dc.description.abstract | Endüstri Devrimi'nden sonra toplum yapısında görülen ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel değişimler, gelişen teknoloji ile birlikte kentlerin fiziki yapısını etkilemiştir. Kentlerin büyük bir bölümü plansız şekilde gelişirken, tarihi kent merkezleri değişen yeni dünya ihtiyaçlarına göre alınan yanlış kararlarla, eski işlevlerini kaybetmiş, değerlerini yitirerek kimliksizleşme sürecine girmiştir. Dünyada başlayan küreselleşme hareketi ile birlikte, uluslararası ortak miras kabul edilen tarihi kent merkezlerinin önemlerinin vurgulanarak yaşatılmasına yönelik çalışmalar artmıştır. Kentlerde başlayan kimlik arayışları sonucu, geçmişe dair değerlere sahip çıkma bilinci ile tarihi kent merkezlerinin korunarak, sürdürülebilir turizm stratejileriyle yeni işlevler yüklenmesi ve kalite anlayışının benimsendiği kentsel tasarım yaklaşımları ile yeniden ele alınması gündeme gelmiştir. Tez çalışmasında; tarihi kent merkezlerinde mekânsal kalitenin arttırılmasına yönelik bütüncül bir okuma yaklaşımı geliştirilmesi hedeflenmiştir. Bu kapsamda; geçmiş toplumların bıraktığı çok katmanlı izleri dikkate alacak şekilde ulaşılabilirlik, işlevsellik, algılanabilirlik ile konfor, bakım, güvenlik gibi fiziksel ve sosyo-kültürel tasarım özelliklerini başarıyla kurgulayan ve ziyaretçilerin istek ve beklentilerini karşılayan sağlıklı bir mekân organizasyonu oluşturarak, tarihi kent merkezlerinde kalite kavramının ortaya koyulmasına çalışılmıştır. Bu amaçla; İstanbul Metropolünde, binlerce yıllık tarihi ile farklı medeniyetlerin ve kültürlerin izlerini taşıyan, coğrafi konumu, topoğrafik yapısı, mimari ve sosyal doku özellikleri, ulaşım ilişkileri, ticaret ve turizm merkezi kimliği yanı sıra, yaşadığı fiziksel ve işlevsel değişim, dönüşüm ve kayıplar ile kendine özgü ve ayrıcalıklı bir kent dokusu olan `Eminönü` Tarihi Yarımada Bölgesi, araştırma alanı olarak seçilmiştir. `Eminönü` Tarihi Yarımada Bölgesi'nde, mekânın fiziksel özellikleri ile ziyaretçilerin davranışsal ve sosyo-kültürel nitelikleri birlikte değerlendirilerek, kalite parametreleri belirlenmiştir. Bunun yanı sıra; alanın korunarak sürekliliğin sağlanması ve geliştirilecek peyzaj planlama ve tasarım çalışmalarında kalitenin yükseltilmesi için çok boyutlu bir yöntem modeli geliştirilmiştir. Araştırmada, mekânsal kalitenin kullanıcılar gözünden okunabilirliğini ortaya koyabilmek için; objektif veriler sunan Referanslandırılmış Fotoğraf Tabanlı Yöntem, Mekânsal Dizin ve Anket Yöntemleri'yle çalışılmış ve iki farklı ölçekte analizler yapılmıştır. Çalışmada; İstanbul Metropolü `Eminönü` Tarihi Yarımada Bölgesi, `Üst Ölçek` araştırma alanı olarak belirlenmiştir. `Eminönü` Tarihi Yarımada Bölgesi'nde yapılan Referanslandırılmış Fotoğraf Tabanlı Yöntem ve Mekânsal Dizin Yöntemi sonucunda elde edilen, ziyaretçilerin en çok tercih ettikleri tarihi kent mekânı olan Sultanahmet Meydanı ve Çevresi (Ayasofya ve At Meydanı) ise `Alt Ölçek`te analizler yapılacak araştırma alanı olarak ortaya çıkmıştır. Çalışmada; insan-çevre ilişkisini analiz etmek için kullanılan Referanslandırılmış Fotoğraf Tabanlı Yöntem, diğer tekniklerle ilişki kurularak bir yöntem ağı geliştirilmesine öncülük etmiştir. Yöntemle; Panoramio web sitesine yüklenip paylaşıma açılan açık alan fotoğrafları, Google Earth Programı yardımıyla incelenmiştir. Yöntemde ziyaretçilerin, tercih ettikleri mekânlar; Kullanım Haritası, kullanım tarihleri; Zaman Grafikleri, çekim merkezleri; Yoğunluk Haritası, tercih ettikleri güzergâhlar ve çizdikleri rotalar; Yerel Hareketlilik Akış Şeması ve ziyaretçilerin yorumları; Sıfat Çiftleri ile ortaya koyulmuştur. Çalışmada ikinci yöntem olarak; mekân organizasyonun insan hareketi ve görüş alanları ile ilişkisini matematiksel olarak inceleyerek, mekânların insanları bir araya getirme potansiyellerini ortaya koyan Mekânsal Dizin'den yararlanılmıştır. Yöntemle; ArcGIS Programı'nın uzantısı olan Axwoman Yazılımı kullanılarak, Aksiyel Haritalar oluşturulmuştur. Bu haritada çizilen akslarla; ulaşılabilirlik ve erişilebilirliği ortaya koyan; Bütünleşme Değeri Haritası, mekânlar arasındaki bağlantılılık ilişkisini gösteren; Bağlantı Değeri Haritası ve bu değerlerin kullanıcılar gözünden kavranabilirliğinin ölçülmesi için de Anlaşılabilirlik Grafiği oluşturulmuştur.Çalışmada; alt ölçekte araştırma alanı olarak belirlenen Sultanahmet Meydanı ve Çevresi'nde, üst ölçekte tercih edilen yöntemlere ilave olarak Anket Yöntemi kullanılmıştır. Yöntemle; yerli ve yabancı ziyaretçilerin tercih, memnuniyet, beğeni, istek ve algılarının sorgulanması amaçlanmıştır. Anket çalışması; araştırmaya öncülük eden Referanslandırılmış Fotoğraf Tabanlı Yöntem verileri sonuçları doğrultusunda, `Eminönü` Tarihi Yarımada Bölgesi'nin en çok tercih edildiği ay ve kullanıcı sayısı dikkate alınarak gerçekleştirilmiştir. Buna göre çalışma, en çok verinin yer aldığı Nisan ayı ve bu aydaki analiz sayısını gösteren 229 ziyaretçi ile yüz yüze görüşülerek yapılmıştır. Yöntemde; Soru, Anlamsal Farklılaşım ve Biliş Haritaları Tekniği bir arada kullanılmıştır. Soru Tekniğiyle; `kullanıcı`, `kullanım`, `donatı`, `ulaşım` ve `imaj` özellikleri araştırılmış, Anlamsal Farklılaşım Tekniği ile ise; Referanslandırılmış Fotoğraf Tabanlı Yöntem'den elde edilen yorum bilgileri analiz edilerek, ortaya çıkarılan 19 sıfat çifti `beğenilme ölçütü` ile sınanmıştır. Biliş Haritaları Tekniği'yle ise; alanın en çok kullanılan/kullanılmayan noktalarına ve en beğenilen/beğenilmeyen noktalarına ait algı verileri ölçülmüştür. Analizler sonucu Referanslandırılmış Fotoğraf Tabanlı Yöntem ve Mekânsal Dizin Yöntemi'nden elde edilen verilerle; tercih ve bağlantılılık, Referanslandırılmış Fotoğraf Tabanlı Yöntem ve Anket Yöntemi'nden elde edilen verilerle; kullanım (işlevsel) özellikleri ve beğeni, Mekânsal Dizin Yöntemi ve Anket Yöntemi'nden elde edilen verilerle; algı ve erişilebilirlik özelliklerine ulaşılmaya çalışılmış, buna Anket Yöntemi'nden elde edilen veriler (mekân özellikleri, ziyaretçi özellikleri, beklenti ve istekleri ile güvenlik, bakım ve konfor) de eklenerek, mekânsal kalitenin okunmasına yardımcı olacak tasarım araçları belirlenmiştir. Bu şekilde geliştirilen kavramsal model, kurgulanan yöntem ilişkileri ile sınanarak kalite parametreleri ortaya koyulmuştur. Elde edilen verilerden `Eminönü` Tarihi Yarımada Bölgesi'nde tarihi, fiziksel, sosyal ve kültürel bütünlüğün sağlanarak yaşanabilir bir çevre oluşturulması için; ziyaretçilerin fizyolojik, duyusal (psikolojik) ve sosyal ihtiyaçlarını optimum düzeyde karşılanarak memnuniyetlerinin sağlamasının ve mekân organizasyonun ulaşılabilirlik, işlevsellik ve algılanabilirlik parametreleri ile estetik, teknik ve bakım değerlerini göz önünde bulunduran bir yaklaşım ile değerlendirmesinin, alanın okunabilirliğini sağladığı sonucuna varılmıştır. Yapılan karşılaştırmalar; Referanslandırılmış Fotoğraf Tabanlı Yöntem ile Mekânsal Dizin Yöntemi'nin yüksek oranda birbirlerini doğruladığını, Anket Yöntemi'nin ise alt ölçekte (Sultanahmet Meydanı ve Çevresi) daha ayrıntılı veriler ortaya koyduğunu ve diğer iki yöntemi desteklediğini göstermiştir. Bunun yanı sıra; yoğun turist çeken alanlarda uygulanacak Referanslandırılmış Fotoğraf Tabanlı Yöntem'in, Mekânsal Dizin çalışmalarında tahmin edilebilirliği arttırıcı bir teknik olarak kullanılabileceğini ortaya koymuştur.Mekânsal kalite kavramı karmaşık, tek bir ölçütü olmayan bir kavramdır. Bu nedenle, çalışmada tek bir yöntem kullanmak yerine, farklı yöntemler bir arada kullanılarak araştırmaya farklı bir bakış açısı getirilmiştir. Yöntemlerden elde edilen verilerin, birbirileri ile karşılaştırılarak, her bir yöntemin güçlü yanının, diğer yöntemin zayıf yanını tamamlamasına çalışılmıştır. Bu şekilde ortaya çıkabilecek problemlerin en aza indirgenmesi, alanın daha detaylı analiz edilmesi, daha sağlıklı ve doğru sonuçlar alınması mümkün olmuştur. Yapılan analizler sonucu; üst ve alt ölçeklerdeki çalışma alanlarında yüksek kalite değerlerine ulaşılmıştır. Geliştirilen çok yönlü yöntem modeli ile anlamlı sonuçlara ulaşılması, bundan sonra yapılacak bilimsel çalışmalara ışık tutması açısından önemlidir. Tarihi kent merkezlerinde mekânsal kalitenin arttırılması, mevcut değerler ile geleceğin değerleri arasında denge kurularak, ziyaretçilere daha iyi yaşam koşulları sağlaması açısından büyük önem taşımaktadır. Disiplinler arası çalışma gerektiren mekânsal kalite konusunda, kuşkusuz en büyük görev peyzaj mimarlarına düşmektedir. Peyzaj planlama ve tasarım çalışmalarında dikkate alınması gereken okunabilirlik yaklaşımıyla, tarihi kent merkezlerinin, dünyada kaybettiği prestije geri kavuşarak gelecek nesillere doğru aktarılması mümkün olacaktır. | |
dc.description.abstract | After the Industrial Revolution, the economic, political, social and cultural changes in the community structure, in company with developing technologies, have affected the physical structure of cities. While majority of cities were developing in an unplanned manner, particularly historical city centers lost their former functions and values. Therefore, they entered into a disidentification period due to wrong decisions taken for the changing requirements of the new world.Together with the globalization movement in the world, the emphasis was put on the importance of the historical city centers, which were recognized as international joint heritage. The identity seeks starting in cities increased the awareness on owning the historic values and brought up the idea to protect the historical city centers and put new functions to on them with sustainable tourism strategies and to readdress them with the urban design approaches adopting a quality understanding.The thesis study intended to develop a holistic legibility approach to increase spatial quality in historical city centers. Within this scope, by considering the multi-layered traces of past societies, it was attempted to bring out the quality concepts in historical city centers by creating a healthy space organization that both meets the demands and expectations of visitors, and successfully constructs accessibility, functionality, perceivability and the physical and socio-cultural design features like comfort, maintenance and security.For this purpose, the `Eminönü` Historical Peninsula Region was selected as research area. Eminönü has the traces of different civilizations and cultures through its history of thousands of years in the Istanbul Metropolitan City. Eminönü is a unique and privileged urban area with its geographical position, topographical structure, architectural and social texture features, transportation relations, trade and tourism center identity as well as its physical and functional changes, transformations and losses. After determining the study area, quality parameters were determined in the `Eminönü` Historical Peninsula Region by a combined evaluation of the physical qualities of the space and behavioral and socio-cultural qualities of visitors. In addition, a multidimensional method model was developed to protect the area, to ensure continuity and to increase quality in the landscape planning and design works to be done.The study included analyses of two different scales and used the Photography Based Method, Space Syntax and Survey Methods that provide objective data in order to put forward the possibility to read spatial quality through the eyes of users. The study determined the `Eminönü` Historical Peninsula Region of the İstanbul Metropolitan City as the Upper Scale research area. According to the results got from the Photography Based Method and Space Syntax Method, the Sultanahmet Square and its environment (Haghia Sophia and Hippodrome Square) was identified as the most popular historic city space for visitors, and Subscale analyses were conducted at this area.The Photography Based Method was used in the study to analyze the human-environment relation leaded to the development of a method network through association with the other techniques. With this method, the open space photos which were opened to sharing by uploading to the Panoramio web site, were examined by the Google Earth Program. The method reveals the spaces preferred by visitors by the Usage Map; use dates by the Time Graphics; attraction centers by the Density (Hotspots) Map; preferred routes and plotted courses by the Movement Traces Flow Map, and user comments by Adjective Pairs. Space Syntax was used in the study as the second method which reveals the human gathering potential of spaces after mathematical examining the relation of space organization with human movement and visual areas. By the help of Axwoman Software, which is an extension of the ArcGIS Program, an Axial Map was created. With axial lines drawn through on this map, the Integration Map that provides the reachability and accessibility, the Connection Map that shows the connectivity between spaces and the Intelligibility Graphic that enable the measurement of the ability of users to grasp these values, were created.The study used the Survey Method in the Sultanahmet Square and its environment which was determined as the subscale research area, in addition to the methods used in the upper scale. It was intended with this method to question the preference, satisfaction, appreciation, wish and perception of national and international visitors. The survey was conducted by taking into account the most popular month and number of users of the `Eminönü` Historical Peninsula Region in line with the result of the data from the Photography Based Method. Accordingly, the study was conducted in April including the most data and with face to face interviews with 229 visitors which is the number of analyses in this month. The method used Question, Semantic Differential and Cognitive Maps Techniques in combination. The Question Technique was used to search the qualities for `user`, `use`, `equipment`, `transportation` and `image` while the Semantic Differential Technique was used to analyze the information from the Photography Based Method and to test the 19 adjective pairs with the appreciation scale. The Cognitive Maps Technique measured the perception data of mostly used/unused points of the area and mostly liked/disliked points of the space.As a result of the analyses, it was attempted to obtain preferences and connectedness qualities by the data obtained from the Photography Based Method and Space Syntax Method; usage (function) qualities and appreciation by the data obtained from the Photograph Based Method and Survey Method; and perception and accessibility qualities by the data obtained from the Space Syntax Method and Survey Method. Then the data obtained from the Survey Method (visitor qualities, expectations and demands) were added all to determine the design instruments to assist in reading spatial quality. The conceptual model developed in this scope was tested by the method relations that were configured and the quality parameters were revealed. In this way, it was concluded that the correct data on space legibility will be provided by carrying out an evaluation through space organization method which takes into consideration the accessibility, functionality and perceivability parameters of the space and its aesthetic, technical and maintenance values to ensure optimum provision of the physiologic, sensual (psychological) and social needs of the visitors in order to create a livable environment in the `Eminönü` Historical Peninsula Region through its historic, physical, social and cultural integration. The comparisons indicated that the Photography Based Method and Space Syntax Method significantly verified each other while the Survey Method provided more detailed data in the subscale (Sultanahmet Square and its environment) supporting two other methods. In addition, it was shown that the Photography Based Method could be used as a technique to increase predictability in Space Syntax studies.Spatial quality concept is a complex concept having multiple criteria. Therefore, the study used different methods instead of a single one to provide a different perspective to the study. The data obtained from these methods were compared to each other in order to make sure that a weak aspect of a method is complemented by a strong aspect of another method. This way, it was possible to minimize the possible problems, to conduct a more detailed analysis of the space and to obtain healthier and correct results. As a result of the analyses, high quality values were obtained in the study areas of upper scale and subscale. Reaching significant results with the multidimensional method model that was developed is important to shed a light for the future scientific studies.Increasing the spatial quality in historical city centers is very important for providing the visitors with better living conditions by establishing a balance between the current values and the future values. Undoubtedly, landscape architects have the greatest role for spatial quality that requires interdisciplinary study. Legibility approach that needs to be taken into consideration in landscape planning and design works will allow the historical city centers in particular to regain the lost prestige in the world and to be conveyed to future generations properly. | en_US |