dc.description.abstract | ÖZET Kronik pelvik ağrı, alt abdomen ve pelvise lokalize, en az 6 ay süreyle devam eden sürekli yada ara ara ortaya çıkan, menstrüasyon ve cinsel birleşmeyle ilişkili olmayan ağrıdır. Jinekolojik, non-jinekolojik, psikiyatrik nedenlerle oluşabileceği gibi etyolojide hiçbir organik ve psikiyatrik hastalık bulunmayabilir. Etyolojiye yönelik tanısal yöntemler; ayrıntılı medikal, cerrahi ve psikoseksüel öykü, sistematik ve pelvik muayene, ultrasonografi, sonohisterografi, kompüterize tomografi, manyetik rezonans görüntüleme ve laparoskopidir. Laparoskopisi normal olan hastalarda en çok suçlanan faktör pelvik konjesyon sendromu ve seksüel-fiziksel suistimale sekonder morbiditedir. Pelvik konjesyon sendromu, broad ligament, ovaryan venlerdeki dilatasyon ve pelvik ağrı ile karakterize bir durumdur. Etyopatogenezinin kesin olarak bilinmemesine karşın en çok suçlanan faktör ovaryan disfonksiyondur. Bu sendromun tanısında kullanılabilecek yöntemler; transvajinal ultrasonografi, renkli doppler ultrasonografi, MRI, laparoskopi ve venografidîr. Etyopatagenezdeki belirsizlik tedavi olanaklarını sınırlamaktadır. Ovaryan süpresyona yönelik tedavilerin etkinlikleri gösterilmiş, ancak etkileri kalıcı olmamıştır. Flebotonik ajan olan flavinoidlerin etkinliği preliminer bir çalışmada gösterilmiştir. Biz bu çalışmada; kronik pelvik ağrı tanısında renkli doppler ultrasonografinin non-invaziv ve ucuz bir yöntem olarak kullanılabilirliğini ve tedavide flavinoidlerin etkinliğini göstermeyi amaçladık. Bu çalışma, İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Polikliniğine 1 Ocak 2000 - 31 Aralık 2000 tarihleri arasında `Kronik Pelvik Ağrı` tanısıyla kabul edilen reprodüktif yaştaki hastalar üzerinde yapıldı. Tüm hastaların demografik özellikleri, ağrı karakteristikleri, jinekolojik, medikal ve cerrahi öyküleri sorgulanarak, pelvik muayene, transvajinal ultrasonografi ve doppler ultrasonografi ile değerlendirildiler. Ek patoloji araştırmak üzere, tanısal laparoskopiye alındılar. Laparoskopi bulguları normal olan ve konjesyonu olan hastalar olmak üzere iki gruba ayrıldılar. Tüm hastalara mikronize flavinoid 50fraksiyonu, bir ay süre ile verildi. Ağrı şiddetleri, ilaç öncesi ve sonrası olmak üzere vizüel analog skala kullanılarak değerlendirildi. Doppler ultrasonografi 7 hastada konjesyonu gösterdi. Laparoskopi ile bu doğrulandı ve 7 hastada daha konjesyon tespit edildi. Flavinoidler konjesyonu olan hastalarda daha belirgin olmak üzere tüm pelvik ağrılı hastalarda ağrı skorlarında belirgin azalmaya neden oldular. Doppler ultrasonografinin pelvik konjesyonu göstermedeki rolü daha önceki çalışmalarda da gösterilmiş olup az sayıda hasta gruplarında ve vaka takdimleriyle sınırlı kalmıştır. Bizim bulgularımız bu çalışmaları destekler niteliktedir. Flavinoidlerin pelvik konjesyon sendromundaki etkinliğini değerlendiren preliminer bir çalışma mevcuttur. Bizim çalışmamız bu çalışmayı, daha fazla hasta grubunda desteklemiştir. Bu çalışmada, doppler ultrasonografinin kronik pelvik ağrılı hastaların değerlendirilmesinde önemli bir tanı yöntemi olduğu sonucuna varılmıştır. Bu tanı yöntemi, pelvik ağrıda önemli bir yeri olan konjesyonun tanısında sayıca artışa neden olacak, tedavide yeni gelişmelere olanak sağlayacaktır. Kronik pelvik ağrılı hastaların tedavisinde flavinoidlerin etkinliği, konjesyonlu hastalarda daha fazla olmak üzere tüm hastalarda gözlemlenmiştir. Bu da flavinoidlerin venöz tonusu arttırıcı, mikrosirkülasyonu düzenleyici, antioksidan, kronik enflamasyona karşı koyucu etkilerinden dolayı, pelvik ağrının semptomatik tedavisinde kullanılabileceğini göstermektedir. 51 | |