dc.description.abstract | -II ÖZET Türkiye'de ilk basımevini kursa onuru III.Ahmed'in Sadrazamı Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'nın izni ile İbrahim Müteferrika ile 28 Çelebizade Sait Efendi'lerindir. Cumhuriyet'ten sonra basımcılık alanında ciddi atılımlar yapılmıştır. Bugün özellikle Genel `Ulusal` basın, modern basımcılığın ve ba- sım sanayiinin her dalı ve tekniği memleketimizde uygulanmaktadır. Oysa Anadolu Basını olarak bu gelişmişliğin çok gerisinde bulunuluyor. İlk Türkçe gazete, Tanzimat dönesinde yayınlanan Takvim-i Vaka- yi'dir (1 Kasım 1831). Türk basın hayatının, Takvim-i Vakayi'nin yayın- lanmasıyle başladığı da kabul edilir. Daha sonra bunu, Ceride-i Havadis'- in yayını takip eder. 1860'da ise Agâh Efendi ve Şinasi Tercüman-ı Ahval gazetesini çıkartmaya başladılar. Bizde, gazeteciliği Tercüman-ı Ahval'le başlatanlara da rastlanır. Şinasi 27 Haziran 1862'de Tasvir-i Efkâr'ı çıJ karmaya başladı. Bu gazeteyle birlikte çeşitli dergilerde yayın hayatın* girdi. 1867'de Abdülaziz zamanında çıkarılan `Kararriame-i Âli` ile ba- sın özgürlüğü kısıtlanmaya başlamıştır. Gazeteler önceleri yayından sonra kontrol edildikleri halde, bundan sonra rayından önce de kontrol ve san- sür başladı. Bu durum II.Abdülhamit döneninde gittikçe şiddetlenerek sür- müştür. Ta ki II.Abdülhamit'in 23 Temmuz 1908'de `Kanuni Esasi'yi yürür- lüğe koymasına kadar. 24 Temmuz 1908'de gazeteciler kendi aralarında top- lanarak, baskıdan önce sansürü fiilen kaldırmışlardır. Bu tarih sansürün kaldırılışının yıldönümü olarak her yıl kutlanıyor. 16 Temmuz 1909'da Matbuat Yasası değiştirildi. Osmanlx Devleti'nin I.Dünya Savaşma girdiği yıl 73 gazete ve derginin çıktığını görüyoruz. 1915 yılır.fa gazete ve dergi sayısı 6'ya düşmüştür. 1916'da bu sayı 8'e çıkmış, 1917'de bu sayı 15 olmuştur. I. Dünya Savaşı'nın son yıllarında gazete ve dergi sayısı yeniden artarak 71'e ulaştı.- Ill - Anadolu'da, Millî Mücadelenin doğup gelişmesiyle birlikte, bir de `Millî Mücadele`, ya da `Anadolu Basını` doğmuş ve gelişmiştir. Kurtuluş Savaşı yıllarında, Anadolu Basını her türlü yokluk ve yoksulluk içinde gelişmiştir. Kâğıt, mürekkep, matbaa harfleri yok dene- cek kadar azdı. Basın en basit baskı araçlarıyla çalışmıştır. Yazıların, `Esercedid` denilen ~yazı kağıtlarına, ambalaj kağıtlarına basıldığını, boylarının küçüldüğünü, sahife sayılarının azaldığını söyleyebiliriz. Baskı makinaları at ve öküz arabaları ile ilden ile taşınmış ve en ilkel koşullar altında gazeteler yayınlanmıştır. Meslekten mürettip yoktur, matbaacı yoktur, kâğıt yoktur, yedek parça yoktur. Bunlar yetmi- yormuş gibi işgal altındaki bölgelerde çıkmakta olan gazetelerin, büyük işgal makamlarının ağır baskıları altında bulunma gerçeği vardır. Ama her şeye rağmen, Anadolu Basını gazetesini çıkarmıştır. istanbul basınının, Millî Mücadele haberlerinin, kaynağı, genel-' likle takalarla, motorlu kayıklarla, yük gemileriyle inebolu'dan veya İz- mit'ten getirilen haber bültenleridir. Anadolu basını, Atatürk'ün safla- rında, Kurtuluş Savaşındaki yerini almıştır. Bu dönem, Türk Basın Tarihi- nin kahramanlıklarla dolu, en övünçlü dönemidir. Anadolu Basını'nın düşmana ilk direnişi, İznir'de Hukuku Beşer gazetesi başyazarı Osman Nevres'in (Hasan Tahsin'in) 1919 Mayıs'mda Kordonboyu'nda karaya çıkan Yunan askerlerine attığı kurşunla başlar. Bu dönemde Millî Kurtuluş Savaşını destekleyen gazeteler olduğu gibi, karşı olanlar, çekimser kalanlar da vardı. Biz önce, Kurtuluş Sava- şını destekleyen gazeteleri sayalım; İrade-i Milliye (Millî Mücadelenin ilk gazetesidir). Hakimiyet-i Milliye, Babalık, Albayrak, Öğüt, Açıksöz, izmir'e Doğru, Yeni Gün, Yeni Adana, İstiklal, Doğru Söz, Küçük Mecmua, Emel, Ahali, Işık, Anadolu, Satveti Milliye, Amal-ı Milliye, Dertli, Yeşil Yuva, İleri, Akşam, Vakit. İstiklâl SAvaşına karşı olanlar ise; Ferda, İrşat, Hürriyet, Zafer (Kastamonu), Seyyare-i Yeni Dünya, Sebilürreşad, Aydınlık.- IV - Bunların dışındakiler zaman zaman çeşitli grupları tutan ve Ana- dolu'daki direniş eylemine de sempatisi olan gazetelerdir: Tasvir-i Efkâr İkdam ve Tercüman. Mustafa Kemal, Millî davamızı dünya kamuoyuna ulaştırmak ve yurt içinde halkı, bu büyük amaca yöneltmek için, aydınlatma ve inandırma gö- revini yapması için 6 Nisan 1920'de Anadolu Ajansını kurmuştur. - - Cumhuriyet devrinde basın genellikle reformları desteklemiş, bu arada muhalefet ve isyan teşebbüsleri sonucunda basını dikkatli olmaya götürecek tedbirler alınmıştır. Basın birliği kurulmuş, 1935'de ilk basın kongresi toplanmıştır. 1938'de başlayan II.Dünya Savaşı, basına yeni zor- luklar getirmiştir. 1946'da çok partili devreye gelinince basında ser- bestleme devresi başlamıştır. 1950-1960 döneminde Demokrat Parti, Türk Basın tarihinin hiçbir döneminde görülmemiş derecede bir besleme basın çığırı açmış, böyle olunca da gerçek basının doğumunu önlemiştir. 1960 ihtilalinden sonra basın hürriyeti artmıştır. 1960-61 döne- ninde, Millî Birlik Komitesince, gazetelerin alt-üst diye ayırım yapıla- rak ilân ve reklâmlarda ve kağıt tahsisatında farklılıklar yaratması, Anadolu basını'nın aleyhine bir durum yarattı. Anadolu Basını, üvey evlat nuam'elesi gördü. Bu ilgisizlik 1974 yılında, Basm-Yayın Genel Müdürlüğü' ıün düzenlediği `Anadolu Basını Özendirme Yarışmaları`na kadar devam îder. Atatürk, çağdaş uygarlığa dönük, her türlü din sömürüsünden uzak Lâik, Cumhuriyetçi, devrimci ilkeleri benimsemiş ve bunları halka aşıla- ran bir basından yana idi. Gazetecilere ayrı bir önem verirdi. Millî mücadele basını adıyla tarihimizde ayrı bir yeri olan o ;ünün yayınları, çok zor koşullarda bile, insan özgürlüğü ve düşünce öz- ;ürlüğü fikirlerini bazen bir taş baskısı matbaada, bazen bir vagonun.cine yerleştirilen perişan bir pedalda topluma yansıtma yollarını ara- ıışlardır. I 1950-1960 döneminde basın özgürlüğü bakımından, karanlık günler jaşanmıştır. 1950-1960 yılları arasındaki sınırlayıcı davranışlar, tepki-- V sini 1961 Anayasasında göstermiştir. Bu Anayasa basın özgürlüğü alanında anayasal bir düzenleme getirmiştir. 1982 Anayasası, düşünce özgürlüğünü 1961 Anayasasına göre çok daha kapsamlı bir biçimde düzenlemiştir. Son yıllarda gazeteciler, 1961 Anayasası ile getirilen basın öz- gürlüğünün, büyük ölçüde kaybedildiğini, bazı yasalarla da baskı altında tutulduğunu, daha özgür bir basın özgürlüğü fikrini savunuyorlar. Ancak, sorumsuz ve sınırsız bir özgürlük, hercümerç, kargaşa ve tehlikeler yaratır. Yasal sınırlar içinde, seviyeli ve sorumluluğunu bi- len bir özgürlük anlayışı, ülkeye, huzur ve mutluluk getirir. 1960 yılında basın, `Basın Ahlak Yasası` çıkararak, Basın Şeref Divanıyla, `otokontrol` sistemine başvururken güdülen amaç, özgürlüğün kötüye kullanılmasını önlemek, böylece özgürlüğü önleyici yasaların Çık-* masına fırsat tanımamaktı. Ancak,-bu uygulama uzun sürmedi. Bugün de, `basınla ilgili sorunlar ve yakınmaları çözmek, yalan haberi önlemek, meslek içi örgütlenmeyle yapılmalıdır` düşüncesi gündeme gelmiş, yeniden `Basın Konseyi` kurma çalışmaları başlamıştır. Önce çalışma grubu seçildi. 2 yıllık çalışmalar sonunda 23 Ocak 1988'de Basın Konseyi Temsilciler Kurulunun 45 üyesi seçildi. Anadolu Basını, Kurtuluş Savaşından bu yana adeta bir yaşama, ayakta kalma mücadelesi veriyor. Gerçekten zor günler geçiriyor. Şimdi- lerde büyük bir darboğaza girmiş durumda. Oysa, 64 ilimiz ile ilçelerimizde, yaklaşık 800'ün üzerinde ye- rel basın yayınlanmaktadır. Günlük ve periyodik gazetelerin tirajlarını da hesaba kattığımızda, Anadolu Basınının günlük tirajı 700 bine ulaşmak- tadır. Genelbasının yanında bu rakamlar hiç te küçümsenecek rakamlar de- ğildir.- VI Dar olanaklar içinde, sadece ve sadece memleket sevgisi, gazete- cilik heyecanı ile dolu olarak okuyucuya hizmet götüren, İstiklâl Sava- şında sıkılan ilk kurşunda olduğu gibi, kamuoyu oluşumunda da ilk halka görevini yapan Yerel Basını, kitle iletişim araçlarının öncüsü kabul et- mek abartma sayılmamalıdır. Yerel Basın, televizyonun bilinmediği, radyonun duyulmadığı, ga- zetelerin ulaşamadığı bölgelerin bulunduğu günlerde, çevrenin dünyaya açılan penceresidir. Bugün de yöresinin dili, gözü, kulağıdır. Türk Basını içinde 2.planda kalışı, ilgisizlik, ayırım yüzünden sorunlar giderek büyümüş ve Anadolu Basınını bugüne getirmiştir. Anadolu Basını, 1974 yılından itibaren Basın-Yaym Genel Müdür- lüğünün sıcak elini hissetmeye başlamıştır. Basm-Yayin Genel Müdürlüğü bünyesinde Anadolu Şube Müdürlüğ^ kuruldu. 1974'den bu yana devam eden `Anadolu Basını Özendirme Yarışmala- rı` düzenlenir hale geldi. Ayrıca, bölge toplantıları yapılmaya başlandı. Desteklene programları uygulanmaya başladı. Yapılan anketle de `Anadolu Basınının Sorunları` tesbit edilmeye çalışılmıştır. Ancak, aradan 14 yıl geçtiği halde, konumuz içindeki Orta Kara- deniz Bölgesinin 67 gazetesinden edindiğimiz bilgiler bugün de ana sorun- ların çöziynlenmeyip aksine, daha da büyüyerek devam ettiğini görmekteyiz. Orta Karadeniz Bölgesindeki Amasya, Çorum, Ordu, Samsun, Tokat illeri ve ilçelerinde bulunan yerel basına ait anket çalışmaları yaptım. 1985'de bu beş ilimizdeki gazete sayıları; Amasya'da 6, Çorum'da 4, Sam- sun'da 31, Ordu'da 12 ve Tokat'ta 16 olmak üzere toplam 69 iken, 1987 yı- lında.Anasya'da 7, Çorum'da 4, Ordu'da 12, Samsun'da 28, Tokat'ta 16 ol- mak üzere toplam 67 gazetenin yayın yaptığını tespit ettim. 1987 yılında bu 67 gazetede çalışan 294 elemandan 216'sı Muha- bir. Yine 67 gazetenin tiraj durumu ise şöyle. Günlük gazeteler (16) 10.500, Haftalık Gazetelerin (34) 22.910, 15 Günlük (6) 30.500, Aylık ga- zetelerin (5) 21.000 ve diğerlerinin 1000 gazetelik tirajları var.- VII - Anketler sonucu, tespit edebildiğim (Amasya, Çorum, Ordu, Samsun ve Tokat'taki) 67 yerel gazetenin sorunları ise; başta Baskı-Dizgi maki- nalarında Modern Teknolojinin gerisinde kalma, Kâğıt, Mürekkep, Hurufat, Resmî îlân ve ücret sorunu, Kredi sorunu, yetişmiş eleman sorunu, Yasa- larla ilgili sorunlar, özellikle haber alma sorunu, Basın Kartı sorunu ve diğer sorunlar olarak uzayıp gidiyor. Bence, bu sorunların çözümlenmesi için öncelikle, Anadolu Bası- nı, Türk Basını içinden soyutlanmadan devletin sıcak ilgisine muhtaç, A.B.D.'de ve batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, devlet ve tüm basın ku- ruluşları elbirliği ile Anadolu Basınının sorunlarını önerdiğim gibi çö- zerek çağdaş hale getirmede acele etmelidirler. | |