Et işletmeleri çalışanlarının etler ile bulaşan parazit enfeksiyonlarına karşı risklerinin belirlenmesi

Abstract

Kırmızı et, içerdiği yüksek hayvansal proteinlere ilave vitaminler, mineraller ve diğer besleyici maddelerle insan beslenmesinde oldukça önem arz etmektedir. Nüfusun artışı, sanayileşme, göçler gibi faktörlerle gıda endüstrisi gelişmekte ve her geçen gün tesis sayılarının arttığı görülmektedir. Güvenli gıdanın önemi kadar bu tesislerde çalışanların tam iyilik hallerinin sürdürülmesi için çalışmalarda hızlanmaktadır. Bu çalışma ile et ve et üretim tesislerinde çalışanların fazlaca maruz kaldıkları biyolojik etkenlere maruziyetlerinin araştırılması ve bu biyolojik etkenlere dair korunma politikalarının düzenlenerek bu hastalıkların halk sağlığı problemi olmasının engellenmesi amaçlanmıştır. Çalışmamızda ülkemizin Akdeniz Bölgesi'nde Adana ilinde, Ege Bölgesi'nde Muğla ilinde ve Karadeniz Bölgesi'nde ise Trabzon ilinde bulunan mezbahalarda çalışan 50 çalışandan tam kan örnekleri ve bu mezbahalarda kesilen 45 farklı hayvandan et örneği alınarak bu örnekler Real-Time PCR ve ELISA Yöntemi ile çalışılmıştır. Ayrıca çalışanların biyolojik risk etmenlerine dair bilgi ve algı düzeylerinin ölçülmesi için yüz yüze görüşme tekniği ile anket uygulanmıştır. Adana ilindeki 16 çalışanın 2'sinde (%12.5) Ekinokokkoz, 1'inde (%6.3) Toksoplazmoz, Muğla ilindeki mezbahada çalışan 21 çalışandan 2'sinde (%9.5) Teniyoz, Trabzon ilindeki 13 mezbaha çalışanından 1'inde (%7.6) Ekinokokkoz, 2'sinde (%15.4) Teniyoz seropozitifliği bulunmuştur. Adana'daki mezbahadan alınan 15 farklı et ve diğer hayvansal ürünlerinde (karaciğer) 1'inde (%6.6) Echinococcus spp., 1'inde (%6.6) Toxoplasma spp., Muğla ilinden alınan et örneklerinin birinde (%6.6) Taenia spp. saptanırken, Trabzon ilinden alınan et örneklerinin 1'inde (%6.6) Taenia spp. pozitif bulundu.Yapılan çalışma ile mezbahalarda çalışanların biyolojik etmenlerden grup 2 ve grup 3'te yer alan parazitlere maruz kaldıkları ve çalışanlara uygulanan ankette biyolojik risklere karşı bilgi ve algı düzeylerinin düşük olduğu görülmüştür. Bu durumun yalnızca iş sağlığı ve güvenliği problemi olarak değil halk sağlığı problemi olarak da değerlendirilmesi gerektiğini ortaya konulmuştur.

Red meat is essential to the human diet with vitamins, minerals, and other nutrients added to the high quantity of proteins it contains. Due to factors such as population growth, industrialization, and migration, the food industry is developing, and the number of facilities is increasing day by day. Alongside the importance of safe food, efforts to maintain the full well-being of employees in these facilities are accelerating. This study aims to investigate the exposures by biological factors of these workers who are working in meat production facilities and preventing these diseases from becoming a public health problem by regulating protection policies at the facilities.In our study, 50 blood samples which are obtained from the employees working in slaughterhouses located in Adana in Mediterranean Region of Turkey, Muğla in Aegean Region and Trabzon in Black Sea Region and 45 meat samples from different animals in these slaughterhouses were tested by using Real-Time PCR and ELISA techniques. In addition, a survey was done during a face-to-face interview to measure the knowledge and perception levels of employees about biological risk factors.Of the 16 employees in Adana, 2 (12.5%) had Echinococcisis, 1 (6.3%) had Toxoplasmosis 1 (9.5%) of the 21 workers in the slaughterhouse in Muğla had Taeniasis, Of the 13 slaughterhouse workers in Trabzon, 1 (7.6%) had Echinococcisis, and 2 (15.4%) had Taeniasis seropositive. Echinococcus spp. was detected in 1 (%6.6) and Toxoplasma spp. was detected in 1 (6.6%) of the fifteen different meat samples taken from the slaughterhouse in Adana; Taenia spp. was detected in 1 (6.6%) of the samples from Muğla while Taenia spp. test was found positive on 1(6.6%) meat samples were taken from Trabzon.In this study, it was observed that the workers in slaughterhouses were exposed to the parasites from biological factors of group 2 and group 3, and the level of knowledge and perception about biological risks was low in the survey made among the employees. This situation should be evaluated not only as an occupational health and safety problem but also as a public health problem.