgürlük hareketinden uzak tutmak yerine, onları bu harekete daha da çok bağlamaktadır. Yani 'uslu durmayan kadın'ı cezalandıran ve böylece diğer kadınlara gözdağı vermeye çalışan patriarka, neyse ki bazen amacına ulaşamamakta, hatta tam tersi durumların önünü açmaktadır.Anahtar Kelimeler: Namus, namus temsili, kadın bedeni, şiddet, alt kimlikler
dc.description.abstractBody and sexuality have always been in the control area of the power. Privately the female body has been located in the center of this power mechanism since, at least, the agricultural revolution. Almost in all societies men are higher position hierarchically. and this reinforces the woman's dependent situation. The most crucial form of control in female body occurs in the concept of honor. Control of the female sexuality with regulations, limitations and limits drawn by family, society and state, affect most of the women's life (?and this life can be taken when females 'inscribe' such behaviours. Law also share this patriarchal power; although the penal codes criminalizes killing somebody, laws find extenuating circumstances, unjust provocation and in this way encourage violence against women. But of course, honor violence is not something that can be solved only by law because it is a problem of patriarchal culture. This patriarchal culture, is not far from the modern understanding. Although the honor phenomena seems outside of modernist approach, in fact nothing changes cause of the unchanging perspective, or it changes just in format.Honor phenomenon is still a problem today in Turkey, so this phenomenon should be eximened to find a solution. İn this respect specially how different sub-identities approach this phenomenon and how operationally define it is important. Therefore our research focused on whether 5 sub-identities living in Mersin where is a multicultural and multi-identity city have different ideas about honor phenomena or not; and to find out this, we collect data and made qualitative research and in-depth interviews. Participants of this study have got Yoruk, Kurd, Arabian, Romany and LGBT (lesbian, gay, bisexual and transsexual) sub-identities. In the result of research, it is seen that honor representation is mostly fictionalised as honesty and body at Yoruks, as loyalty and wife at Kurds, as women at Romanies. Kurds give to clothing and virginity after loyalty and wife and Arabs give importance to general custom and environment after honesty and Romanies give place to family, dignity? and morals. When we focused on ethnic identities, we can see that they fictionalise the honor with body except Arabic identity. This body is women's body and defined as a sexist fiction. The honor representation become different at LGBT identity. LGBT's refuse to thinking and fictionalising about honor and so they deny honor. They just identify what honor 'isn't''. According to them honor is not between two legs. Apart from that, about the honor killings which fictionalised as Turkish's east part and circuitously intrinsic to Kurdish identity, is monitored that other identities also think in patriarchal form. In particular, participants who have Yoruk and Romany identity attract notice with conservative and traditional answers. We are thinking that being members of the older generation of both participants in two ethnic identities play role at this result. That's known that aging individuals are thinking more socially , giving more important to customs and traditions. Although least sexist answers given by LGBT participants, at some issues their using sexist language and supporting controlling idea was observed. However LGBT participants moved on other identities cause of their perspective, they are thinking like other identities about the duties of women and men at marriage and they support sexist role distribution. During our conversation it's observed that the women who subjected to violence by their husbands used an equalitarian and even activist language. This case proves that violence against women is rising when women want freedom or become self-aware. The increasing of violence connect women to struggle for freedom instead of keeping them away from this. Namely patriarchy punishes ' mischievous woman' and with this way wants to give other women an intimidation,but fortunately can not reach this goal and even lead up the opposite situation.Keywords: Honour, representation of honour, women body, violence, sub-identitiesen_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectHukuktr_TR
dc.subjectLawen_US
dc.subjectSosyolojitr_TR
dc.subjectSociologyen_US
dc.titleNamus temsili: Farklı alt kimlikler açısından bir karşılaştırma
dc.title.alternativeRepresentati̇on of honour: a compari̇son in terms of di̇fferent sub i̇denti̇ti̇es
dc.typemasterThesis
dc.date.updated2019-01-12
dc.contributor.departmentKadın Araştırmaları Anabilim Dalı
dc.identifier.yokid10098390
dc.publisher.instituteSosyal Bilimler Enstitüsü
dc.publisher.universityMERSİN ÜNİVERSİTESİ
dc.identifier.thesisid523911
dc.description.pages200
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/openAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/openAccess