dc.description.abstract | 77 ÖZET Bu çalışmanın ilk bölümünde Ocak 1993-Nisan 1998 tarihleri arasında İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi,Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı,Neonatoloji Bilim Dalı'nda 'Neonatal Polisitemi' tanısı ile izlenen 74 olgunun dosyalan retrospektif olarak incelendi.Olgularda neonatal polisitemi etiolojisinde yer alabilecek RF'leri,polisitemi ve hiperviskozite ile ilişkili olabilecek klinik ve laboratuvar bulgular ve tedavi yaklaşımı belirlendi. Olguların ortalama gestasyon haftası 37.2±3.3 hafta idi.32 olgu (%43.2) preterm,38 olgu (%51.4) term ve 4 olgu (%5.4) postterm idi.Preterm olgular literatürde bildirildiğinden daha sık saptandı. Neonatal polisitemi gelişimi için zemin yaratabilecek RF'leri olgularımızın 66'sında (%89.2) belirlendi.En sık karşılaşılan RF 34 olguda (%46) mevcut olan SGA doğum idi.Olgularımızdaki diğer RF'leri sıklık sırasına göre annede preeklampsi,perinatal asfiksi,gestasyonel diabet,LGA doğum,annede hamilelikte sigara içme öyküsü,ikiz gebelik,postterm doğum,kromozom anomalisi ve annede esansiyel hipertansiyon varlığı olarak saptandı. Olgularımızın klinik bulguları ve semptomları sistematik olarak belirlendi.48 olguda (%65) pletore,50 olguda (%67.6) SSS,KRS ve/veya GİS'e ait olmak üzere semptom varlığı saptandı.SSS semptomu olarak toplam 29 olguda (%39.2)78 hipotonisite,hipoaktivite,hiperirritabilite, hipertonisite,apne veya konvülsiyon;KRS semptomu olarak toplam 29 olguda (%39.2) siyanoz,solunum sıkıntısını gösteren taşipne,interkostal çekilme,inlemeli solunum,taşikardi veya kalpte üfürüm;GIS semptomu olarak ise toplam 16 olguda (%21.6) beslenme entoleransı,batın distansiyonu,kusma,GÎS kanaması veya NEK belirledik. Neonatal polisitemi ile eş zamanlı olarak 42 (%56.8) olguda başta hipoglisemi olmak üzere,hipokalsemi ve/veya trombositopeni tesbit ettiğimiz laboratuvar bulguları idi. Olgularımızın 36'sı (%48.6) PET ile tedavi edilmişti,38 olguya ise (%51.4) PET yapılmadığı tesbit edildi.Üçüne PET yapılan toplam 5 olgu neonatal polisitemi dışı nedenlerle takibi sırasında eksitus olmuştu.Neonatal polisitemi dışında olgularımızın 22'sinde (%29.7) erken neonatal sepsis,6'sında (%8.1) doğum travması,5'inde (%6.8) TTN,üçünde (%4.1) NEK,birinde (%1.4) RDS ve birinde (%1.4) bilier atrezi olmak üzere diğer tanılar da mevcuttu. Çalışmamızın ikinci bölümünde ise ilk bölümde belirlenen 74 olgudan çağrımızı kabul eden 13'ü PET yapılan ve 13'ü PET yapılmayan toplam 26 olgu iki ayrı grup olarak karşılaştırılmışım Bu karşılaştırma ile her iki grup arasında nörolojik ve psikomotor gelişim açısından fark olup olmadığını belirlemek amaçlanmıştır. Her iki grubun neonatal dönem bulguları değerlendirildiğinde gruplar arasında GH,doğum tartısı,intrauterin gelişimleri ve RF'leri açısından fark yoktu.Ancak PET yapılan gruptaki çocuklar daha semptomatik idi.79 Grup I'deki olguların ortalama muayene yaşı 31.5±18.5 ay,Grup II'deki olguların ortalama muayene yaşı 35+15.5 ay idi.Her iki grup olgunun da fizik muayenesinde anlamlı bir bulgu saptanmadı.Birer olguda belirlenen benign familyal makrosefali,Cafe au lait lekeleri,büyüme gelişme geriliği ve bilier atrezi rastlantısal bulgular olarak değerlendirildi. Nörolojik muayenede hiçbir grup olguda spesifik nörolojik bulgu saptanmadı. Sadece Grup H'deki bir olguda geçirilmiş afebril konvülziyon öyküsü nedeniyle çekilen EEG'de fokal nörolojik bulgu saptanarak takibe alındı. Her iki grup olgunun psikomotor gelişimleri DGTT ve BL testi ile değerlendirildi.DGTT ile olguların dil,ince motor,kaba motor ve kişisel sosyal gelişimleri değerlendirildi. En sık Grup I'de l,Grup II'de 5 olguda olmak üzere dil gelişiminde gerilik saptandı ancak gruplar arası fark kişisel sosyal,ince devinsel ve kaba devinsel gelişimde olduğu gibi anlamsız bulundu. Olguların psikomotor gelişimleri BL testi uygulanarak skorlandı.Grup I ortalama BL DQ skoru %98.5±3.2 ve Grup II ortalama BL DQ skoru %96.2+5.8 olarak belirlendi.Her iki grup skorları normal sınırlar arasında idi ve gruplar arası fark saptanmadı. Sadece Grup H'deki birtek olguda %90'ın altında skor mevcuttu.Diğer tüm olgularda BL DQ skorları normal sınırlar dahilinde idi (%90 ve üzeri). Multipl regresyon testleri yapılarak GH,DT,intrauterin gelişim,neonatal polisitemi RF'leri,semptomlar ve laboratuvar bulgularının BL DQ skorları ile ilişkisi araştırıldı ancak hiçbiri ile anlamlı ilişki kurulamadı.80 Sonuç olarak neonatal polisitemi tanısı alan olgularımızın uzun dönem nörolojik ve psikomotor gelişimlerini normal sınırlar içerisinde tesbit ettik ve neonatal dönemde PET yapılan ve PET yapılmayan olguların psikomotor gelişimleri skorlanarak karşılaştırıldığında Bada ve arklan (5),Gross ve ark.lan (36),Van der Elst ve ark.lan (116) ile benzer olarak her iki grup arasında fark olmadığını belirledik. Çalışma grubumuz içinde her iki grupta da 7'şer olgunun preterm olması ve preterm olmanın getirdiği ek sorunlara sahip olmalarına karşın sonuçta iki grup arasında psikomotor gelişim yönünden fark olmaması ve özellikle nörolojik muayenelerinde spesifik nörolojik bulgu saptanmamış olması beklemediğimiz bir sonuç olmuştur. Bu sonuç preterm olguların bir bölümünün SGA oluşlarıyla,olgu sayısının az ve takip süresinin ortalama 33.3+16.5 ay gibi kısa olmasıyla açıklanmaya çalışılmıştır. | |