dc.description.abstract | ~S0- ÖZET: fobların gereksinme duyan Özel ve kamu kuruluşlarına, yönlen dirilmesi, fonlara yurt düzeyinde, hatta uluslararasında ha reketlilik sağlanması ve ekonomide kaynak kullanımının etkin leştirilmesi gibi önemli işlevleri vardır. Bunlardan yalnızca kredilerin ekonomide ve toplumsal gelişmede nekadar etken ol duğu yadsınmaz bir gerçektir. Nitekim, kredilerin gerek bölgesel, gerekse sektörel ve bankalararası dağılımının sonuçları, o ülkanin gelişmişlik derecesini belirleyebilmektedir. Özellikle izle- nicek ekonomik politikalardaki amaçların belirlenmesi açısın dan, ortaya çıkan sonuçların( verilerin) değerlendirilmesi önem j taşımalıdır* İncelenen dönemlerde, kredilerin bölgeler- arası dağılımında, ilk sırayı daima Marmara Bölgesinin al dığını, gerice yörelerin ise daha az paya sahip olduğu görül mektedir. Sektörel dağılımda ise, sanayi ^e madencilik sek törünün ilk sırad yer aldığı, onu tarım ve dış ticaret sek törünün izlediği söylenebilir. Çünkü bazı yıllar tarım sektö rü dış ticaret sektöründen sonra gelmiş tir. Bankalararası kredi dağılımında ise,Öz.el yasalarla kurulmuş bankalardan Ziraat Bankası 'nm her yıl en fazla kredi veren bankadurumunda olduğunu görüyoruz. Ticaret bankalarından ise İş Bankası' nın başta yer almaktadırVe özel bankaların krediler içindeki payı giderek artış göstermiştir. Kısacası kredilerin değıl-ummnda toplumsal ge lişmeyi engelleyici birtakım dengesizliklerin olduğu sonucu or taya çıkmaktadır. Önemli olan, varolan dengesizliklerin gideril mesi için, kalkınmada öncelikli sektörlerin, yanlızca Özel ya larla kurulmuş bankalarca kredilendirilmemesi gerekir, Kredi ka karşılıkları sistemi ile soruna bir noktada çözüm getirilebili 4 ki ir.. bu sistem, kredilerin ulusal çıkarlara uygun olarak dağılımanda. etken, olabilir. Buna göre, baaaka kredilerin î'İFı&û»--Si se edilmesi istenen sektörlere göre karşılığa tabi tutulup, bu karşılıkların Menkez Bankasın1 da toplanması amaçlanmak ladır^Kredi sistemimiMeid^^nge^izlikle^j^r^^ rerken, bankacılığımızın gelişimiyle birlikte kredi siste mine verilen öneme değinmek gerekir. Nitekim bunu kısaca Kalkınma Plan ve Programlarda görebiliriz. I.B.Y.K.P da kredilerin, ekonomi içende, den geli ve verimli bir biçimde dağılımının gerçekleştirileceği belirtilmiş tir, Onu izleyen 2.B.Y.K.P da özel bir yatırım ban kası kurulması ve kredilarfcn sektörel yönlendirilmesi için `faiz farklılaştırılması` gibi teşvik edici önlemler yer al mıştır. Fakat bu olu mlu amaçlardan bir kısmının gerçekleşti rilemediği diğer iki planda(3 ve 4 B.Y.K.P da) ortaya çıkmış ve sorunlar aynen terarlanmıştır. Kısacası bu gelişim varolan planlara karşın plansız gelişimini, belli sermaye pruplannm çıkarları doğ rultusunda sürdürmeyi devam etmiştir. İktisadi gelişme içinde bulunan ülkelerde ya tırım talebi, toplam tasarrufu devamlı şekilde aşmakta, genel likle iç tasarruflar hızlı bir kalkınmayı gerçeleştirebilecek büyüklüğe erişememektedir. Bu görünüm kalkınmayı sınırlayan etkenlerin başında yer almaktadır. Ülkemizde tasarruflar ve rimli alanlara yöneltilememektedir. Ayrıca gelişmekte olan ülkelerde orta ve uzun vadeli kaynak ihtiyacını karşılayabi lecek bir kredileme sistemi tam anlamıyla mevcut değildir» Ticaret bankaları de genellikle, fonların kısa vadeli oluşu, orta ve uzun vadeli kredilerde riskin yüksek görülmesi gibi nedenlerle borç verme faaliyetlerini ticari kredilerle amır- landırmışlardır.Nitekim ülkemizde ancak 1970-72 yıllarında orta vadeli, 1975 yılında uzun vadeli kredi verme işlemine ticaret bankaları başlamışlardır. Şüphesiz bu durum bankacı lık sisteminin ekonomiye olacak olumlu etkinliklerini azalt mıştır. Daha doğrusu kalkınma sürecimiz uzamıştır.-.53. Fakat, enflasyon oranını aşağılara çekmek için uy gulanan anti-eflasyonist önlemler, kısa ve orta vadede kısı cı etki yaratmakta, dolayı ile f irmalarm karlılığı azalmak ta ve bu nedenle kredi talepleri de genişlemektedir. Ayrıca kredilerin, geri ödeme şartları da zorlaşmaktadır. Ancak bu kısa ve orta vadede ortaya çıkan bir etkidir. Uzun vadede öyle bir ortam yaratılmalıdır ki, istikrarlı bir kar lılık, istikrarlı bir ekonomik yapıda makul bir kar düzeyinde çarkların birlikte dönmesi sağlanmalıdır. Ancak bu.durum sağ landıktan sonra donmuş krediler olayı ortadan kalkabilir. Ayrıca Türk Banka sisteminin, 1980 sonrası eko nomik istikrar önlemlerine, ayak uydurmada önemli zorluklar olmuş tur. Çünkü, bankacılık sektörü, dünyanın her yerinde daha geleneksel ve uzun vadeli tedrici gelişmeler içinde kendini yürüten bir sektördür. Piyasa ekonomisinin kural ları i şlemeye başladığı zaman, eski yapının şartlarına uj- muş bankacılık sisteminin! bundan olumsuz etkilenmesi nor maldi T* Di ğer taraf t an »banka kredilerinin, geriye dönüş ve yeniden plase edilme süreçlerindeki, tıkanıklığın neden leri arasında, firmaların mali yapılarının yeterince analız edilmeden, ya da analiz sonuçlarının olumsuz olmasına rağ men, kredilendirilmesi, kredilerin teminatının yetersizli ği ya da nakde dönüşme olanağının zayıflığı, risk doğurabil lecek nitelikteki kredilerin takibinin zamanında idari ya da hukuki yönden yeterince yapılamaması, nedenler abasında sayılabilmektedir. Bankaların, ülke ekonomisinin, gelişmesi açı sından kendilerinden beklenenleri yerine getiremedikleri ortadadır. Gelişen bir ekonomi olarak, Türkiye ekonomisin de para kıttır ve çok değerlidir. Sermaye piyasası da gelişmemiş olduğu için parayı ellerinde bulunduran banka ların önemleri belki gereğinden de daha fazladır, Henüz holding yönetimlerinde de, kayırma yapmaksızın, ekono miye hizmet etmeleri fikri yerleşmemiştir.-82.- Bankalar, faaliyetlerinde, kendi özkaynaklarmdan çok halk birikimlerini kullanmakta, oekonomide kaynak dağı lımını ve ekonomik istikrarı etkilemekte oluşu, kamu oto ritelerinin bankalar üzerindeki denetiminir-gerekli^cılmıgtır Bankalar üzerindeki kamu deretiminin amaçlarını genel ola rak şu başlıklar altında toplayabiliriz: -Koruyucu -Yönlendirici -İstikrar sağlayıcı -Bankaların ekonomiye egemen güçler haline, gelme sini Önleyici, Nitekim, en liberal ekonomi politikasını benimsemiş ülkeler- dahi bankaların denetimi söz konusu olmuştur» Birtakım yasal düzenlemelerle denetimin amaçları sağlanmaya çalışılmıştır. Lizdeki düzenlemeye görede kredilerde birtakım sınırlamalar getirilmiştir. Buna göre, bir bankanın verebileceği nakdi ve galri nakdi kredilerin toplamı, banka özkaynağmın 20 katı ile sınırlandırılmış tır. Ayrıca verebileceği büyük kredi mik- tarlarınada sınırlamalar getirilmiştir. Önemli olan, geti rilen düzenlemelerin*, toplumsal ve ekonomik gelişmeye olum suz etki yapmamasıdır. Kredi olayında, güven unsuru büyük önem ta şır. Kredi verenin alana güvenmesi gerekir. Fakat donuk kredi limitlerinin artması, bankaları olumsuz yönde etkilediğinde den güven unsurunun azalması olağandır. Önemli olan, karşılık lı etkileşim ve işlerliği yeniden sağlayabilmektir. Bû da sorunu oluşturan nedenleri ortadan kaldırmakla mümkün olabil ir. Donuk kredi olayının ardında birçok nedenler yatmakla birlikte, efiflasyonnun yarattığı olumsuz etkfelferi ilk sı rada sayabiliriz. Yüksek enflasyon ortamı içinde bankalar da ha yüksek faizlerle kredi satmak durumunda kakmakta, kredi alanlar açısındanda enflasyonun yüksekliği nedeni ile ödeme den kaçınma, ödemeyi geciktirme veya erteleme çok karlı bir durum yaratmaktadır. Onun için enflasyon oranının düşük oldu ğu bir otamda, hem bankalar açısından » hemde. krediyi kulla nanlar açısından olumlu ilişkiler yaratılabilir.~§4- Sonuç olarak, kaynağı elinde bulundurmak büyük avans ta jı, banka sahibi olan holdinglerin tekeline girmektedir! Ve bu durum rekabet eşitliğinide büyük ölçüde engellemekte girişimciler arasında, büyük, huzursuzluğa neden olmaktadır « Kısacası, sağlam para kurumları, iyi bir kredi po litikası, akıllı ve isabetli bir bankacılık uygulaması, bir ülkenin ekonomik sağlığının, temel ve nispeten bağımsız şartları olarak kabul edilmektedir. Bundan dolayı varolan sorunların giderilmesi yolunda çalışılmalı ve en rasyonel olan çözüm önerileri seçilmelidir, Önemli olan uzun vadeye yönelik istikraralı bir düzen yaratabilmektir. | |