Başlangıcından bugüne kadar İstanbul`da kurulan Lepra hastaneleri
dc.contributor.advisor | Terzioğlu, Arslan | |
dc.contributor.author | Başer, Sevim | |
dc.date.accessioned | 2020-12-08T10:04:44Z | |
dc.date.available | 2020-12-08T10:04:44Z | |
dc.date.submitted | 1992 | |
dc.date.issued | 2018-08-06 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/178119 | |
dc.description.abstract | 75 XI- ÖZET Lepra, antik çağdan günümüze kadar gelen bir hastalık olduğu için, oldukça eski tıp eserlerinde ve din kitaplarında bu hastalıkla ilgili bilgilere rastlayabiliyoruz. Haçlı Seferlerinden sonra kuzey ve orta Avrupa Ülkelerinde büyük bir sorun olarak or taya çıkan lepra'yı bugün her türlü sosyal ve ekonomik rahatlığa ulaşmış bu ülkelerde göremiyoruz. Lepra'nın geri kalmış veya az gelişmiş ülkelerin sorunu olduğu bilinen bir gerçektir. Afrika'da, Asya'da güney ve orta Amerika'da lepra önemli bir sorun olma özelliğini hâlâ korumaktadır. Ülkemizde ise, Türkçe ilk tıp kitaplarında cüzamın tanımı ve tedavisinden bah seden bilgilerin zenginliği dikkat çekicidir. Selçukluların Anadolu'da kurdukları ilk Türk leprozörisi Zülkadiroğlu Hasan Bey'in Kayseri'deki leprozörisidir. Osmanlı'ların Rumeli'de yaptıkları ilk cüzamhane ise II.Murad zamanında Edirne'de olmuştur. 1514 yılında Yavuz Sultan Selim zamanında yapılan ve II.Mahmud tarafından tamir gören İstanbul'daki Üsküdar Miskinhanesi ise uzun seneler onarımla ayakta kalabilmiş ve cüzam hastalığına yakalanmış kişilerle be raberindekileri barındırmıştır. Halkın destek ve yardımını gösterdiği bu cüzamlı hasta lar Dr.Mazhar Osman Uzman'ın himayesinde önce Toptaşı'na daha sonra Bakırköy'e taşınır. Akıl Hastanesi bünyesinde olan lepra pavyonlarının bağımsız bir hastane ola bilme gayretleri 1976 yılında başlar. 1981 yılında ise S.S.Y.B.'nin özel dal hastanesi olurken lepra ile mücadelede de resmiyet kazanılmış olunur. Bugünün İstanbul Lepra hastanesinin alan çalışmaları Türkiye'nin bütün illerini kapsayacak şekilde uygulanmaktadır. Çeşitli asırlarda İstanbul'da lepralıların tecrit edilmeleri veya tedavi edilmeleri amacıyla kurulan müesseselerin en son durağı olan İstanbul Lepra Hastanesi, modern ve bilimsel koşullar içerisinde lepra ve lepra dışında da geniş kapsamlı bir tedavi hizmeti vermektedir. Bu da Türk Tıp tarihi gelişim zinciri içerisindeki önemini göstermektedir. | |
dc.description.abstract | 76 XII- SUMMARY Knowledge about leprosy, which is a disease persisting through ancient times, can be met in the old literatures of medicine and theology. It is not seen in developed countries with a high socioeconomic level, though once it had been a gross problem for northern and central parts of Europe after the Crusades, while it is plain enough to admit that, the disease is a problem of underdeveloped or developing countries. It is still a grave problem for Africa, Asia, South and Central America. It is absorbing in our country, to meet erudition regarding the diagnosis and treatment of leprosy in earliest books of medicine in Turkish the leading Turkish leprosery, in Anatolia under the Seljuk dynasty, had been built in Kayseri by Zülkadiroğlu Hasan Bey. The earliest Ottoman leprosery, in Rumelia, had been built in the time of the reign of II.Murad, in Edirne. Üsküdar Leprosery in İstanbul, which had been built by Yavuz Sultan Selim, and had been restored by II.Mahmud, had outlasted for long years through restoration, and had given shelter to those suffering from leprosy and their companions. The lepers, while upon the support and favor of people, had been first transpated to Toptaşı, and then to Bakırköy, in the care of Dr.Mazhar Osman Uzman. The efforts to set an independent hospital of leprosy wards of the constitution of the Psychiatry Hospital have begun in 1976, and the struggle with leprosy has gained a formal admittance in 1981, while changing to a specified field hospital of the Ministery of Health and Social Aid. The plot studies of Istanbul Leprosarium of today are carried out with in the cities of Turkey, which are all included. Istanbul Leprosarium, as the final course of the old establishments, which had been built with an intention of isolation or treatment for centuries, has a treatment function of full capacity in modern and scientific conditions, for both the lepers and the others. This also points out the importance of leprosy during the development of Turkish medical history. | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/embargoedAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Deontoloji ve Tıp Tarihi | tr_TR |
dc.subject | Medical History and Ethics | en_US |
dc.title | Başlangıcından bugüne kadar İstanbul`da kurulan Lepra hastaneleri | |
dc.type | masterThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | Deontoloji ve Tıp Tarihi Anabilim Dalı | |
dc.identifier.yokid | 114741 | |
dc.publisher.institute | Sağlık Bilimleri Enstitüsü | |
dc.publisher.university | İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 111729 | |
dc.description.pages | 1385 | |
dc.publisher.discipline | Diğer |