Aile planlaması uygulamalarında tıp etiği ile ilgili sorunların incelenmesi
dc.contributor.advisor | Altıntaş, Ayten | |
dc.contributor.author | Şehiralti (Ilgici), Mine | |
dc.date.accessioned | 2020-12-08T09:58:43Z | |
dc.date.available | 2020-12-08T09:58:43Z | |
dc.date.submitted | 1993 | |
dc.date.issued | 2018-08-06 | |
dc.identifier.uri | https://acikbilim.yok.gov.tr/handle/20.500.12812/177750 | |
dc.description.abstract | 172 ÖZET Ülkemizde aile planlaması insan hakkı olarak kabul edilmekte ve gönüllü aile planlaması uygulamaları benimsenmektedir. Çalışmamızda, poliklinik ortamında bu hakkın kullanılması sıra sında tıp etiği ilgili sorunlar olup olmadığını araştırdık. Araştırmamıza 100 danışan, 100 sağlık görevlisi olmak üzere 200 kişi katıldı. Her iki gruba uyguladığımız anket sorularından elde ettiğimiz bulguları değerlendirdik. Danışanların yarısı rahim içi araç, yarısı isteyerek düşük için baş vuran kadınları kapsamaktaydı. Danışanların hepsi evli idi, yaş ortalamala rı 29.34 idi. Sağlık görevlilerinin çoğu (% 70) doktor, bir kısmı (% 30) hemşi re ve ebe idi. Yaş ortalaması 33.15, çalışma süresi 3 yıl 3 ay idi. Çoğu (% 37) kadın-doğum uzmanlık öğrencisiydi. Çalışma sonuçlarımıza göre, bu alanda tıp etiği ile ilgili bazı sorunların varlığından söz edilebilir.173 Sağlık görevlilerinin çoğu (% 70), danışanların rahim İçin araç dışında yöntem kullanırlarsa başarılı olamayacaklarına inanmaktadırlar. Bu önyargı, danışanların aydınlatılması ve aydınlatılmış seçim sağlanması olasılığını azaltan bir etken olabilir. Danışanlar kuruma başvurmadan önce basın-yayın aracılığı ile çok az oranda (% 7.7) bilgi edinmişlerdir. Danışanların çoğu kuruma başvurmadan önce (% 75) ve kurumda (% 63), mantıklı bir şekilde gebeliği önleyici yöntem seçmelerine yetecek bilgi edinmemişlerdir. Rahim içi araç (RİA) ve isteyerek düşük girişimleri ile ilgili olarak aydınlatılmış onam elde edilmemiştir. RİA için başvuranların yarıdan fazlası (% 56), isteyerek düşük için başvuranların çoğu (% 66) hiçbir risk ve komplikasyon bilmemektedir. Danışanların hiçbirisi (% 100), görevlilerin yarıya yakını (% 44) onam formunun amacının, aydınlatılmış onam elde edildiğini göstermek olduğunu bilmemektedir. Danışanların verilen bilgiyi anlama konusundaki yetersizlik ora nı çok azdır (% 2.3). Danışanların çoğu kullanacağı gebeliği önleyici yöntemin (% 86) ve isteyerek düşük girişiminin (% 90) risk ve komplikasyonları ile ilgili bil gi verilmesini istemektedir. Görevliler, danışanlardan daha yüksek oranda paternalist rolü tercih etmektedir (p<0.001). Görevlilerin çoğu (% 88) aile planlaması uygulamalarına gönüllü olarak katılmaktadır.174 Bir kısım görevli (% 35), üremenin kontrolüne `karşı` tutuma sahiptir. Etik ve yasal konularda görevlilerin bir kısmının bilgisi yeterli (% 34), daha fazlasının (% 66) yetersizdir. Paternalist rol (% 33.3), üremenin kontrolüne `karşı` olma (% 54.3), etik bilginin yetersizliği (% 46.5) etik karar verme üzerinde etki li olmaktadır. Üremenin kontrolüne karşı tutum ile bilginin yetersizliği arasın da anlamlı ilişki bulunmaktadır. Bu bulgulara dayanılarak danışanların aydınlatılması ve görevlilerin etik eğitimi konularında bazı önerilerde bulunduk. | |
dc.description.abstract | 175 SUMMARY In Our Country family planning is considered as a part of human rights and voluntary family planning practicies are accepted. In our study, we try to research that whether there are problems or not in order to use that right in medical outpatient services. 100 clients and 100 health care providers comprised our rese arch groups. Half of the clients were apply intrauterine device (IUD) and the other of them were performed induced abortion. All of the clients were married and the average of their ages was 29.34. Most of the health care providers (70 %) were physicians and the others (30 %) were nurses and midwifes. The average of their ages was 33.15 and the practice durati on was 3 years and 3 months. Most of the physicians (37 %) were training in Obstetrics and Gynecology. According the results of our study we can say that there are some preblems exists in these settings (medical outpatient services) from the medical ethics point of view. Most of the health care providers (70 %) were believing that if the clients use other contraceptive methods than IUD, they will be unsuc cessful. This prejudgement may be a reducing factor for the possibility of176 `to be informed` and `informed choice` of the clients. The clients were informed by mass-media in a lower percentage (7.7 %). Most of the clients were not informed sufficiently both before (75 %) and during the application to the medical outpatient services (63 %), in order to make a choice between the family planning methods. As the result of our study, there was a failure to obtain informed consent of clients Almost half of the clients who came to the medical out patient service for IUD (56 %) and who came for induced abortion (66 %) were have no idea about the risks and complications of the medical inter vention. None of the clients (100 %) and almost half of the health care providers (44 %), were not knew about the aim of consent forms. The percentage of uncomprehention of the given knowledge were lower (2.3 %) among the clients. Most of the clients wants to know the risks and complications about the medical interventions. The percentages are high in IUD (86 %) and in induced abortion (90 %). In comparison with the health care providers and clients attitude toward to patient-physician relationship, health care providers promi nently prefer a paternalistic role (p< 0.001). Most of the health care providers were working related to family planning as a voluntary. On the other hand some of the providers (35 %) were against the control of reproduction with some contraceptive methods and induced abortion.177 Some of the health professionals (34 %) has been adequate knowledge about ethical and legal issues, but most of them (66 %) have been unadequate. Paternalistic role (33.3 %), to be against the control of reproduc tion (54.3 %) and unadequate medical ethics knowledge (46.5 %) were effective on an ethical decision-making. The relation between thel attitude against the control of repro duction and unadequate knowledge has been statistically significant (p<0.05). According to these data we suggest that the clients should be informed, while, on the other hand we discuss the necessity of medical ethics education for the health care providers. | en_US |
dc.language | Turkish | |
dc.language.iso | tr | |
dc.rights | info:eu-repo/semantics/embargoedAccess | |
dc.rights | Attribution 4.0 United States | tr_TR |
dc.rights.uri | https://creativecommons.org/licenses/by/4.0/ | |
dc.subject | Deontoloji ve Tıp Tarihi | tr_TR |
dc.subject | Medical History and Ethics | en_US |
dc.title | Aile planlaması uygulamalarında tıp etiği ile ilgili sorunların incelenmesi | |
dc.type | doctoralThesis | |
dc.date.updated | 2018-08-06 | |
dc.contributor.department | Deontoloji Anabilim Dalı | |
dc.identifier.yokid | 114667 | |
dc.publisher.institute | Sağlık Bilimleri Enstitüsü | |
dc.publisher.university | İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ | |
dc.identifier.thesisid | 111751 | |
dc.description.pages | 212 | |
dc.publisher.discipline | Diğer |