Show simple item record

dc.contributor.advisorOdman, Cem
dc.contributor.authorBayburtluoğlu, Sedef
dc.date.accessioned2020-12-10T07:37:40Z
dc.date.available2020-12-10T07:37:40Z
dc.date.submitted2005
dc.date.issued2018-08-06
dc.identifier.urihttps://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/217563
dc.description.abstractSinema yapısı gereği, bir sanat dalı olmasının da ötesinde bütün sanat dallarınıbünyesinde toplayan görsel bir tasarımdır. Üretimden dağıtımına ekonomiyle sıkı bir bağıolmasıyla da aynı zamanda bir endüstridir. Sinemanın gelişim süreci göz önündebulundurulduğunda, toplumsal, kültürel, siyasal, ekonomik değişikliklerin sinemanın anlatımözelliklerine ve üretim sürecine olan etkisi ortadadır.Türk sinemasının ilk yılları, ilk konulu film çalışmalarının denenmesiyle geçmiştir.Ardından Muhsin Ertuğrul ile başlayan tiyatrocular dönemi Faruk Kenç'in sinemayagirmesine kadar sürmüştür. 1948' de Belediye Gelirleri Kanunu'nda değişiklik yapılmıştır.Eğlence vergisi yabancı filmlerde gayrı safi hâsılatın %70' ine, yerli filmlerde ise %25' ineindirilmiştir. Yapılan vergi indiriminin etkisiyle sinema sektörleşme yolunda ilerlemeyebaşlamıştır.1950'ler yapımcıların Türk sineması üzerindeki etkisinin ağırlıkta olduğu yıllardır. Budönemde Anadolu'da sinema izleyicisi oluşmaya başlamıştır. Demokrat Parti politikaları iledeğişen ekonomik koşullar; Marshall yardımı ve alınan borçlarla ülkede yaşanılan ekonomikrefah yapımevlerinin artmasına ve sinemanın yeni bir iş kolu olarak görülmesine sebepolmuştur.1960'lı yıllara gelindiğinde Türk sinemasında etkin olan yapımcıların yerini bu kezbölge işletmecilikleri almıştır. Bölge işletmecilikleri film yapım sürecinin hemen hemen heraşamasında hâkimiyet sağlamışlardır. Bu dönemde starlık olgusu oluşmuş, günümüzde debirçok filme ve televizyon dizisine kaynaklık yapan klişeleşmiş konulara ait ilk örneklerverilmiş, Türk sineması anlatım dili açısından kendini tekrar eden bir hal almıştır. Filmüretimi ve izleyicinin sinemaya olan eğilimi açısından ve sansürün 1961 anayasasıylaazalmasından dolayı Türk sinemasının ?altın çağı? olarak nitelendirilen 1960'lı yıllarda düşükkaliteli filmlerin yanı sıra nitelikli film örneklerine de rastlanmaktadır. Türk sinemasıgeleneğinin oluşmasını sağlayan toplumsal film örnekleri bu dönemin en belirgin özelliğidir.1970'li yıllarda dünya petrol krizinin bizim ekonomimizi de etkilemesi, buna özellikledış politikada bizi zor duruma sokan Kıbrıs müdahalesinin de eklenmesi ve ülke içindeyaşanan sağ-sol mücadelesinin ülkeyi sürüklediği kaos ortamı sinemanın yara almasına nedenolmuştur. Sokaklardaki çatışmalardan dolayı ailenin sinemadan çekilmesi ekonomik olaraksinemayı zora sokmuş, çoğu sinema salonu kapanmış, kalanların çoğu da seks filmleriyleayakta kalmıştır. Televizyonun da etkisiyle sinema salonlarından uzaklaşan izleyici ile birliktekarate, seks ve arabesk filmlerin çoğalması aile sineması kavramını da ortadan kaldırmıştır.Türk sinemasının altın çağı olarak adlandırılan dönemde sinemaya gitmek toplumsal bir olguhaline gelmiştir. Cumhuriyet döneminde kadınlara seçme ve seçilme hakkının verilmesi ilebirlikte toplumsal yaşantıda yer almaya başlayan kadınlar için sinema iyi vakit geçirilecekucuz bir sosyal olay haline gelmiştir. Kadınların sinemaya olan bu ilgisi eşlerinin veçocuklarının da sinemaya gitmesine neden olmuştur. Dolayısıyla çekilen filmler ailenin bütünbireylerinin rahatlıkla bir arada izleyebileceği nitelikler taşımaktadır. Böylece aile sinemasıkavramı oluşmuştur. Bu dönemde aile sinemasını ayakta tutan tek tür, 1970'lerin ikinciyarısından itibaren örnekleri görülmeye başlayan kalabalık oyuncu kadrosunun olduğu, boldiyaloglu güldürü filmleri olmuştur.Sinema siyasal süreçlerden etkilendiği için Türk siyaset tarihinde dönüm noktalarıolan darbelerin Türk sinemasının tarihsel gelişim süreci içinde önemli bir etkisi olmuştur.Hatta çoğu sinema tarihçisi Türk sinema tarihi dönemlendirmesini darbeler üzerindenyapmıştır. Toplumsal yapıdaki ilerlemelerin sinemamıza ivme kazandırması söz konusuolduğu gibi toplumsal ve ekonomik alandaki istikrarsızlıklar Türk sineması kimliğini ve filmyapım aşamalarını olumsuz yönde etkilemiştir.1980' li yıllara gelindiğinde 1970'lerde çekilen küçük bütçeli arabesk filmlerinsayısında, arabeskin bir kitle kültürü haline gelmesi ile birlikte önemli bir artış olmuştur.1970'lerde ilk örnekleri görülmeye başlayan 1980'lerde ise özellikle kadın temalı filmlerdeortaya çıkan cinsellik sinemanın yeni konuları arasındadır. Dini film örneklerinin gündemoluşturması Türk siyaset tarihinde yaşanan `siyasal İslam' ve `irtica' tartışmalarının Türksinemasına yansıması halini almıştır. Özellikle yurtdışındaki göçmenler için üretilen videofilmleri video işletmeciliğini bir sektör haline getirirken, Amerikan film şirketlerinin filmdağıtım ve gösterim alanlarında egemen bir konuma gelmesiyle birlikte Türk sinemasınıngösterim olanağı azalmıştır. 1980'lerde genç yönetmenlerin sinemaya girmesiyle birliktefarklı anlatım tarzları ve yeni konuların kullanıldığı film örnekleri görülmektedir. 1970'lerinikinci yarısından itibaren senarist olarak üretim yapan, 1984 yılında ise ?Fahriye Abla? adlıilk filmi ile sinemaya adım atan Yavuz Turgul bu dönemdeki anlatım tarzları ve film yapılarıarasında farklı bir çizgi oluşturmaktadır.1990'lar Türk sinemasında birçok yeni yönetmenin ortaya çıktığı; çoğunun sadece birfilm yapıp ortadan kaybolduğu yıllardır. Başlangıcından günümüze kadar Türk sinemasınıngenel sorunu olan sektör haline gelememe durumu 1990'lı yıllarda yapımcı ? yönetmenkavramanın yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Genellikle kendi filmlerinin yapımcılığınıüstlenen veya sponsor, Eurimage, Kültür Bakanlığı gibi kaynakları kullanarak bağımsızyapımlar oluşturan bazı yönetmenler ise kendilerine Avrupa sinemasını örnek alarak sinemaalanında ortak bir izleyici kitlesi oluşturamamış filmler vermeye başlamışlardır. İzleyicininbeğenisine ve ilgisine hitap etmeyen bu filmler toplum gerçeğini değil yönetmenin kendigerçeğini baz alan filmlerdir. Bu sebeple geniş kitlelerle bağ kurmaları, filmlerin öznelyapısından dolayı çok zordur. 2000'li yıllarda bu tür filmlere festivaller tarafından verilendesteğin- artması ve festivallerin yeni bir kaynak olarak meşrulaşması ile bu tarz filmlerinüretimine devam edilmektedir. Bunun yanında Türk sineması geleneğini günümüze yansıtannitelikli film örnekleri de görülmektedir. Nesli Çölgeçen' in yönetmenliğini yaptığı ?ZüğürtAğa? (1985) filminin senaristi olarak dikkat çeken, daha sonraki dönemlerde iseyönetmenliğini yaptığı filmler ile geleneksel Türk sinemasının özelliklerini taşıdığı görülenYavuz Turgul filmlerinde yarattığı üslup farklılığı ile öne çıkmaktadır. Filmlerindekikarakterler filmin yapısında yer alan döneme ve egemen söylemlerin, geleneklerintemsilcilerine ait özellikler taşımaktadırlar. Özellikle Yavuz Turgul' un 1996' da çektiği?Eşkıya? filmi, sinema salonlarından 20 yıl önce kopan izleyici kitlesinin tekrar sinemasalonlarını doldurması bakımından bu dönem içinde oldukça önemli bir yere sahiptir.Tarihsel gelişim süreci içinde Türk sinemasının var olmasını sağlayan tek etken,seyirci - sinema ilişkisi olmuştur. Toplumsal, siyasal, ekonomik alanda yaşanan değişiklikler,zaman içinde izleyici profilinde farklılıklara neden olmuştur. İnsanın en içten, en tabii duygu,düşünce ve toplumsal ilişkilerinden yola çıkarak kişisel üslup ile birleştirilmiş nesnel bir bakışaçısı, sonunda kendi izleyici kitlesini yaratmış bir sinemaya dönüşür. Yavuz Turgul,filmlerinde değişen zamana karşı durmaya çalışan karakterler gibi, günümüz Türksinemasının genel söylemlerinden uzak durarak, oluşturduğu kişisel biçemi ile gelenekselTürk sinemasının günümüzdeki son temsilcisi olarak Türk sinema tarihinde önemli ve etkinbir yere sahiptir.
dc.description.abstractCinema because of its structure, apart from being an art form is a design whichgathers all the other art forms in its structure. By having a strong connection with theeconomy from production to distribution it is at the same time an industry. When we lookat the development process of cinema, it is obvious that social, cultural, political,economic changes have an affect on its narrative properties and production process.Because cinema has been affected by political progressions, the strokes that are theturning points in the Turkish political history had important impact over the historicaldevelopment process of Turkish cinema. Even most of the film historians made thedivision of the Turkish cinema history over the strokes. As the progress in the socialstructure gave direction to our cinema the impotency in the social and economic areainfluenced the identity of the Turkish cinema and the stages of film production in anegative way.The first years of Turkish cinema are gone by the attempts of making the firstnarrative films. Later on the theatrical period which started with Muhsin Ertuğrulcontinued until Faruk Kenç?s entrance into the cinema. As for the end of 1940s cinemastarted to progress in terms of becoming a sector with the affect of the tax discount thatwas made in 1948.1950s were the years that the effect of the producers on Turkish cinema gotstronger. In this period the cinema audience in Anatolia started to shape. The changingeconomic conditions with the politics of Democratic Party; the Marshall aid and theprosperity in the country as a result of the loans that were taken led to the rise ofproduction houses and cinema to be seen as a new working area.When we arrive to the 1960s, the regional managers took the place of the producerswho used to be active. The regional managers dominated almost all the aspects of filmproduction process. In this period the star system was born, the first examples ofIstereotypical subjects were given which are the origins of many films and TV series oftoday, Turkish cinema came to a state of repeating itself in terms of narrative language.In terms of the film production and the audience?s interest towards cinema and onaccount of the reduction of censorship by the 1961 constitution it is possible to see theexamples of competent films as well as low quality films in 1960s which are consideredas the golden era of Turkish cinema.In the years of 1970s with the world petrol crisis affecting our economy, the Cyprusintervention which put us in a difficult position especially in the external politics and thechaotic environment that the country was dragged into by the left-right struggles thecountry was badly injured. The withdrawal of the family from the cinemas because of thestreet quarrels led the cinema into an economic difficulty. Many cinema venues wereclosed, most of the rest survived with porn films. As a result of the affect of TV, theaudiences? resignation from the cinema venues joined together with the rise of karate,porn and arabesque films and removed the concept of family cinema all together. In thisperiod the only genre that kept the family cinema alive was, with its examples that werestarted to be seen after the second half of the 1970s, the comedy films with lots ofdialogue and crowded casting.As for the process that started with the stroke of September 12, 1980 there was animportant rise, with the arabesque becoming a community culture, in the small budgetarabesque films. Along with the first examples that were started to be seen in the 1970s,the sexuality was among the new subjects of cinema in 1980s which especially came outwith the films that have theme of woman. The religious film examples which shaped anagenda were Turkish cinema?s reflection of the political Islam and radical Islam thatexisted in the Turkish political life. Especially with the videos that were produced for theimmigrants abroad, the video management emerged into a sector and with the dominanceof American film companies over the film distribution and projection there was a declinein the Turkish cinema?s film projection chances. In 1980s there were examples of filmswith different narrative styles and new subjects along with the entrance of new directors.Yavuz Turgul who worked as a scriptwriter in the second half of 1970s stepped into theIIcinema with his first film called ?Fahriye Abla? in 1984 and created a distinct directionwith his narrative style and film structure in this period.1990s were the years when many new directors flourished in Turkish cinema; mostof which got lost after shooting one film. From the beginning to this day Turkishcinema?s common problem of not becoming a sector led the producer-director concept tospread away in 1990s. In general some of the directors who did their own production orcreated independent productions by using sponsors as Eurimages, Departments ofCulture, took the European cinema as an example for themselves and started to makefilms which could not create a common mass of audience. These films which could notaddress the taste and the interest of the audience instead of taking the social reality, tookthe director?s own reality as a base for itself. For this reason, because of the objectivestructure of the films, it was very difficult to connect with large audiences. In the years of2000s with the rise of the support from the festivals towards these kinds of films and withthe legitimization of the festivals as a new source, the production of these types of filmscontinued. In addition to this it was possible to see the examples of quality films whichreflected the tradition of Turkish cinema of today.Especially Yavuz Turgul?s film called ?Eşkiya? that he shot in 1996, has a ratherimportant place by refilling the cinema venues which were abandoned by the audience 35years ago.During the historical development process, the only factor that allowed the Turkishcinema to exist was the audience-cinema relationship. Even though the changes in thesocial, political, economic area led to the variations in the audience profile through time,the objective point of view coupled with the personal style that set out with the deepest,the most sincere feelings and the social relations, finally aimed to a cinema which createdits own audience. Yavuz Turgul, as the characters in his films who try to resist thechanging times, by standing apart from the contemporary general discourses of Turkishcinema, with his personal style that he has shaped, achieved an important and active placein the Turkish cinema history as today?s last representative of the traditional Turkishcinema.en_US
dc.languageTurkish
dc.language.isotr
dc.rightsinfo:eu-repo/semantics/openAccess
dc.rightsAttribution 4.0 United Statestr_TR
dc.rights.urihttps://creativecommons.org/licenses/by/4.0/
dc.subjectSahne ve Görüntü Sanatlarıtr_TR
dc.subjectPerforming and Visual Artsen_US
dc.title1980 sonrası Türk sineması ve Yavuz Turgul
dc.typemasterThesis
dc.date.updated2018-08-06
dc.contributor.departmentSinema Televizyon Anasanat Dalı
dc.identifier.yokid9003805
dc.publisher.instituteSosyal Bilimler Enstitüsü
dc.publisher.universityMİMAR SİNAN GÜZEL SANATLAR ÜNİVERSİTESİ
dc.identifier.thesisid220166
dc.description.pages154
dc.publisher.disciplineDiğer


Files in this item

Thumbnail

This item appears in the following Collection(s)

Show simple item record

info:eu-repo/semantics/openAccess
Except where otherwise noted, this item's license is described as info:eu-repo/semantics/openAccess