dc.description.abstract | - IV - ÖZET ` XIX. Yüzyıl Başlarında Avrupa Dengesi ve Nizam-ı Cedid Ordusu`** konusundaki tezimiz beş bölüm halinde incelendi. Birinci bölümde; III. Selim devrinde uluslararası siyasî gelişmelere göz at ildi. ifransız devriminin sebepleri, gelişmesi, diğer Avrupa devletlerine etkisi; ayrıca devrim sonrası Avrupa* daki siyasî olaylar ve Osmanlı Devleti ile bu devlet ler arasındaki siyasî ilişkiler ele alınarak, devrin belli baş lı devletleri hakkında genel hatlarıyla açıklamalar yapıldı. İkinci bölümde; Nizam-ı Cedid'in doğuşu ve kavramı açık lanmağa gayret edildi. III. Selim ıslahata başlamadan evvel, devlet adamlarının görüşlerini almak için, kendilerinden birer lâyiha istedi. Veri len bu lâyihalarda, esas olarak iki anafikir belirdi. İlk fikir; yeniçeriler ve diğer askerî ocakları, Kanunî Sultan Süleyman devrindeki kanunlara göre düzenlemek veya `Sultan Süleyman Kanunudur` diyerek, Avrupa eğitim ve silâhlarını kabul ettir mekti. Bu `Muhafazakâr ve Te'lifçi (Uzlaşmacı)` denen grupta kilerin asıl amacı; Yeniçeri Ocağı* nı ıslah etmekti. İkinci gruptakilerin fikri ise; Yeniçeri Ocağı' nm kaldırılamayacağı t» ve ıslahı da mümkün olamayacağına göre; bu ocağ±n dışında, Avrupa usûlüne göre yeni bir askerî ocak kurmaktı. Ancak, her iki düşünceyi savunanlar, askerî ıslahat konusunda birleşerek, mevcut askerî ocakların bozukluğunu görmekte ve bir askerî ıs- lahatın şart olduğu genel düşüncesinde aynı hedefe yönelmişler di. III. Selim, ıslahat lâyihalarını inceledikten sonra, ilcine i görüşü kabul etti ve yeni bir askeri ocağın kurulmasına karar verdi. Ardından çalışmalara başlandı.- v - Diğer ta raf tan, Nizam-ı Cedid Ekibi 'nin kimlerden ibaret olduğu; ayrıca Nizam-ı Cedid Ocağı *nın, yeniçerilerin tepkisi ni üzerine çekmemesi için Bostancıyan-ı Hassa Ocağı' na bağlı olarak kurulması da bu bölümde anlatılmıştır. Üçüncü bölümde; Nizam-ı Cedid Teşkilâtının kuruluşu «ku ruluş kanunları ve teşkilâtın gelişmesi anlatıldı. Nizam-ı Cedid Ocağı' nın önce İstanbul'da kurulmasına ka rar verildi. Bunun için, şehirden uzak oluşu göz önüne alınarak Levend çiftliği denen yer seçildi ve kurulan ilk birliğe de `Levend çiftliği Ortası` adı verildi. Evvelce #Osmanlı-Rus (1787-1792) ve Osmanlı-Avusturya (1787-1791) savaşları sırasında esir düşenlerden seçilen gö nüllülerle, bunlara katılan Türklerden meydana getirilmiş bir birlik; esasen bu yeni kuvvetin 'nüvesini teşkil etmiştir. Daha sonra, Orta için çıkarılan teşkilât kanunnamesinde; askerin kılığı-kıyaf eti, alacakları ücret ler, terfi kamnları, disiplinleri ve izinleri hakkında maddeler yer aldı. Ardından, Ocak geliştikçe, III. Selim, bu konularda Hatt-ı Hümayunlar yayın layarak, gelişmeyi teşvik etti. Teşkilâtı daha da genişletmek gay esiyle, Anadolu' nun muhtelif vilâyetlerinden de askerler ya zılarak, talim ve terbiyeleri için, grup grup İstanbul'a çağırıl- dılar. Anadolu' dan asker yazımı ve diğer gelişmelerde, bilhassa Çaparzade Süleyman ve Kadı Abdurrahman paşaların büyük katkıla rı oldu. Nizam-ı Cedid asker inin, Akkâ1 da Fransızlara karşı başarı kazanması üzerine, Levend Çiftliği' nde ikinci bir orta kuruldu. Burada, daha sonra bir süvari ortası da teşkil edildi. Levend çiftliği'nden sonra, Üsküdar 'da da kışla yapılarak bir orta kuruldu. Kuruluş amacı; ileride Anadolu'da kurulacak- VI - ortalara `Merkez Ortası` gorevirti yapacaJctı. Üsküdar' da ikinci bir orta açıldığı gibi »Mr de Süvari Ortası kuruldu. Bu ortalardan Levend Çift ligi 'ndekine -elbiselerinin kırmızı renk olmasından dolayı- `Kırmızı Orta` »Üsküdar 'dahine de `Ma vi Orta` adı verildi. Dördüncü bölümde; Nizam-ı Cedid ortalarının Anadolu'da kurulması anlatıldı: İstanbul'da gerek Levend çiftliği ve gerekse Üsküdar or taları hızla geliştiler. Bu ortalara, önceleri Anadolu'dan gelen ve burada eğitim ve talimlerini yapan askerlerin sayısının ço ğalması ;geliş-gidişlerinin uzun zaman alması ve dolayısıyla masraflarının çla kabarması üzer ine, Anadolu 'da kışlalar inşa edilip, ortalar açılması kararlaştırıldı. Ankara, Bolu, Kastamonu, Niğde, Çankırı, Kayseri, Manisa, Menteşe, Aydın, Hamid ve daha pek çok sancakta, bir kısmı tam, bazıları da yarım olmak üzere orta lar kuruldu. İnşaatına başlanan kışlaların büyük bir kısmı da Kabakçı Olayı' na kadar hemen hemen bitmiş durumda idi. Bu ara da, bazı muhaliflerin yaptıkları kışkırtma lar, zaman zaman ça lışmaları aksattıysa da, bunlar bertaraf edildi. Anadolu'da Nizam-ı Cedid askerine rağbeti arttırmak için asker yazılanlar ve ailelerinin birçok vergilerden muaf tutul ması konusu ise, tezimizin `Anadolu Ortaları Teşkilâtı` kısmın da geniş olarak anlatıldı. Beşinci bölümde; Napoleon Bonaparte'm Mısır'a saldırısı anlatıldıktan sonra, Osmanlı Devleti' ni barışa zorlamak amacıy la Napoleon' un Suriye üzerine yürümesi; Cezar Ahmed Paşa komu tasındaki Akkâ Kalesi 'ni kuşatması karşısında, Osmanlı Devleti '- nin Cezar Ahmed Paşa 'ya bir miktar Nizam-ı Cedid askeri gön dermesi ve nihayet Napoleon Bonaparte'm mağlûp olup geri çe-kilmesi (1799) anlatıldı. Akkâ'daki bu başarı sonucu, bir kısım muhalifler,Nizam-ı Cedid askerinin değerini -istemeyerek de olsa- takdir ederler ken, bir kısmı da telâşa düşerek alayhteki propogandaya hız verdiler. Bundan sonra, Nizam- ı Cedid Ordusu' nun, Rumeli* de, et raf a (k) dehşet ve korku saçan dağlı eşkıyası na karşı da kullanılma sı düşünüldü. Nitekim, bunların, faaliyetlerini Edirne'ye hattâ Çatalca'ya kadar genişletmeleri üzerine Devlet, yeni askeri, bun ların üzerine göndermeyi kararlaştırdı. Bu iş için, Kadı Abdurrahman Paşa, kendisine Muallem Asâkir-i şâhâne Başbuğu un vanı verilerek Anadolu'dan çağırıldı. Askerle bu taraflara ha reket eden Paşa, eşkıyayı Malkara civarında hezimete uğrattı. Paşa 'nm İstanbul'a dönmesinden sonra, Nizam- ı Cedid' i Rumeli' de de kurma çalışmalarına başlandı. Rumeli ayanları, bu hareke te açıkça cephe almamakla beraber, el altından muhalifleri des teklemekte; yeniçeriler de, başından beri bu teşebbüse karşı olduklarından, muhaliflerle işbirliği yapmaktaydılar. Devlet in, Rumeli1 de, Nizam- ı Cedid 'e asker yazma teşebbü sünden telâşa düşen Edirne Ayanı Dağd eviren Oğlu * nun, buna kar şı isyan hareketine başladığı sırada,Tekirdağı'na da, asker ya- zımıyla ilgili bir ferman yollandı. Perman halka okundu. Bu ara da bazı kişilerin kışkırtmasıyla ayaklanan bir grup, şehrin ida resini ele geçirdi. Bölgedeki diğer ayanların (Serez,Tokatçık, Rusçuk, Niğbolu ayanları) da isyana katılmalarını önlemek için denizden donanma gönderildi ve şehir top ateşine tutuldu. Serezli İsmail bey aracılığıyla yapılan barıştan sonra, âsiler af f edildi. Ancak, taviz verilmiş nitelikli bu olay,Nizara-ı Cedid x ) Balkanlarda, özellikle Rodop ve Kırcaali çevresinde türe yen eşkıyadır.muhaliflerinin cesaretlenmelerine ve faaliyetlerini arttırma- larxna sebep oldu. Bu olay, III. Selim' in ıslahatlarının geleceği için âdeta bir dönüm noktası oldu. İstanbul'a gelen Kadı Abdurrahman Paşa, 180#Yılı Haziran sonunda, Sırp İsyanı 'm bastırmağa memur edi len İbrahim Paşa 'ya yardım için Çorlu'ya doğru yürüyüşe geçti. Bu kuvvetin, kendi üzerlerine geldiği korkusuna kapılan Rumeli ayanları, kendi güçleriyle karşı koymağa karar verdiler. Bu şe kilde başlayan olaylara Edirneliler önderlik ettiler.Kadı Abdurrahman Paşa, isyancı kuvvetlerin öncülerini dağıtarak Edirne üzerine yürümeğe başladı. Asiler de Edirne civarında kuvvetlerini toplayıp, onu beklemeğe başladılar. Sözde arabulu culuk yapan Serezli ismail Bey, Padişah 'a yolladığı arzda; Kadı Abdurrahman Paşa *mn mağlûbiyeti durumunda İstanbul' un, hattâ kendi hayatının tehlikede olduğunu belirtti. Sonuçta ikna olan III. Selim, hayatının en büyük hatasını yaparak, orduyu geri çek ti. Kadı Abdurrahman Paşa' yi da Anadolu'ya gönderdi. Bu durumdan şımaran muhalif ler, faaliyetlerini daha da arttırdılar. III. Selim 'in adamlarının, görevler ini kötüye kullan malın da onların pröpogandalarmı kolaylaştardı. Nihayet, Boğaz yamaklarının başkanı Kabakçı Mustafa, kendilerine zorla Nizam-ı Cedid elbisesi giydirileceği bahanesiyle ayaklanıp İstanbul'a yürüdü. Yeniçerilerin de aralarına katıldığı bu isyancılar »is yan sebebinin Nizam-ı Cedid olduğunu, bu ordu lağvedildiği tak tirde dağılacaklarını bildirdiler. Zor durumda kalan III. Selim, tekliflerini kabul edince daha da cesaretlenen âsiler, onu tahttan indirerek yerine IV. Mustafa'yı geç ir d i ler. Sonuç t a, yapı lan bütün yenilikler ve harcanan bunca emekler heba olup gitti. | |