dc.description.abstract | ÖZETÖZET `Tarihsel Geliylmi Bakımından TRT'nln yönetim Şekli ve Hukuk PUMU4` MiUnı Uiyiyun bu tusUmU, Uy Millimden uhiyiiiulrUdn?, Bu UQ bölüm şunlardır: 1~ Kail yo vn TbT evi K,vonun TMi'lhnel On ligimi 2- Kuüyo ve Televizyon. Hüuutim Şekilleri 3- Hukukumuzda Radyo ve Televizyon Yönetim Şekilleri İL- Radyo ve Televizyonun Tarihsel Gelişimi: Radyonun, kitle ilenişim aracı olarak insanlığın hizmetine su nulması, I860' lı yıllarda başlayan çalışmaların sonucu, 1916 yıl in - 'da »New -York1 ta, 'De Forest taranndan ABD başkanlık seçiminin haber olarak verilmesiyle başlar. îlk süreli yayın da, 1920 yılında ABD* de KDKA adlı bir istasyondan yapılır. Bu gün bu haberleşme aracı hem teknik hem de kullanım alanı ve kullanım şekli bakımından oldukça gelişmiş vaziyettedir. Radyo, günümüzde haberleşme aracı olarak kullanılmasının yanında eğitim ve eğlence aracı, olarak da kullanılmaktadır. Ülkemizdeki radyo yayınları ise, Mart-1927'd» devlet deste ğinde özel bir şirket ©lan TTTAŞ'm sayesinde başlar ve devletin kontrolünde gelişerek bu günkü duruma ulaşır..- İnsanoğlunun siyah-beyaz televizyonla _ ilk tanışması, 1926 yılında, îskoçya'da; renkli televizyonla tanışması ise, 1928 yılın da, Cleascow` da; John Itogie Baird tarafından gerçekleştirildi. Tele vizyon sanayii bundan sonra hızla gelişti ve en kısa zamanda top-1 lamdaki yerini aldı. Renkli televizyonun değişik bir kullanış şekli olan Vide o -teypsin doğuşu ise, 1956 yılı sonlarında, ABD' deki-131- Hollywoad stüdyolarında olmuştur. Bütün, bu teknik buluşlar, uzay tek nolojisinin d© katkısıyla daha da gelişerek çok yönlü bir şekilde insanlığın hizmetine sunulmuştur. Televizyon ve video alanındaki gelişmelerin değişik ülkelerde aynı anda birlikte olması, teknik yönden farklı sistemlerin dogma sını sağlamıştır. Bu gün, hem televizyonda hem video-teypte birbi:*; rinden ayrı bar çok sistem vardır. Üykemizde televizyon yayınları, TRT' ye ait ilk kapalı devre televizyon yayını olarak 1964 yılında başlamıştır. Daha sonra da dönem dönem yumt sathına yayılmıştır. Bu tahiten önce,ÎTÜ Elektrik- Fakültesinin. yayını gibi. bazı televizyon yayınları olmuşsa da, bun lar, bölgesel ve kişisel olmaktan öteye geçememiştir. Yurdumuzda renkli televizyon yayını, resmi olarak 1 Temmuz 1984 tarihinde baş lamıştır. Videoculuğun ülkemize girmesi 1980M1 yıllara rastlamak tadır. Videoculuğun yurdumuzda yaygınlaşması, 1983-1984 yıllarından sonra olmuştur, 1984 ' de, renkli televizyon yayınının başlamasının etkisiyle, videoculuk; ülkemizi bir ağ gltîi sarmış, toplumumuza ken disini kabul ettirmiştir. Günümüzde televizyon ve video-teyp, teknik yönden geliştiği gibi, kullanım alanı ve amacı bakımından da` gelişmiştir. Teknik alandaki sıvı ekranlı televizyon alıcılarına kadar varan bu gelişme ye paralel olarak, bu gün, bu kitle iletişim araçları; toplumun sosy yal, ekonomik, siyasal ve askeri alanlarında değişik amaçlar için yaygın olarak. kullanılmaktadır. Ne vak ki, dünyadaki bu hızlı gelişmeye ülkemiz ayak uydurabilmiş değildir.-133- 2- Radyo ve Televizyon Yönetim Şekilleri: Dünyadaki belli başlı radyo ve televizyon yönetim şekilleri, genel olarfek, tekelci yönetim, Rekabetçi yönetim ve özerk yönetim olmak üzere üç şekilde göze çarpmaktadır. Her yönetim şekli de, devletlerin uygulayış yöntemleri bakımından farklı şekillerde ken- disiıü göstermektedir. Tekelci yönetimi' benimseyen devletlerden bazı lan, radyo ve televizyon idaresini direkt siyasal iktidara bağlayarak, mutlak ve tam tekelci radyo ve televizyon yönetim şeklini oluştururlar. Bu devletler, resmi ideolojisini hedefine ulaştırabilmek İÇin, radyo- ve televizyonu bir araç olarak kullanırlar. Tekelci rejimi benimseyen diğer bazı devletlerde ise, bu tekel, doğrudan doğruye devletçe kullanılmayıp, ya bir kamu kurumu yahut' bîr karma kuruluşça yürütülür» Buna da, bir kamu kurumu veya karma kuruluşça yürütülen tekelci yönetim denilmektedir. Radyo ve televizyon idaresi üzerindeki devletin tekeli, bir özel teşebbüs tarafından gerçekleştiriliyorsa, bu halde, özel te şebbüsçe yürütülen tekeci yönetimin varlığı sözkonusu olur..^ütün. tekelci yönetimlerin en belirgin olumlu yönleri; yayın lanan programlarla, d evi et in resmi ideolojisinin, siyasal rejiminin da ha iyi oturması ve ulusal birliğin sağlanmasıdır, ftyrıoa bu tür re jimlerdeki kitle iletişim araçlarında, eğlenceden çok, devletin is teği doğrultusunda -sgitim ve kültür aktarımına öncelik verilir. i Olumsuz yönlerine gelince, bunlar; her şeyden önee,dinleyici- izleyici kesiminin istek ve arzuları program yapımında etkim bir faktör olmaz. Toplumun ilgisini çeken programın yerine, hükümet po--134- litikasım içeren programın varlığı sözkonusudur. Yayınlara devle tin az veya Çok müdahalesi vardır. Yayınlar kâr amacına yönelik değildir» Rekabetti yönetimi kabullenmiş devletlerde, kfctle iletişim araçlarının yönetiminde rekabetçi bir anlayışın olması, düşünce özgürlüğünün oluşumunda vazgeçilmez bir temel şart olarak öngö rülmektedir.Yani, kitle iletişim araçlarına devletin müdahale etmesi, düşünce özgürlüğünün kısıtlaması veya ortadan kaldırılması olarak nitelendirilmektedir. Bu tür devletlerin ortak özelliği: Rejimin halk tarafından benimsenmiş olması ve iktidarın, rejimin işlerliği hususunda halkı na güven duymasidır. Günümüzde, rekabetçi yöııetim/kendisini üç şekilde gösterir. Bunlar: Mutlak ve tam rekabetçi yönetim, Birden çok kam# kurumu veya karma kuruluşça yürütülen rekabetçi yönetim ve birden çok özel te şebbüsçe yürütülen rekabetçi yönetim şekilleridir. Mutlak ve tam rekabetçi yönetim şeklinde devlet, rekabet eden diğer radyo ve. televizyon kurum veya kuruluşları gibi onlarla birlik te aktif olarak rekabet eder. Diğer iki şekilde ise, devlet, rekabet 9 ilişkisine direkt olarak girmez. Rekabet; ya kamu kurumu veya karma kuruluşlarca gerçekleştirilerek, birden çok kamu kurumu veya karma kuruluşça yürütülen rekabetçi yönetim oluşur. Yahut da, özel te şebbüsçe gerçekleştirilerek, birden çok özel teşebbüsçe yürütülen rekabetçi yönetim şekli oluşur. Bu son sistemde devletin koyduğu kurallara uyabilen hexkes radyo ve televizyon istasyonu kurup, işle tebilir.-135- Genel olarak, rekabetçi yönetimin olumlu yönleri, tekelci yö netimin olumsuz yönleridir. Bekabetçi yönetimin olumsuz yönleri ise, t eke 10i yönetimin olumlu yönleridir, denilebilir. Radyo ve televizyonda, tekelci ve rekabetçi yönetimlerin olum suz yönlerini bertaraf edebilmek için, üçüncü bir sistem dene geliş- ' fi irilmiş t ir. özerk bir yönetim şekli olan bu sistemin en belirgin özelliği; radyo ve televizyon kurumunun tarafsız ve özerk bir yapı ya sahip olmasıdır. Bu Sistemi benimseyen devletler, özefck yönetim sayesinde, radyo ve televizyon üzerindeki siyasal iktidarın tekelci, özel teşebbüsün Çıkarcı müdahalelerini önleyebilmekte, bu müdahale lerin olumsuz yönlerinden korunabilmektedir. 3- Hukukumuzda Radyo ve Televizyon Yönotim Şekilleri: Ülkemizde ilk düzenli rtıdyo yayınlarına 6 mayıs 1927 yılında baş lanı İma siy la, radyo ile kitle haberleşme hayatına geçilmiş oluyor du. Bu başlangıç kitle haberleşme araçlarıyla ilgili hukuki düzenle meleri de beraberinde getirmiştir. Tarihsel gelişimi açısından ba..:- kıldığında, ülkemizde, radyo ve televizyonun hukuki düzeni, bazan tekelci bir yapıda ( siyasal iktidarın güdümünde), bazan de özerk bir yapıda kendisini gösterir. Tekelci rejimin uygulandığı dönemler de, tekecilik; bazan imtiyazlı özel` şirket, bazan da bir kamu kurumu tarafından yürütülmüştür. Radyo ve televizyon idaremizde tekelcilik anlayışı terk edildiğinde de özerk yönetim şekli benimsenmiştir. Rekabetçi yönetimler, ise, ülkemizde hiÇ'/ bir zaman uygulanma şansı bulamamıştır» Radyo ve televizyon örgütümüzün hangi tür yönetim şekilleriyle yönetildiklerini genel olarak belirttikten, sonra, hukuksal yapısında-136- ve yönetim şeklinde az-çok değişiklik arz eden bu dönemi er, arasıyla şöylece belirtilebilir: a- Telsiz Telefon Türk Anonim Şirketi (TTTAŞ) Dönerai( 1926-1936) b- PTT Genel Müdürlüğü Dönemi (1936-1940) c- Matbuat Umum Müdürlüğü Dönemi (1940-1943) d- Basın ve. Yayın Umum Müdürlüğü Dönemi (1943-1949) e- Basın- Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü Dönemi (1949-1965) f- 1961 anayasası Dönemi (1565-1983) g- 1982 anayasası Dönemi (1983- ) a- Telsiz Telefon Türk Anonim Şirketi CTTIAŞ) Dönemi( 1926-1936) 1926-^936 yılları arasını kapsayan bu dönemde radyo ürgütü, imti yazlı bir şirket olan TTTAŞ. tarafından yürütülmüştür. Bu şirket, özel teşebbüs olmasına ra-ğmen, siyasal iktidarın denetimi altında varlığını sürdürmüştür. Şirket kurucuları siyasal iktidara, yakınlığı ile tanınmışlardır. Buna göre, bu dönemin yönetim şekline özel teşeb büsçe yürütülen tekelci yönetim şeklidir, diyebiliriz. b- PTT Genel Müdürlüğü Dönemi (1936-1940) On yıllık sürenin sonunda, TTTAŞ' in süresi dolmuş olan sözleş mesi yenilenmediğinden radyo yayınları PTT. Genel Müdürlüğüne dev redilmiş oluyordu. Radyo örgütümüz, bu dönemde PTT Genel Müdürlüğü nün emrindedir. Genel Müdürlük bir kamu kurumu niteliğinde olduğun* dan bu dönemin radyo ve televizyon yönetimi, tir kamu kurumunca ? ı yürütülen tekelci yönetim şeklidir. Bu dönemde tekelcilik, önceki döneme göre bir kat daha arttırılmıştır.-137- c- Matbuat Umum Müdürlüğü Dönemi (1940-1943) Matbuat omum Müdürlüğü döneminde radyo idaresinde koyu bir merkeziyetçilik hakimdir. Bu da, devletin radyo yayınları üzerinde ki baskısının biraz daha artmasına ne* en olmuştur. Bu Bonemin yöne timine de, bir kamu kurumu` veya karma kuruluşça yürütülen tekelci yönetim şekli denilebilir. d- Basın ve Yayın Un. um Müdürlüğü Dönemi (1943-1949) II. dünya savaşından sonra radyo ile haberleşmenin önemini. anlayan devlet, radyoya biraz daha fazla önem vermeye başlamıştır. Radyo yayın servisimiz bu dönemde eskisine nispetle daha süratli gelişmiştir, Badyo idaresi, bir kamu kurumu olan Basın- ve Jfayın Umum Müdürlüğüne verilmiştir. Radyo örgütünün idare şekli ise, yine bir önceki dönemde olduğu gibi koyu merkeziyetçi T^Lr sistem olan, bir kamu kurumu veya karma kuruluşça yürütülen tekelci yönetim şeklidir. Yeymlar üzerinde siyasal iktidarın batokısı olanca gücüyle devam etmiş, radyo, tıpkı devletin diğer resmi daireleri gibi yönetilmişti: e- Baam-Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü Dönemi( 1949-1965) Ülkemizde Çok partili siyasal hayatın başladığı bu dönemde radyo örgütü, Çok partili siyasal hayatın gereklerine uyarlanmıştır, denilebilr. Bundan dolayı aynı dönemde, uygulamada olmasa bile, ya sal olarak, devletin radyo yayanları, üzerindeki sıkı denetiminde ve sansür rejiminde bir yumuşama göae çarpar» Siyasal partilere radyodan yararlanma hakkı bu dönemde tanınmıştır. Radyo örgütü, 1958'e kadar Basın - Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü tarafından, 1958' den 1963* e kadar Basın- Yayın ve Turizm-138- Bakanlığı. na `bağlı fiadyo Dairesi taralından, 1963* den 1965'e kadar da îurizm ve Tanıtma Bakanlığı tarafından idare edilmiştir. Siyasal iktidar, radyoyu, fiilen, tek taraflı /bir propaganda aracı olarak kullanmıştır. Ancak, örgütün yönetim şeklinde büyük `bir değişiklik öldüğü söylenemez. Bu dönemin radyo yönetim. şekline de, bir kamu kurumu veya karma kuruluşça yürütülen tekelci yönetim şeklidir, denilebilir. f- 1961 Anayasası Dönemi (1965-1983) 1961 Anayasasının öngördüğü radyo ve televizyon rejimi; 1964 yılında özelck bir kamu tüzel kişiliği halinde kurulan TRT'nin radyo yayınlarını 1965* de devralmasıyla kendisini hissettirir. Özerk yönetim şekli, böylece, ilk kez, radyo ve televizyon örgütümüze Anayasanın koruyuculuğu altında, 1965 yılında girmiş oluyordu. Hadyo ve televizyon örgütümüzün özerk bir yapıda olması demokratik hayatın vazgeçilmez bir unsuru olarak kabul edilmiş ve bqyiecer tekelcilik anlayışı ilk kez terkedilmiş oluyordu. Ne var ki, TRT, bu özerkliğini ancak, 1971 yılına kadar sürdürebilmiştir»- 1971 yılında, Anayasada bazı değişiklikler yapılmıştır. Bu değişikliklerin başında TRT'nin daha önce özerk olan yönetim şeklinden vazgeçilip tekrar tekelcilik anlayışının `tarafsız yayın cılık` ve `Yayın esasları` gibi şartlarla kabul edilmesidir. Diğer bir anlatımla, bir kamu kurumu CTRT)nca yürütülen tekelci yönetim şekli benimsenmiş f bunun sakıncalarını, olumsuz yönlerini gidermek için tarafsız yayıncılık ve yayın esasları gibi ilke ve esaslar benimsenmiştir. Bu, hiç kuşkusuz, radyo ve televizyon özgürlüğünü getirilen önemli bir sınırlamadır.-139- g- 1982 Anayasası Dönemi (1983- ) 1982 Anayasası, radyo ve televizyon ile ilgili `Radyo ve tele vizyon idareleri ancak devlet eliyle kurulur ve idareleri, tarafsız bir kamu tüzel kişiliği halinde düzenlenir` hükmünü koyarak, radyo ve televizyon rejiminde bir önceki statüyü hemen.. hemen aynen kabul etmiştir. 1982 Anayasasının öngördüğü radyo ve televizyon yönetimi, 1983 yılında, 2954 sayılı TRT Kanununun yürürlüğe girmesiyle başla mıştır. Kısaca belirtmek gerâkirse 1982 Anayasası döneminde, radyo ve televizyon idaresi, bir kamu kurumu (TRT)nca yürütülen tekelci yönetimdir. Ancak bu tekeci yönetim- şeklinin olumsuz yönleri `ta rafsız yayıncılık`, `Polis ve meteoroloji teşkilatlarının Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu1 nun izniyle, ikaz ve duyuru maksadıyla yapa cakları yayınlar` gibi ilke ve istisnalarla giderilmek istenmiştir. Yani tekelci yönetimin sertliğinden kaçmılmaya^çalışılmıştır, deni lebilir. Ancak, kanun koyucunun bunda pek başarılı olduğu söylenemez,.İçinde bulunduğumuz bu dönemde, TRT, kurum olarak oluşturulmasında ve denetlenmesinde siyasal otoritenin emrine verilmiştir. TRT, 1961 Anayasasının ilk yarı dönemindeki özerklik statüsünü tamamen yit ir-, mistir. Her ne kadar, kur umun tarafsız, yayıncılığından söz edilmekte ise de, kurumun, kanun la yürütme erkinin emrine verilmesiyle bu tarafsızlık ilkesi de zedelenmiştir. 1971 yılından sonra başlayan özerklikten tekelciliğe dönüşün ivmesi gittikçe artmaktadır* | |