dc.description.abstract | - 54 - IV. ÖZET. Kukla, seyirci karşısında insan eliyle harekete geçi rilen bir figürdür. Kukla tiyatrosu, aktörlü tiyatronun küçük bir örneğidir; ve sanatsal açıdan gerçek tiyatro kadar önem lidir. Bu inceleme yazısında kuklanın bir türü olan ipli kukla (marionette) üzerinde durulmuştur. Çeşitli kaynaklara bakılacak olursa kukla, ilkel çağ lardan beri bilinmektedir. Bu çağlarda büyüsel amaç için kuk lalar kullanılırdı. Kuklanın ana kaynakları Çin ve Hindistan sayılır. Eski Yunan ve Roma'da kukla, şenliklerde ortaya çı kan bir gösteri türüydü. Orta çağda ise kukla, kilisenin et kisi altında tamamıyle dinsel amaçlar doğrultusunda kullanıl mıştır. Çeşitli Avrupa devletlerinin geleneğinde kukla eski den beri vardı. Örneğin, İtalya'da Ortaçağdan beri var olan kukla tiyatrosu, buradan Fransa, İspanya, İngiltere, Alman ya, Hollanda, Avusturya ve Türkiye'ye yayılmış ve gelişmiş tir. Doğu bloku ülkelerinde Sovyetler Birliği, Macaristan, Çekoslovakya, Yugoslavya ve Romanya gibi ülkelerin de gele neklerinde kukla tiyatrosu vardır ve bunlar Avrupa Kukla ti yatrosundan farklı olarak kuklayı eğitsel amaçlar için de kullanırlar. Kukla tiyatrosu gelişip yayıldıkça her ülkenin kendi karakter ve psikolojisine uygun tipler ortaya çıkmıştır. Bun lar: Alman kuklasında Hanswurst, Kasperl, İngiliz kuklasında- 55 - Punch ve- Judy, Rus kuklasında Petruşka gibi isimler altında toplanır. Genel olarak kuklalar el kuklası ve ipli kukla ola rak iki kısımda toplanır. El kuklası daha çok çocuk tiyatrosu için geçerlidir, ipli kukla ise her geçen gün gelişmekte dir. Bunlarla; Opera, Bale, Müzikhal gösteriler de yapılabil mektedir. Bazı Uzakdoğu ülkelerinde geleneklerine bağlı ola rak ortaya çıkmış olan saplı kuklalar oynatılır. Türklerde kukla, Orta Asya'dan beri bilinmektedir ve Karagöz'den daha eskiye dayanır. Orta Asyada el kuklasına Kol Korçak, ipli kuklaya da Çadır Hayâl denirdi. İran'da çadır hayâl Hayme-i Şebbâzî adını almıştır. Selçuk Türklerinde de kukla bilinirdi. XVII. yüzyıla kadar kabarcuk, lû'bet, suret, korçak, hayâl, piyade çadırı gibi çeşitli adlar almıştır. Kukla sözcüğü XVII. yüzyılda kullanılmaya başlandı. Osmanlı şenliklerinde ipli ve el kuklası dışında, Araba kuklaları, Dev kuklalar gibi türlere de rastlanmaktadır. XIX. yüzyılda Türk kukla tiyatrosu tülûat tiyatrosuna paralel oİarak ge lişti. Yakın Çağımızda Türk kuklası üç kısımda toplanır: El Kuklası, İpli Kukla, İskemle Kuklası. İngiliz kuklacı Thomas Holden' in, Türk kuklası üzerine büyük etkisi olmuştur. Bugün Anadolu'da büyüsel amaçlarla, yağmur yağdırmak için kullanılan ilkel kuklalara rastlanmak tadır. Bunlar: Hemecik, Korçak, Bebek, Çömçe gelin gibi adlar altında toplanır. Günümüzde kukla anlayışı, plâstik değeri olan canlı bir heykel, kinetik bir sanat anlayışı taşımaktadır. Dünyada birçok kuklacı değişik teknikler deneyerek bu konuda öncü ça lışmalar yapmışlardır. Oysa, kukla tiyatrosu üzerine incele melerde bulunduğum bu araştırmamda Türkiye'de kukla geleneği nin var olmasına karşın herhangi bir yenilikçi tavrın geti rilmediğini gördüm. Konuyu ele alırken, kuklanın Avrupa'daki ve Türkiye'deki gelişimini tekniğini ve önemini inceleyerek,- 56 bu bilgilerin ışığında kukla tiyatrosu için hazırladığım fi gürlerde yeni biçimler, karışık teknikler ve malzemeden yola çıkarak öncü bir yaklaşım elde etmeği amaçladım. | |