dc.description.abstract | 84 ÖZET Bu çalışma İTF Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları ABD, Çocuk Kardiyolojisi polikliniği ve İTF Kalp ve Damar Hastalıkları Araştırma ve Uygulama Merkezi Efor Testi Laboratuarında yapıldı. Çalışma, tanısı kliniğimizde konulup tam düzeltme operasyonu İTF Göğüs Kalp Damar Cerrahisi ABD'nda yapılmış, yaşlan 4-15 arasında değişen 22 FT'li hastada yapıldı. Kontrol grubu olarak kliniğimize göğüs ağrısı, çarpıntı veya başka bir şikayetle başvurup kardiyak sorunlarının olmadığı saptanan 12 sağlıklı çocuk alındı.Hem çalışma hem de kontrol grubunda boy ve kilolarım da içeren ayrıntılı fizik muayene yapıldı. EKG, Hct, ekokardiyografi,24 saatlik holter monitörizasyonu tetkiklerinden sonra egzersiz testi yapıldı. Bu çalışmada : 1. Hasta ve kontrol grubunun, egzersiz kapasiteleri ile birlikte, egzersiz öncesi ve maksima! egzersiz sırasındaki kalp tepe atımı (KTA), arteryel kan basıncı(AKB) ve ejeksiyon fraksiyonlannın(EF) karşılaştırılması, 2. Hasta grubunda rezidü anatomik ve elektrofizyolojik bozuklukların egzersize etküerininin araştırılması, 3. Egzersiz testinin bu hastalarda tam ve izlem açısından öneminin ve gerekliliğinin belirlenmesi amaçlandı.85 Hastalarımızın %77'sinde EKG'de ileti kusuru vardı. EKG' de %13, egzersiz testinde %18, holter monitörizasyonunda %41 hastada ventriküler aritmi saptandı. Egzersiz sırasında aritmisi olan 4 hastadan birinde ne standart EKG'de, ne de holter monitörizasyonunda aritmi saptanmadı. Hasta grubunun hem holterde saptanan maksİmal KTA, hem de istirahat sırasındaki ve egzersizdeki maksimal KTA'lan kontrol grubuna göre daha düşüktü (sırasıyla p=0.01, p=0.022, p=0.01). Hasta grubunda saptanan egzersiz süresi de kontrol grubuna göre daha kısaydı(p=0.05). Her iki grubun istirahat ve egzersizdeki sİstolik kan basınçları arasında fark bulunmadı. Ancak hasta grubunun egzersizdeki diastolik kan basıncı, kontrol grubuna göre daha düşüktü(p=0.002). îsîirahattekİ diastolik kan basına da hasta grubunda daha düşük olmasına karşın, aradaki fark istatiksel anlamlılığı yakalayamadı(p= 0.057). Miyokard kan akımı ve miyokardın oksijen kullanımım gösteren KTA-AKB indek si, hasta grubunda hem istirahat, hem de egzersizde daha düşüktü(p=0.014, p=0.026). Hastalarımızın %77'sinde PY, %27'sinde PS ve %18'inde ventriküler septumda çeşitli derecelerde kaçak vardı. PY' i olan hastaların egzersiz süresi, PY'i olmayanlara göre daha uzun olmakla beraber bu fark istatiksel olarak anlamlı değildi(p=0.17). Hasta sayısının az olması ve her iki lezyonun birlikte bulunması nedeniyle PS ve rezidü VSD'nin egzersiz üzerine etkisi hakkında yeterli bilgi elde edilemedi. Aritmi varlığının, operasyondan sonra geçen sürenin ve maksimal KTA'nın egzersiz kapasitesine etkisi yoktu. Yaş, operasyon yaşı ve KTA-AKB indeksinin egzersiz kapasitesi ile pozitif bir korelasyon gösterdiği belirlendi (sırasıyla p=0.009, p= 0.033, p=0.021).86 Sonuç olarak, FT tanısı alan hastaların operasyon ile beklenen yaşam süresi ve yaşam standartlarında belirgin bir iyileşme olmaktadır. Bu hastaların operasyon sonrasındaki sorunlarının zamanında ortaya çıkarılması ve tedavi edimesi ile bu iyileşme daha da artacaktır. FT nedeni ile öpere olan hastalarda, düzenli aralıklarla fizik muayene, EKG, telegrafi, ekokardiyografi ve holter monitörizasyonu yapılarak sorunlar daha erken ortaya çıkarılabilir. Sorunların ortaya çıkarılmasında yukarıdaki yöntemlere ek olarak egzeriz testinin de önemli ölçüde katkısı bulunmaktadır. Ancak bu hastalarda egzersiz testi bulgularının tüm ayrıntıları ile ortaya çıkarılması için yapılacak yeni çalışmalara gereksinim vardır. | |