Çocukluk çağındaki üriner sistem enfeksiyonlarında risk faktörlerinin incelenmesi

Abstract

vm ÖZET Çocukuluk çağında üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra en sık rastlanan enfeksiyonlar, üriner sistem enfeksiyonlarıdır. Enfeksiyonun sık oluşu, gizli kalışı ve yinelemesi, böbreğin sinsi parenkim kaybına yol açarak yetmezlik evresine varması ile önemli bir sağlık sorunu olarak karşımıza çıkmasına neden olur. Erken tanı ve etkin tedavi ile iyi takip edilen hastalarda, uzun dönemde oluşacak sekeller engellenir. Çalışmamız, 1998-2002 yılları arasında Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Pediatrik Nefroloji Polikliniği'nde idrar yolu enfeksiyonu tanısı alıp, izlenmekte olan hastaların dosyaları incelenerek yapıldı. Çalışmaya 0.5-211 ay yaş gurubundaki 190 kız ve 118 erkekten oluşan toplam 308 hasta dahil edildi. Hastaların verileri SPSS istatistik programında analiz edildi. Hastaların %61.7'si kız idi. Erkek/kız oranı, 0.62 bulundu. Hastaların annelerinin eğitim durumu genel olara yüksek bulundu (%31.2 lise, %27.9 üniversite mezunu). Hastaların sosyal güvencelerinin yüksek oranda (%56.8) Emekli Sandığı olduğu görüldü. En sık görülen ilk üç başvuru yakınması; Ateş (%46.8), idrar yaparken yanma (%19.8) ve huzursuzluk (%19.2) oldu. Ultrasonografinin İYE tanısında oldukça sık ve ilk kullanılan tanı metodlarından biri olmakla bereber, skar ve VUR tespitinde sensitivitesinin oldukça düşük olduğu (sırası ile %25.9 ve %12.6) görüldü. izlemde sünnet olan 28 çocuktan sadece 2'sinde İYE'nin tekrarladığı görülürken, sünnetin İYE tedavisinin bir bölümü olabileceği sonucuna varıldı. Hasta gurubumuzda İYE etkeni olan mikroorganizmaların sıklık sırasında, literatürle uyumlu olarak Escherichia coli, Klebsiella pnömonie ve Proteus mirabilis ilk üç sırayı oluşturdu. E.coli için Ampisilin ve TMP-SMX'e direncin yükselme eğiliminde olduğu görülürken, Sefalosporin, Aminoglikozid ve Kinolonlara karşı direncin, oldukça düşük değerlerde olduğu bulundu.

IX SUMMARY Urinary tract infections (UTI) in childood are the most frequent infections following upper respiratory tract infections. Because of high frequency, subclinical findings and recurrent infections; renal parenchimal damage and then end-stage renal disease can occur. We can prevent patients from long term sequeles with early diagnosis, effective management and appropriate follow-up. In our study, we detected the patients records from Marmara University Medical Faculty Pediatric Nephrology outpatient clinic, who were diagnosed urinary tract infection and were followed up. 190 girls and 118 boys between 0.5-21 1 months of age were enrolled to the study. Patient's datas were analysed in SPSS statistical program. %61.7 of patients were girls. Boy/girl ratio was found 0.62. patients mother education status were high school and university mostly (%31.2 high school, %27.9 university). Patient's social insurance were Emekli Sandığı in %56.8 of cases. The most frequent three complaints were respectivly, fever (%46.8), burning in micturation (%19.8) and irritability (%19). Althought USG is frequently and primarily used method in the diagnosis of UTI, we found that USG sensitivity is very low in detecting renal scars and VUR (respectivly %25.9 and %12.6). The UTI was reccured in just 2 boys from 28, who were circumcised in the follow-up. We concluded that circumcision could be a part of management UTl in childhood. In accordance to previous studies, in our patients group the etiologic microorganisms were respectivly, Escherichia coli, Klebsiella pnömonie and Proteus mirabilis. Meanwhile E.coli was tend to be resistant to ampicillin and TMP-SMX, it's resistance to.cephalosporins, aminoglikozides and quinolons was low.