dc.description.abstract | ÖZET İletişimin (haberleşmenin ) insanlığın doğuşu ile başladığı bugün tartışılmaz bir gerçektir.İletişimi bireyler,kümeler, topluluklar, ülkeler arasındaki bilginin düşüncenin tutum ve davranışların aktarılması süreci olarak tanımlayabiliriz.Bu tanıma göre ise bireyin bilgi almak yada vermek üzere yaptığı tüm eylemleri iletişim olarak izleyebiliriz.Bu anlamda iletişimi yazılı, sözlü, sözlü olamayan tüm iletişim türlerini kapsayan bir olgu olarak almak gerekir. İletişimin içerisinde yer alan `Kitleİletişimi` ise, iletişimin, teknolojinin ürünleri olan kitleye yönelik araçlarla yayılan kemsidir.Daha açık değimiyle, iletişiminin yazılı basım, sinema, faim,radyo ve televizyon ile yapılmasıdır.Bu araçlarla mesajın bir yerden (kişi, kurum, topluluk gibi) geniş kitlelerle aktarılması işlemi kitle iletişimi oluşturmaktadır.Kitle haberleşmesini diğer tip haberleşmeden ayıran en belirgin özellik, kitle haberleşmesinin belirli bir kişiye değil, oldukça geniş bir kitleye yönelmesidir. Kitle haberleşmesinin önemli bir aracı olan radyonun toplum üzerindeki etkisi, geri kalmış ve gelişmekte olan toplumlarda ileri toplumlara oranla daha yoğundur.Radyonun bu etkinliğinde kulağa seslenen bir araç olması büyük rol oynar.Radyonun kendine özgü nitelikleri vardır.İleti aynı anda tüm kitleye açıktır, herkese seslenmek zorundadır, güvenilir iletişim kaynağıdır.Evrensel küçülmüş uzaklıkları yakınlaştırmıştır,sayıları sınırlıdır,izleyenin seçme olanağı sınırlıdır, yayınlarda yineleme yoktur, kişiye doğrudan seslenir, izleyici edilgendir(mektup vs.)Dünyada radyo yayıncılığının başlayış tarihi 1921'dir.Türkiye d ilk defa 1927 yılında Türk Telsiz Anonim Şirketi, Ankara'da önce Yenişehir'de sonra Cebeci'de radyo yayınına başlamıştır. 1933'de başlayan `Radyoyayıncılığını devletleştirme` çalışmaları sonucu Türk Telsiz Telefon Şirketi sözleşmesi 1936'da bozulmuştue.1940'da yayıncılım `Basın-Yayın Turizm Genel Müdürlüğü`ne verilmiştir.1961 Anayasasının 121. maddesine dayanarak 359 sayılı Türkiye Radyo Televizyon Kurumu Kuruluş Kanunu çıkarıldı.1 Mayıs 1964 'de radyo televizyon yayıncılığı görevi TRT'ye verildi, yeni bir döneme girildi.12Eylül 1980'den sonra TRT yasası yeniden düzenlendi.TRT kurumunun uymakla yükümlü olduğu ilkeler yeniden saptanmıştır. Radyonun bir kitle iletişim aracı olarak toplumdaki çeşitli işlevleri arasında en önemlilerinden biri eğitim işlevidir.Radyo ile eğitim işlevinin yerine getirilmesi Kuşkusuz, yayınlar içerisinde bu amaca yönelik programların yer alması ile olanaklıdır. Eğitimin tek bir tanımını vermek oldukça güçtür.Çünkü eğitim bireyin yaşamı boyunca süren bir olgudur ve bireyin içinde bulunduğu toplumsal, ekonomik ve siyasal tüm koşullara bağlı olarak değişir.Kişiyi çağdaş düzeye getirecek, onun topluma uyumunu sağlayacak bilgi, beceri ve yetenekle donatmak eğitimin amacı olarak verilebilir.Radyo doğrudan kendine özgü bir eğitim yapmaz, genel eğitim olgusuna yayın yolu ile yardımcı olur.Yerleşim birimleri arasındaki farklılıkların en yoğun olduğu durum eğitim durumudur.Kırsal kesimde eğitim kurumları yetersizdir.Buna ayrıca ekonomik koşullarda eklenince, kent ile kent dışındaki yerleşim birimlerindeki eğitim farlılığı daha çok belirginleşir.Bu nedenle radyo televizyon yayınlarında özellikle eğitimin çok yetersiz olduğu küçük yerleşim bölgelerine yönelik eğitici nitelikte yayınlara yer verilir.Türkiye radyolarında ilk köy programı, 1941 yılında 'Ziraat Takvimi' adı ile yayınlandı.1963'de köy yayıncılığında yeni gelişmeler olmuştur.Köy programları içerisinde ilk düzenli program olarak, sohbet saatlerinde yayınlanan `Günaydın` adlı programı görüyoruz.TRT'nin kurulmasından beri sürdürülen en uzun programdır.TRT radyolarında ortak ve bölgesel olarak sabahları yayınlanmaktadır.Programın amacı, kırsak kesimde yaşayan dinleyicileri ekonomik, toplumsal, kültürel konularda aydınlatmak, tarımla ilgili üretim konularına yönelik, köylünün günlük yaşamında uygulayabileceği pratik bilgileri vermektir. Günaydın programının, köy toplumu üzerindeki etkisini daha somut örneklerle vermek gerekirse, hiç şüphesiz bunun en iyi yolu programa gelen yüzlerce mektubu düzenlemek ve bunlardan bir sonuca varmaktır.Ancak hepsinin çok zaman alması nedeni ile tesadüfi örnekleme metoduyla ikiyüz mektup üzerinde konu dökümü ve bazı incelemeler yapılmıştır.Okunan mektuplar, radyonun kırsal kesimde yaşayanları etkilediği ve programın yararlı bulunduğunun birer işreti niteliğindedir.Günaydın Programına gelen mektupların %16'sı konulu mektup,%84'ü ise türkü isteğinden oluşmaktadır. Bu çalışmada, incelediğimiz ikinci radyo programı ise genel dinleyici kesimine yönelik olarak hazırlanan `Öğleden Sonra` programıdır.Öğleden Sonra Programı, genel dinleyici kesimine yönelik olarak hazırlanan ve ev kadınları, yaşlılar, serbest meslek sahipleri, sağlık sorunları olan hasta dinleyici kemsi tarafından ilgiyle dinlenen ve yararlanılan program özelliğini taşımaktadır.Öğleden Sonra Programıma gönderilen binlerce mektup arasından tesadüfi örnekleme metodu ile seçilerek okunan 800 mektup, radyonun genel dinleyici kesiminin özellikle kültür ve tahsil düzeyi düşük bölümünde etkili olduğu ve bu kesimin, sorunlarına program aracılığıyla yardım beklediği gözlenmiştir. Gözlenen diğer bir konu ise dinleyicinin program ve programcı ile kendini özdeşleştirdiğidir. Devletin sesi olarak algılanan radyo programlarından sorunlarına çözüm getirilmesini beklemektedirler. Öğleden Sonra Programına gelen mektupların (incelediğimiz 800 mektup) % l2'si konulu mektup, %88 ise müzik isteğinden oluşmakta. Modernleşme sürecinde olan toplumlarda görülen nitelikler Türkiye'de de görülmektedir. Bunları sosyo-kültürel, ekonomik ve toplumsal yapıda olmak üzere üç ana başlıkta inceleyebiliriz. Sosyo-kültürel açıdan bakıldığında ; düşük eğitim düzeyi, beslenme yetersizliği, kadınım toplum içindeki farklı durunu, sosyal yardımlaşmanın zayıflığı, yetersiz sağlık koşulları görülmektedir. Toplumsal yönden bakıldığında ise nüfus fazlalığı, orta sınıfların zayıflığı, tarımla uğraşanlarım çokluğu, geri kalmış sosyal yapılar olarak sıralayabiliriz. Ekonomik açıdan ise gizli-açık işsizlik, ortalama milli gelirin düşüklüğü, sınırlı bir endüstrileşme, gelişmiş ülkelere bağımlılık şişkin bir ticaret kesiminin varlığı gibi özellikler belirginleşir. Yukarıdaki koşullara incelenen mektuplarda açıkça rastlanmaktadır. Toplumları eğitim ve kültür yönünden eğitmede, teknik, sosyal ve ekonomik yenilikleri kabul ettirmekte kitle araçlarının birinci derecede önemli bir rolü vardır. Bu derece önemli bir görevi taşıyan radyo programcılığı da özel nitelikte bilgi gerektiren bir görevdir. Programcıların mesleksel bilgi almaları, yetmeklerini iyi bir eğitimle geliştirmeleri başarılı program yapımı için ön koşuldur. | |