dc.description.abstract | - 252 - ÖZET Bu tezle Bulgaristan'da Türk Kültürünün etkilerini ay dınlatabilmek için konuyu iki ayrı bölümde incelimiş bulunu yorum. Birinci bölümde, bungünkü Bulgar halkının tarih sahne sine çıkışı, kökeni ve ilk kültürleri üzerinde duruldu. Bazı Milliyetçi Bulgar tarihçilerinin, Bulgarları İslav menşeinden oldukları iddiasına karşılık, Pro to-Bulgarların Türk oldukla rı öne sürülmüş bulunuyor. Hun birliklerinden ayrılan Bulgar Türkleri, Atillâ'nın ölümünden sonra Balkanlara doğru göçede- rek ilk defa 583-642 yıllarında Kubrat Han'ın idaresi altında toplanmışlardır. VII. ve VIII.yüzyıllarda İslav boylarının saldırısına uğrayan Proto-Bulgarlar onlarla kaynaşarak kendi dil ve kökenlerini unutmağa başladılar. IX. yüzyılın ilk yarı sında Hıristiyanlığı ve Kiril İslav alfabesini kabul etmele riyle Türk topluluğundan tamamıyle ayrıldılar. X. ile XIV. yüzyıla kadar zaman zaman uzun veya kısa sürelerde Bizanslı ların hakimiyeti altında kalan Bulgarlar, XIV. yüzyılın sonla rından 20. yüzyıla kadar tam Beşyüz yıl Osmanlı Türklerinin egemenliği altında yaşadılar. Bulgar kültürü üzerinde, Proto Bulgar unsurları ile birlikte asıl Osmanlı Türklerinin kültür etkileri vardır. Os manlı devleti, Bulgaristan'da önceleri siyasî-idarî ve dinî müesseseleriyle hakimiyeti kurdu ve bununla Türk Kültürünün- 253 - yayılması için gerekli şartları yaratmış oldu. Böylece Türk Kültürü bütün maddî ve manevî yönleriyle Bulgar halkını etki ledi. Manevi etkiler, Türklük ve îslâmiyetle ilgili dinî örf, adet ve gelenekler olup, yüzyıllar boyunca Bulgar halkı nın zihnine ve ruhuna kadar işlemiştir. Bugün bile birçok Bulgar topluluğunda yer yer bu geleneklerin yaşadığı görülür. Bulgar müslümanları (Pomaklar) Türk-Islâm gelenklerini nesil den nesile devretmişlerdir. Maddî Kültür etkilerine gelince, bunları, yayılma, be nimseme ve devamlılıkları bakımından iki gruba ayırabiliriz. Birincisi, ev, mutfak ve yemeklerle ilgili olup tüm Bulgaris tan'ı kapsamaktadır. Bunlar, Bulgaristan halkı tarafından öy le benimsenmiştir ki, yabancı oldukları asla sezilmez. Bu un surların Bulgar Kültüründe karşılıkları da yoktur. İkinci grup ise, muhtelif zanaat, meslek, alet ve eşyalarla ilgili dir. Bunların bir kısmı canlılıklarını bugüne kadar muhafaza etmiş, bir kısmı ise Bulgar toplumunun ekonomi, endüstri ve teknoloji alanlarında gelişmesi neticesinde eskiyip, tarihe karışmışlardır. Bugün Bulgar Kültüründe Osmanlı Türklerinden îkibine yakın unsur mevcuttur. Tezde bunların ancak yarıya yakın bir kısmı ele alınmış bulunuyor. Osmanlı Kültürü, esası Türk olmak üzere Arap-Fars un surlarının karışımından meydana gelmiştir. Bulgar toplum ha yatında bunların üçü de mevcuttur. Tezin bir özelliği de Türk etkisi ile geçen Kültür un surlarından bir kısmının örneklerle gösterilmiş; olmas ıdır.- 254 - Tezin giriş kısmında Ilk-Bulgarların köken ve oluşum ları belirtildikten sonra, birinci bölümde, önce `Bulgar` ulus adı ele alındı» Bu konu ile ilgili çeşitli türkologların düşünceleri araştırılarak `Bulgar` adının `karışık, melez` anlamına gelen eski Türkçe `bulga-` fiilinden kökenlendîği, fakat son araştırılara göre, Çin kaynaklarında `gelincik, sansar, samur` anlamlarında geçen `pu-ku, bu-gu` sözü ile bu görüşün çürütülmeğe çalışıldığı anlaşılmaktadır. Yine bu bö lümde Îlk-Bulgarlar ' in din ve inançlarına değinildi. Îlk-Bul- garlarm şaman olmayıp Gök-Tanrı dinine ve Tanğra'ya inandık ları, Tanğra'ları adına türlü hayvan, insan ve ilk ürün kur banları sundukları ve bazı hayvan ve eşyaları kutsallaş tır- dıkları açıklandı. Burada asıl ağırlık, Îlk-Bulgar Türkçesine ve bunun, çağdaş Bulgar Kültürü üzerindeki etkisine ayrıldı. Îlk-Bulgar Türkçesinin kökeni daha Milâttan önceki yıllarda Orta Asya'da En eski ve Ilk-Türkçe devrelerinde aranarak Bulgar Türkçesi nin, eski Çuvaşça'nın devamı sayıldığı ve eski Bulgar lehçe sinin bakiyesi ise, bugünkü Çuvaşça olduğu anlaşılmıştır. Fo netik bakımdan Îlk-Bulgar Türkçesi Batı Türkçesine, Oğur veya r' lehçesine dahildir. Bulgar Türkçesinin, bugüne kadar gelen başlıca dil ve kültür yadigârları; Îlk-Bulgar Yazıtları (ÎBY), Bulgar Hanla rı Listesi (BHL), Nagy Szeht Mikloş kapları üzerindeki yazıt lar ve çağdaş Bulgar, Macar dillerinde muhafaza edilen İlk - Bulgar Türkçesi unsurlarıdır. Bunlar, Îlk-Bulgarlar ' m top lumsal ve siyasî görüşlerini, devlet ve askerî kurumlarını, tarihi yapılarını,. dil ve kültürlerini yansıtan değerli bel gelerdir. Özellikle Îlk-Bulgar Türkçesi ve Yunan Alfabesiyle yazılmış ve teknik terimlerle süslenmiş Preslav yazıtı, İlk - Bulgar lehçesinin dil ve gramer özelliklerini belirten yegâne abidelerden biridir.- 255 - Tezde incelediğimiz bu kaynaklarda 250'nin üzerinde Bulgar Türkçesi unsura rastlanmıştır. Bunlardan yüze yakını, çağdaş Bulgar kültürünün çeşitli sahalarını etkilemiş olup, hâlâ canlılıklarını muhafaza etmektedirler. Bulgaristan'da Türk Kültürü etkilerinin ikinci aşama sı, Osmanlı hakimiyeti ile başlar. Tezin ikinci bölümü bu ko nuya ayrılmıştır. Osmanlılar * in Bulgaristan'a yerleşmeleriyle bu kültürün yayılmasına elverişli zemin ve şartlar yaratıl mıştır. Burada dikkati çeken bir husus, Îlk-Bulgar kültürü etkisiyle islav Bulgarcasına giren bazı unsurların tekrar Os manlı şekilleriyle ikinci defa olarak Bulgarcayı etkilediğini görüyoruz. Nitekim Ilk-Bulg-arca sözcüklerden paşenoğ, toyağa, çipak, çertog, kolobr, kipe, bıbrek gibi unsurlar, Osmanlı aşamasında bacanak, dayak, cepken, çardak, klauzin (kılavuz), cübe (cebe), bubrek (böbrek) şekillerinde islav Bulgarcasını ikinci defa etkilemişlerdir. Bu bakımdan Bulgar kültüründe iki aşamalı Türk etkisi söz konusu olabilir. Bulgaristan'da Osmanlı Türk Kültürü etkisinin sonuçla rı, birincisine bakarak, daha yaygın ve daha devamlı olmuş tur. Bulgar yaşamının maddî ve manevî sahalarını bütünü ile kapsamıştır. Tezin bu bölümünde yalnız maddî etkilere deği nildi. Baştan kent, kasaba ve evlerdeki etkiler ele alındı, daha sonra mutfak, yemek, giyim, türlü meslek, alet ve zana atlara Türklerden veya Türkler aracı ile geçen unsurlara yer verildi. Bunların sayıları çok olduğu gibi etki dereceleri de çok geniş ve derindir. Nitekim, bazı Bulgar dilcileri çağdaş Bulgar kültüründen Türk unsurlarını temizlemek amacıyla bir sürü yapma, uydurma sözcükler önerdikleri halde, bunların ço ğu benimsenmemiş ve Bulgar halkı Türk unsurlarını öz malı gi bi kullanmağa devam etmiştir. Tezi, bir bütün olarak ele aldığımızda şu sonuçları çıkarabiliriz:- 256 - 1- Îlk-Bulgarlar ' m kökeni, Orta Asya Hun birliğinden ayrılarak kuzeybatı yolu ile Hazar ve Karadeniz kuzeylerinden gelip Tuna nehrini geçen Türk Oğur boylarının karışımı ile ilgilidir. `Bulgar` adı da halkı gibi Türk kökenlidir. 2- Îlk-Bulgarlar, İslav boyları ile karışarak IX. yy. dan sonra, onlarla kaynaşmak zorunda kalmışlar, tedricen din ve dillerini de değiştirerek çağdaş Bulgar toplumunu meydana getirmişlerdir. 3- Bulgaristan'da hem llk-Bulgar (Bulga Türkleri) kül türünün ve hem de Osmanlı Türk kültürünün etkileri görülmek tedir. Bu etkilere Türkler aracılığı ile Bizans, Arap, Fars ve Yunan unsurları da karışmıştır. 4- Bulgaristan'daki Türk unsurları Bulgar halkı tara fından öyle benimsenmiştir ki, bunların yabancı oldukları se zilmez ve birçoklarının İslav Bulgarcasında karşılıkları yok tur. 5- Önsözde de belirtildiği gibi, bu konuda şimdiye ka dar geniş bir araştırma yapılmamıştır. Tezin, bu alandaki gö ze çarpan boşluğu az çok dolduracağına inanıyorum. | |
dc.description.abstract | - 25 7 - SUMMARY As it is understood in the subject thesis, it is a work of research and study in connection with the influences of Turkish Culture on Bulgaria. Although Turkish ttalture which possesses a Long and brilliant past has been wide spread throughout an extensive geographical area, only its influences on the Bulgarian people living in Bulgaria has been taken in to consideration and referred to in this work of study. In order to be able to highten it give the necessary clarifica tion to the subject in question, it was necessary at first to determine the historical entry into the scene, their origin and their primary culture level. Against the outstanding opinions set forth by the Bulgarian Historians that the Bul garians are from Slaves Origin, it was stated and put forward by some of the Proto-Bulgarians who originating from Turkish tribes. The Proto-Bulgarians who have separated themselves of Hun units, migrated towards the Balkans after the death of Attila and for the first time assembled under the Administra tion of Kubrat Han in the years 583-642. The Proto-Bulgarians which were attacked by the Slavs tribes on the VII. and VIII. hundred years period, welled with each other so well that they began to forget their own language and race. Following their acceptance of Christianity and Slavs Alphabet, and after the second half of the IX. hundred years, they separated them-- 258 - selves completely from the Turkish race. The Bulgarian, dur ing a certain periods of the XIV. century they were under the rule of Greek and Bizantine. As from the XIV. century to the XX. century they remained under Ottoman rule that is for total period of five hundred years. The Bulgarian culture is originally and in reality under the direct influence of the Turkish Ottoman Culture as a whole amalgamated to an extent with proto Bulgarian ele ments. The equitable Turkish Culture created the foundation of the elements necessary for its spreading, beginning by administrative ruling of the political-Administrative and Religious institutions of the country. Thus under the circum stances the Turkish Culture began to influence morally and materially in every respect and form of the Bulgarian people. The moral influences, which is related and in connec tion with religious common usage on the quality of being a Turk and Islamism, which are of social traditional value, have been propogated for centuries in the heads, minds and character of the Bulgarian peopl. This is the reason why these moral historical influ ences are not easy to be taken out of the minds of the people in question. Even this day these traditions are on their way of use in and amognst several Bulgarian families. The Bulgarian Muslems (Pomaks) which amount to more than one million people, are turning over from generation to generation the same Turkish-^Islamic traditions.259 As far as the material influences are concerned, these can be separated into two groups, relative to their spread ing, appropriation, and continuality. The first is in connec tion with the house, cuisine and food which is totally spread throughout Bulgaria. These has been so widely appropriated by the Bulgarian people, and also digested in such an extent, it is really impossible to feel any perception of their being a foreigner is really an impossibility under the circumstance. There exists no reciprocal names for them in the Bulgarian culture of today. The second group is in connection with different skilled professions, other professions, tools and merchandise. Although some of them have preserved their live liness until this day, the others have been forgotten and become pure history and faded away, due to the progress and development of the Bulgarian Social Economy, Industry and Technology. There exists to day approximately two thousand elements of Ottoman Turkish origin in the Bulgarian culture. This work of study, includes only one half of the real amount. The other have been left out of the subject as supplies for gram mar and language. The Ottoman Culture, basically of Turkish origin is composed of Arabic Persian elements. All three elements, as above mentioned, exists in the Bulgarian Social life. Neces sity was not felt as to a particular statement as to which of those elements are of Turkish, Arabic or Persian origin res pectively. The basic idea lies on the actual fact that all of the elements in question were brought to Bulgaria, actually and totally by and via the Ottoman Turks. Another particularity of the. study is the evidencing action undertaken for the elements, specification of specimen under and via turkish culture influence.- 260 - The specimen are often extracted from the Bulgarian Classics and Folklore. Thus no statement or declaration at random or haphazard was made that such or such element was of turkish influence or origin, on the contrary proof has been given by specification of specimen and evidence. I feel as it is a honouring duty for myself to forward my deepest esteem and thanks for their valuable help in establishing the studies basis of pertaining to the subject of this work, to our honourable teacher Prof.Dr. Sadettin Bu- luç and to my other professors. | en_US |