Tanrıların imgeleri, mitos ve düşler
dc.contributor.advisor | Devrim, Erbil | |
dc.contributor.author | Bozkurt, Mahmut | |
dc.date.accessioned | 2020-12-10T07:41:46Z | |
dc.date.available | 2020-12-10T07:41:46Z | |
dc.date.submitted | 1996 | |
dc.date.issued | 2018-08-06 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/218341 | |
dc.description.abstract | ÖZET Dört bölümden oluşan bu çalışmanın ilk bölümü, resim - edebiyat arasındaki paralellik görüşüyle ilgili yaklaşımları inceliyor. Kökleri antikiteye kadar uzanan bu görüş, genellikle ortak prensiplerin analizinden çok yüzeysel karşılaştırmalar olarak kalmıştır. Biri söz, diğeri imgeye dayalı bu iki sanat disiplininin ortak prensiplerinin başında anlatımcılık gelir. Anlatımcı resimde kullanılan metodları genel olarak `eşzamanlı` ve ''artzamanlı` olarak ikiye ayırmak mümkündür. İlk metod, daha çok Rönesans öncesinde; ikinci metod ise, Rönesans dönemi ve sonrasında yaygındır. Anlatımcılıkta önemli öğeler; (a) olayların zamansal olarak ortaya çıkışı, (b) gerçekliğin zamansal - uzamsal boyutudur. Rönesans sonrası resim, bu öğelerden sonuncusunu tercih etmiş, diğerini gerçeğe daha yakın olabilme kaygısıyla uzaklaştırmıştır. İkinci bölüm, resim - edebiyat ilişkisinde mitleri analiz etmektedir. Anlatımcı bir yapıya sahip mitlerin nasıl oluştuğu ve resim - edebiyat ilişkisi çerçevesinde fonksiyonunu nasıl belirlediği incelenmektedir. Batı sanatında kökleri antik döneme dayanan mitler, düşünülenin aksine ortaçağda yok olmaz. Yeniden yorumlanarak veya sisteme entegre olarak varlığını sürdürür. Rönesans döneminde ortaçağ süzgecinden geçmiş pagan mitler, çağdaş yazarlar tarafından risalelerinde yeniden ele alınır ve dönemin sanatçılarına kaynak oluşturur. Batı kültüründe resim - edebiyat ilişkisi çerçevesinde, mitlerin sanatla ittifakı sonraki yüzyıllarda da varlığını hissettirmiştir. 20. yüzyılda ise, mit yapımı devam etmekle birlikte, tanımlar, her disiplinin mitleri kendi alanına çekme isteğiyle zorlaşmıştır. Üçüncü bölüm, batı sanatında bir pivot noktası olan Rönesans sonrası çalkantılı dönem içinde sanatsal normları ve bu bağlamda resim - edebiyat 52ilişkisini inceler. 16. yüzyıldan itibaren sanat, kurumsallaşmaya başlar ve akademiler adı altında batıda yaygınlaşır. Sanat ise. genel olarak iki gruba ayrılır. Bir yanda akademiyi de arkalarına alan ve antik değerleri savunan klasisistler. diğer yanda bireysel ifadeyi savunan romantikler... Bu farklı bakış açılarına rağmen, resim - edebiyat ilişkisi, 19. yüzyılın ortalarına kadar artan bir grafikle güncelliğini korumuştur. Bu yüzyılın sonlarında ise resim, edebiyattan daha önce hiçbir dönemde olmadığı kadar uzaklaşmıştır. Dördüncü ve son bölüm, öncelikle radikal bir başlangıçmış gibi görünen 20. yüzyılın kaotik yapısı içinde, sanatın ve sanatçının konumunu saptama girişimiyle başlar. Çağdaşlık uğruna geleneğin küçümsendiği veya reddedildiği bir ortamda, belli sanat akımlarının resim - edebiyat ilişkisi temelinde çıkışları yetersiz kalmıştır. Zaten bireyselliğin uç noktalara taşındığı bu yüzyılda resim - edebiyat ilişkisinin ve geleneğin yeri olamazdı. Oysa yüzyıllardan beri süregelen bu gelenek, zaten bir inhitat dönemine girmiş sanat ortamına, gereken dinamizmi sağlayarak, gerek izleyicinin, gerekse sanatçının seçenek ve beğenilerini zenginleştirecek bir zeminde, sanatın yeniden sosyal, politik ve felsefi önem taşıyan mesajlar vermesini sağlayacaktır. 53 | |
dc.description.abstract | SUMMARY This work consists of four parts and the content of the first part begins with the study about the notion of parallelism between painting and literature. The roots of this idea lies in antiquity but in the end these analogies remain as superficial comparisions rather than analysis of common principals. One of the most important common principle of these two disciplines which are based on word and image respectively is narrativity. In general the methods of narrative painting can be seperated as `simultaneous` and `continuous`. The first method is common during the pre - Renaissance art and the second one during the Renaissance period and its aftermath. The important factors in narrativity are; (a) Temporally unfolding of the events, (b) spatio-temporal dimension of reality. Post- Renaissance painting banished the first one and prefered the second factor and did this in order to be closer to reality. Second part analyses myths in the relation of painting and literature. The origins of the myths which are narrative in character and their function in the framework of painting - literature relation is studied. Contrary to common opinion myths, which are rooted in antiquity, did not disappear during the Middle Ages but survived through interpretations or by integrating into the system. During the Renaissance period pagan myths which had gone through the filter of the Middle Ages were taken up again by contemporary writers to form a source for the artists. In the western culture the alliance of the myths with art within the framework of painting - literature relationship had its presence felt during the later centuries as well. Although myth making «continues 5 during the 20th century, definitions become harder to make because every discipline tries to pull myths in their own area. 54The third part examines the artistic norms and painting - literature relationship in the troubled centuries of the Post - Renaissance period. Beginning with the 16th century, art becomes institutionalized and widespread under the title of academy. Art was therefore divided in two categories. On the one hand the classicists, backed up by the academies, defended antique values and on the other hand the romantics who prefered individual expression. In spite of the differences in opinions painting and literature relationship continued with an increasing graphic until the 19th century. By the end of the 19th century painting has moved away from literature more than any other period before. Fourth and the last part begins with an attempt to ascertain the situation of art and artists in the chaotic structure of 20th century which appears like a radical beginning. In an environment where tradition is despised or refused in the name of being contemporary, the appearance of certain art movements based on painting and literature relationship were inadequate. In a century where individuality was carried to its extremes there could not have been a place neither for tradition nor for a relation between painting and literature. Whereas a tradition such as this which has been oncoming through centuries would provide the necessary dynamics to an already declining art world to enrich both the artists and the spectators choices and taste in a platform where art can once again give significant social, political and philosophical messages. 55 | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/embargoedAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Güzel Sanatlar | tr_TR |
dc.subject | Fine Arts | en_US |
dc.title | Tanrıların imgeleri, mitos ve düşler | |
dc.title.alternative | Images of gods, myths and dreams | |
dc.type | doctoralThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | Diğer | |
dc.subject.ytm | Expression art | |
dc.subject.ytm | Mitology | |
dc.subject.ytm | God | |
dc.subject.ytm | Literature | |
dc.subject.ytm | Mitology | |
dc.subject.ytm | Pictures | |
dc.subject.ytm | Modern art | |
dc.identifier.yokid | 53476 | |
dc.publisher.institute | Sosyal Bilimler Enstitüsü | |
dc.publisher.university | MİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ | |
dc.type.sub | proficiencyinArt | |
dc.identifier.thesisid | 53476 | |
dc.description.pages | 56 | |
dc.publisher.discipline | Diğer |