dc.description.abstract | Amaç: Sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirme öyküsü veren ve Paradise kriterlerine göretanısı kesinleşen çocukların prospektif olarak çinko ve demir eksikliği açısından incelenmesiamaçlandı.Gereç ve Yöntemler: İstanbul Üniversitesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı GenelPediatri Bilim Dalı Polikliniğine sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirme şikâyetiylebaşvuran 2-18 yaş arası hastalar çalışmaya alındı. Sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirençocuk tanımı olarak Paradise kriterleri doğrultusunda yılda 7 veya daha fazla tonsillofarenjitenfeksiyonu geçirilmesi veya geçen son 2 yıl içerisinde her yıl en az 5 tonsillofarenjitenfeksiyonu geçirilmesi veya geçen 3 yıl içerisinde her yıl en az 3 tonsillofarenjit enfeksiyonugeçirilmesi olarak kabul edildi. Hastalar sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirenler ve kontrolgrubu olmak üzere ikiye ayrıldı. Ayrıca sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçiren grup, hastalıkgeçirme sıklıklarına göre 3 alt gruba daha ayrılarak çalışma yürütüldü. 1. grup; yılda ≥7 ÜSYEgeçiren çocuklar, 2. grup; 2 yılda ≥5 ÜSYE/yıl geçiren çocuklar, 3. grup; 3 yılda ≥3 ÜSYE/yılgeçiren çocuklar olarak tanımlandı. Yaş, boy, tartı değerleri ve persantilleri saptandı. Günlükdiyet öyküleri çinko ve demir içeriği açısından sorgulanarak diyet analizi Beslenme BilgiSistemi 6 (BEBİS6) programı kullanılarak yapıldı. Hastalara enfeksiyonsuz dönemlerindegelmeleri söylenerek, semptomsuz ve ilaç tedavisi almadıkları dönemlerde hastaların ve benzeryaş ve risk faktörlerini içeren kontrol grubunun tam kan sayımı, serum demir düzeyi, total demirbağlama kapasitesi, serum ferritin düzeyleri ve serum çinko düzeyleri araştırıldı. Çalışmasırasında, ek başka bir hastalığı tespit edilenler çalışmadan çıkarıldı. Tam kan sayımı İ.Ü. İTFÇocuk Sağlığı ve Hastalıkları Biyokimya Laboratuvarında Abbottt Cell-Dyn 3700 adlı cihazlaMAPPS lazer ölçüm sistemiyle, serum demir düzeyi ve total demir bağlama kapasitesi ölçümüİ.Ü. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Biyokimya Laboratuvarında Roche Cobas Integra 800cihazında spektrofotometrik (Guanidine/FerroZine) yöntemiyle, serum ferrritin düzeyi İ.Ü.Klinik Biyokimya Laboratuvarında Roche Cobas Modular Analytics E170 cihazındaelektrokemilüminesans immünolojik test yöntemiyle ve serum çinko düzeyi İ.Ü. Çocuk KliniğiEser Element Laboratuvarında Varian marka atomik absorbsiyon spektrofotometresi ileölçüldü. Bunun için sekiz saatlik açlığı takiben tam kan sayımı için bir adet 2 cc K3 EDTA'lıtüpe, serum demir düzeyi ve total demir bağlama kapasitesi için bir adet 2 cc Na Sitrat'lı tüpeve serum çinko düzeyi içinde yine bir adet 2 cc eser element analizine uygun Becton-Dickinson XIVtüpüne venöz kan örnekleri alındı. Ayrıca sık ÜSYE veya diğer nedenlerle önceden bakılanimmünglobulin düzeyleri de değerlendirildi. Elde edilen veriler SPSS 21,0 programı yardımıylaincelendi. İstatistiksel olarak p<0.05 anlamlı olarak kabul edildi.Bulgular: Çalışmaya 100 hasta ve 100 kontrol ile başlandı. Çalışma ve kontrolgruplarından birer hasta β-talasemi minör ön tanısıyla, kontrol grubundan da 1 hasta AAA, 1hasta hafif IgA eksikliği ön tanısıyla, 9 hasta da venöz kan örneklerinde hemoliz olmasınedeniyle çalışma dışı kaldılar. Sık ÜSYE geçiren grupta 99, kontrol grubunda 88 çocuk yeraldı. Alt gruplardan 1.grupta 57, 2. grupta 25 ve 3. grupta 17 kişi vardı.Sık ÜSYE grubunun yaş ortalaması (5,35±2,14 yıl) kontrol grubuna (6,55±2,92 yıl) göredaha düşük saptandı. Buna bağlı olarak da sık ÜSYE grubunun ortalama boy ve kilo değerleride daha düşük bulundu. Alt gruplardan 1. grubun 3. ve kontrol grubuna göre yaş, boy ve kilodeğerleri düşüktü. Sık ÜSYE ve kontrol grubu arasında ve alt grupların karşılaştırılmasındagomez, relatif tartı ve yaşa göre boy değerleri arasında fark saptanmadı. En küçük yaş 1.gruptaydı (4,8±1,91 yıl). Düşük yaşlarda daha fazla enfeksiyon geçirme şikayetinin olduğugörüldü.Prematürite (p=0,029) ve aynı yatak odasını paylaşan kişi sayısı (p=0,035) sık ÜSYEaçısından risk faktörü olarak tespit edildi. Alt gruplar arasında farklılık saptanmadı. Anne sütüile beslenmede hedeflenen 6 ay sadece anne sütü verilmesi ve 2 yaşına kadar anne sütüne devamedilmesi hedeflerine ulaşılmadığı, gruplar arasında fark olmamakla beraber sadece anne sütüverilmesi süresinin yaklaşık 4,5 ay, toplam anne sütü ile beslenme süresinin ortalama 15,5 aycivarlarında olduğu görüldü.Beslenme analizlerine bakıldığında sık ÜSYE geçiren çocukların kontrol grubunaoranla daha az çinko (5,64±1,86mg ve 6,8±2,13 mg), protein (%74,23±23,1 ve %82,06±21,55)ve yağ (%76,94±28,81 ve %98,58±81,53) tükettikleri görüldü (p=0,001, 0,018 ve 0,014). Altgruplardan 1. ve 2. grubun çinko tüketim miktarları (5,4±1,67 ve 5,51±1,64 mg) ile kontrolgrubu (6,8±2,13mg) arasında istatistiksel olarak anlamlı fark saptandı (p=0,0001 ve 0,022).Ayrıca 1. grubun protein tüketim yüzdesi (%70,05±20,01) kontrol grubundan (%82,06±21,55)ve 3. gruptan (%88,28±26,2) istatistiksel olarak anlamlı derece düşüktü (p=0,008 ve 0,016).İştahsızlık (%71 p=0,0001), solukluk (%33 p=0,002), angüler çeliyit (%24 p=0,023) veishal (%11 p=0,005) oranları sık ÜSYE geçiren grupta kontrol grubuna göre (sırasıyla %23,XV%14,%11 ve %1) daha yüksekti. Alt gruplara bakıldığında her dört bulgunun görülme oranları1. grupta kontrol grubuna göre daha yüksekti (%77, %42, %30 ve %14)(p<0.05). Ayrıcaiştahsızlık 2. (%64) ve 3. grupta (%59) da kontrol grubuna göre daha yüksek oranda saptandı.Sık ÜSYE geçirenlerde en sık şikâyetin iştahsızlık (%71) olduğu görüldü.Serum çinko (72±8 ve 84±9 µg/dL, p=0,0001), serum demir (70,52±28,18 ve85,35±35,15 µg/dL,p=0,002), hemoglobin (11,98±0,78 ve 12,38±0,69 g/dL, p=0,0001),hematokrit (%35,52±2,26 ve 36,87±2,01, p=0,0001), MCV (78,37±3,83 ve 80,27±4,34 fL,p=0,002), MCH (26,39±1,45 ve 27,03±1,65 pg, p=0,005), MCHC (33,04±1,50 ve 34,08±2,02g/dL, p=0,006) ve IgG (926,99±214,5 ve 1035,54±217,96 mg/dL, p=0,001) ortalamadeğerlerinin sık ÜSYE grubunda kontrol grubuna göre istatistiksel olarak anlamlı derecededüşük olduğu görüldü. Sık ÜSYE alt gruplarından 1. ve 2. grubun (69±7 ve 75±8 µg/dL)kontrol grubuna ( p=0,0001) ayrıca 1. grubun 2. ve 3. gruba (79±6 µg/dL ) göre de anlamlışekilde çinko düzeyleri düşük saptandı (p=0,011 ve 0,0001). Demir ortalama değerleri içinseyalnızca 1. grupta (69,19±30,11 µg/dL) kontrol grubuna göre anlamlı düzeyde demir düşüklüğüsaptandı (p=0,017). Aynı şekilde yalnızca 1. grupta kontrol grubuna göre hemoglobin(11,86±0,88 g/dL), hematokrit (%35,3±2,52), MCV (78,19±4,36 fL), MCH (26,27±1,59g/dL),MCHC (32,79±1,48 g/dL) ve IgG (895,08±214,17 mg/dL) ortalamaları (normal sınırlar içindeolmasına karşın) anlamlı olarak düşüktü (p<0.05). 1. grupta eksiklikler en belirgindi. SıkÜSYE ile kontrol grubu arasında anlamlı farklılık çıkmasının esas sorumlu görüldüğü grup 1.grup olarak belirlendi.Toplamda çinko eksikliği %18,2 olarak tespit edildi. Tüm gruplarda günlük tüketilençinko ihtiyacı karşılama yüzdesinin %100'ün üstünde olmasına rağmen çocuklarda saptanançinko eksikliği sıklığı, diyetlerdeki çinko kaynağının hayvansal veya bitkisel olmasının, çinkobiyoyararlanımının ve diyet analizlerinin ülkemiz şartlarına göre daha dikkatli yapılmasınınönemini gösterdi. Çinko eksikliği oranları sık ÜSYE grubunda (%33,3), kontrol grubuna (%1,1)göre belirgin daha yüksekti (p=0,0001). Alt gruplara bakıldığında 1. grupta (%49,1) çok dahabelirgin olmak üzere 1. ve 2. grupta (%16) çinko eksikliği görülme oranı, kontrol grubuna göreanlamlı şekilde yüksekti (p=0,0001 ve 0,001). Ayrıca 1. grupta çinko eksikliği görülme oranı,2. ve 3. gruplara (%5,9) göre de anlamlı şekilde yüksekti (p=0,0046 ve 0,0013). 1. grupta hemkontrol hem de 2. ve 3. gruplara göre, 2. grupta ise kontrol grubuna göre daha sık çinko eksikliğisaptandı.XVIToplamda anemi görülme oranı %16 olarak tesbit edildi. Sık ÜSYE grubunda anemivarlığı (%21,2), kontrol grubundan (%10,2) yüksek bulunsa da istatistiksel olarak anlamlıdeğildi. (p=0,065). Alt gruplara bakıldığında 1. grupta anemi (%29,8) görülme oranı 2. vekontrol grubuna göre (%8 ve 11,8) yüksekti (p =0,003 ve 0,031). Diğer gruplar arasındaistatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı (p>0,05).Toplamda demir eksikliği %9,1 olarak tespit edildi. Demir eksikliği açısından sık ÜSYEgrubu (% 7,1) ile kontrol grubu (%11,4) arasında ve alt gruplar (1. grup %5,3, 2. grup %12 ve3. grup %5,8) arasında fark saptanmadı (p>0,05). Demir eksikliği olanlar içinde çinko eksikliğibirlikteliği saptanmadı.Toplamda demir eksikliği anemisi %7 olarak saptandı. Sık ÜSYE grubu (%9,1) ilekontrol grubu (%4,5) arasında demir eksikliği anemisi görülme oranları arasında istatistikselolarak anlamlı farklılık bulunmadı (p>0,05). Alt gruplara bakıldığında sık ÜSYE grubundakitüm demir eksikliği anemisi saptanan hastaların 1. grupta yer aldığı ve dolayısıyla 1. gruptademir eksikliği anemisi (%15,8) görülme oranının 2., 3. (%0,0) ve kontrol grubuna göreistatistiksel olarak anlamlı düzeyde daha fazla olduğu görüldü (p=0,035, 0,001 ve 0,020).Demir eksikliği anemisi olup çinko eksikliği de olan 5 hastanın tümü sık ÜSYEgrubundaydı. Sık ÜSYE grubunda demir eksikliği anemisi olanlar içinde çinko eksikliğigörülme oranı (%5,1), kontrol grubundan (%0,0) daha yüksek saptanmasına karşın bu farklılıkistatistiksel olarak anlamlı bulunmadı. (p>0,05). Ancak alt gruplar açısından bakıldığında bu 5hastanın tümünün 1. grupta yer aldıkları görüldü. Bundan dolayı demir eksikliği anemisi olupçinko eksikliği de görülmesi durumu 1. grupta (%8,8) kontrol grubuna (%0,0) göre istatistikselolarak anlamlı derecede yüksek saptandı (p=0,0046).Tüm gruplar içinde toplamda demir eksikliği veya demir eksikliği anemisi görülmesi%16 olarak tespit edildi. Sık ÜSYE ve kontrol grupları arasında demir eksikliği veya demireksikliği anemisi görülme oranları (%16,2 ve 15,9) arasında istatistiksel olarak anlamlı farksaptanmadı (p>0,05). Demir eksikliği veya demir eksikliği anemisi olup çinko düzeyi normalveya düşük saptananlar açısından da sık ÜSYE grubu ile kontrol grubu arasında istatistikselolarak anlamlı farklılık saptanmadı (p>0,05). Alt gruplara bakıldığında demir eksikliği veyademir eksikliği anemisi görülmesi açısından istatistiksel olarak anlamlı fark saptanmadı.(p>0,05) Demir eksikliği veya demir eksikliği anemisi ile birlikte çinko eksikliği görülmesi XVIIdurumları 1. grupta (%8,8) kontrol grubuna (%0,0) göre istatistiksel olarak anlamlı derecedeyüksek bulundu (p=0,08). En sık enfeksiyonun görüldüğü 1. grupta DE/DEA ile çinkoeksikliğinin birlikte görülmesinden dolayı DE/DEA ve çinko eksikliği birlikteliğininenfeksiyon sıklığını artırdığı görüldü.Sık ÜSYE grubunda çinko eksikliği görülme riskinin kontrol grubuna göre 43,5 katfazla olduğu saptandı (p=0,002; %95 Cl: 5,80-326,28). Demir eksikliği veya DE/DEA ile çinkoeksikliği birlikte görülmesi sık ÜSYE grubunda 10,3 kat fazla bulunsa da (p=0,1162; %95 Cl:0,56-189,03) çinko eksikliği olmayan DE/DEA görülmesi durumunda herhangi bir riskartışından söz etmenin mümkün olmaması nedeniyle, esas etkenin çinko eksikliği olduğudüşünüldü.ÜSYE sıklığına çinko eksikliği, anemi, demir eksikliği ve demir eksikliği anemisininetkisini değerlendirdiğimizde, çinko eksikliğinin tek başına ÜSYE sıklığını 40,4 kat arttırıcıetkisi olduğu görüldü. Anemi, demir eksikliği ve demir eksikliği anemisinin modele etkisiistatistiksel olarak anlamlı saptanmaması (p>0,05) yukardaki düşüncemizi destekler nitelikteesas faktörün çinko eksikliği olduğunu düşündürdü. Diyet ile alınan günlük çinko miktarı ve alınan proteinin günlük ihtiyacı karşılamayüzdesi ile serum çinko düzeyi arasında istatistiksel olarak anlamlı pozitif korelasyon saptandı(p=0,0001 ve 0,0001; r=0,351 ve 0,295). Ferritin ile günlük alınan demir miktarı ve alınandemirin günlük ihtiyacı karşılama yüzdesi arasında anlamlı pozitif korelasyon saptandı(p=0,003 ve 0,001; r=0,213 ve 0,233). Hemoglobin ve hematokrit düzeyleri ile beslenme ilealınan demir (p=0,04 ve 0,01; r=0,212 ve 0,231), çinko (p=0,01 ve 0,0001; r=0,251 ve 0,303),karbonhidrat yüzdesi (p=0,0001ve 0,0001; r=0,270 ve 0,271), ve protein yüzdesi (p=0,03 ve0,0001; r=0,212 ve 0,273) arasında ayrıca hematokrit ile demir yüzdesi arasında (p=0,006r=0,201) anlamlı pozitif korelasyon saptandı. MCV ile alınan çinko ve demir miktarlarıarasında anlamlı pozitif korelasyon görülse de (p=0,001 ve 0,02; r=0,241 ve 0,162) anlamlılıkçinko düzeyi ile MCV arasında daha belirgindi. Ayrıca IgG düzeyi ile diyetteki demir miktarı(p=0,001 r=0,261),çinko miktarı (p=0,0001 r=0,345), protein yüzdesi (p=0,0001 r=0,301),yağ ( p=0,003 r=0,233)ve karbonhidrat (p=0,0001 r=0,330) alım yüzdeleri arasında da anlamlıpozitif korelasyon saptandı. Buna ek olarak günlük alınan çinko miktarı ile IgA arasında daanlamlı pozitif korelasyon olduğu görüldü (p=0,002 r=0,239).XVIIISonuç: Çinko eksikliği çocukluk çağında ciddi bir eser element eksikliğidir. Çinko eksikliği üstsolunum yolu enfeksiyonlarına yatkınlığı artırmaktadır. Ülkemiz, demir eksikliği anemisindendaha yüksek oranda çinko eksikliği açısından risk altındadır ve demir eksikliği olan çocuklarçinko eksikliği açısından da mutlaka araştırılmalıdır. Sık ÜSYE geçiren çocuklarda çinko vedemir düzeylerinin normal toplumdan düşük olduğu (çinko daha belirgin olmak üzere), çinkove demir düzeylerinin özellikle enfeksiyon sıklığının en çok olduğu grupta, belirgin olarak dahadüşük olduğu görülmüştür. Demir ve özellikle çinko eksikliği iştahsızlığa neden olmakta bu daçocuğu beslenme açısında bir kısır döngü içerisine sokarak, eksikliklerin daha da artmasına yolaçmaktadır. Beslenmenin bağışıklık sistemi üzerine önemli etkileri bulunmaktadır. Sık ÜSYEgeçiren hastalar, gereksiz testlere tabi tutulmadan önce çinko başta olmak üzere eser elementve protein-enerji eksiklikleri açısından değerlendirilmelidir.Anahtar kelimeler: Sık üst solunum yolu enfeksiyonu, tonsillofarenjit, çinko, demir, beslenme | |
dc.description.abstract | Objectives: Prospective examination of zinc and iron deficiency in patients with a history ofrecurrent upper respiratory tract infection (RURTI) confirmed in accordance with the Paradisecriteria.Materials and Methods: The study covers patients between the ages of 2 to 18 that appliedto the Istanbul University Istanbul Faculty of Medicine Department of Pediatrics for GeneralPediatrics with the complaint of recurrent upper respiratory tract infections. The diagnosis ofRURTI in these children was defined in accordance with the Paradise criteria as having at least7 or more tonsillopharyngitis infections per year, having at least 5 tonsillopharyngitis infectionsper year in the last 2 years or having at least 3 or more tonsillopharyngitis infections per yearin the last 3 years. The patients were first categorized into two groups, those having recurrentupper respiratory tract infections and the control group. Second, the group having recurrentupper respiratory tract infections was separated into three sub-groups corresponding to thefrequency of infections. Groups were defined as; first group ≥7 upper respiratory tractinfections (URTI) per year, second group ≥5 URTI per year and the 3 rd group ≥3 URTI peryear. Age, height, weight and percantiles were determined. Patterns of daily diet of the patientswere questioned from the perspective of zinc and iron content and diet analyses was carried outusing the Diet Information System 6 (BEBİS6) software. The patients were asked to return fora consultation during an infection free period, thus making it possible to to examine thecomplete blood count, serum iron level, total iron binding capacity, serum ferritine levels andserum zinc levels during this disease and treatment free period of both the patients and thecontrol group having the similar age and risk factors. Patients diagnosed with additionalinfections were excluded from the study. Complete blood count was carried out at the IstanbulUniversity Istanbul Faculty of Medicine, Biochemical Laboratory of Pediatrics with the AbbottCell-Dyn 3700 device using the MAPSS laser measurement system, serum iron level and totaliron binding capacity were measured at the Istanbul University Istanbul Faculty of MedicineBiochemical Laboratory of Pediatrics with the Roche Cobas Integra 800 device using thespectrophotometric (Guanidine/FerroZine) method, serum ferritine level was measured at theIstanbul University Istanbul Faculty of Medicine Clinical Biochemistry Laboratory using theRoche Cobas Modular Analytics E170 device with the electroluminescent immunological testmethod and the serum zinc level was measured at the Istanbul University Istanbul Faculty of XXMedicine Pediatric Clinic Trace Element Laboratory with the Varian device using the methodof atomic absorption spectrophotometer. For these measurements venous blood samples weretaken following an eight hours fasting period and placed in; one 2 cc K3 tube with EDTA forthe complete blood count, one 2 cc tube with Na Citrate for the serum iron level and total ironbinding capacity, and again one 2 cc with Becton-Dickinson tube which is befitting for traceelement analysis for the serum zinc level. Previously viewed immunglobulin levels for RURTIor other reasons were also evaluated. The data collected was examined through the SPSS 21.0software and was found to be statistically significant at p<0.05.Results: This study was initiated with 100 patients in the study group and 100 children in thecontrol group. One child in both groups had β-talasemia minor and were excluded from thestudy. Additionally 1 patient with FMF, 1 patient with IgA deficiency and a total of 9 venousblood samples that were hemolized in the control group were all excluded from the study. Thefinal count included 99 patients in the group having RURTI and 88 patients in the control group.In the second stage of the study the subgroups were divided as 57 patients in the 1st group, 25patients in the 2nd group, and 17 patients in the 3rd group.The RURTI groups' mean avarage of age (5.35±2.14 year) was slightly lower than thecontrol groups (6.55±2.92 year) thus resulting in a lower mean average of both height andweight. Among the subgroups the first groups mean age, height and weight were lower thanthose of third group and the control group. Even than the gomez score, relative score and lenghtfor age scores were indifferent. The lowest mean age was in the first group (4.8±1.91 year).The number of episodes for infections tended to be higher among younger ages.Prematurity (p=0.029) and the number of people sharing the same bedroom (p=0.035)are determined as risk factors from the perspective of having RURTI. No difference was foundbetween subgroups. In total the goal for breastfeeding exclusively for six months andbreastfeeding for at least 2 years were not accomplished, and an average of 4.5 months wasachieved for breastfeeding exclusively and an average of 15.5 months was achieved for totalmonths of breastfeeding.Dietary analyses revealed that children with RURTI consume less zinc (5.64±1.86mgand 6.8±2.13 mg), protein (74.23%±23.1 and 82.06%±21.55) and fat (76.94%±28.81 and98,58%±81.53) in comparison to the control group (p=0.001, 0.018 ve 0.014). StatisticallyXXIsignificant differences were found fort he zinc intake in the first and second groups (5.4±1.67and 5.51±1.64 mg) in comparison to the controls (6.8±2.13mg) (p=0.0001 and 0.022). The firstgroups protein intake percentage (70.05%±20.01) was statistically lower than the control group(82.06%±21.55) and the third group (88.28%±26.2) (p=0.008 ve 0.016).Loss of appetite (71%, p=0.0001), pallor (33%, p=0.002), anguler cheilitis (24%,p=0.023), diarrhea (11%, p=0.005) were much more common in the RURTI group than thecontrol group (23%, 14%,11% and 1% respectively). Among the subgroups all four symptomswere much more common in the first group in comparison to the control group (77%, 42%,30% ve 14%) (p<0.05). Loss of appetite was found more commonly in the second (64%) andthe third group (59%) in comparison to the control group. The most common complaint wasfound to be loss of appetite (71%).In the RURTI group serum zinc (72±8 µg/dL, p=0.0001), serum iron (70.52±28.18µg/dL, p=0.002), hemoglobin (11.98±0.78 g/dL, p=0.0001), hematocrit (35,52%±2,26,p=0.0001), MCV (78.37±3.83 fL, p=0.002) MCH (26.39±1.45 pg, p=0.005), MCHC(33.04±1.50 g/dL, p=0.006) and IgG (926.99±214.5 mg/dL, p=0.001) averages were lower atstatistically significant levels from those of the control groups (84±9 µg/dL, 85.35±35.15 µg/dL,12.38±0.69 g/dL, 36.87%±2.01%, 80.27±4.34 fL, 27.03±1.65 pg, 34.08±2.02 g/dL,1035.54±217.96 mg/dL respectively). The first and second groups zinc levels (69±7 ve 75±8µg/dL) were lower than control group ( p=0,0001). Zinc levels of the first group were alsolower than the second and third groups (79±6 µg/dL) (p=0,011 ve 0,0001). Only for the firstgroup the serum iron levels (69,19±30,11 µg/dL) were statistically lower than the control group(p=0,017). Likewise only in the first group, the hemoglobin (11.86±0.88 g/dL), hematokrit(35.3%±2.52% ), MCV (78.19±4.36 fL), MCH (26.27±1.59g/dL), MCHC (32.79±1.48 g/dL)and IgG (895.08±214.17 mg/dL) (although it is within the normal range) were lower than thecontrols at statistically significant levels (p<0.05). The lowest values were obtained from thefirst group. First group was determined as being the foremost accountable for the observedsignificant differences between the control group and RURTI group.Total zinc deficiency was 18.2 %. The incidence of zinc deficiency among children washigh while in all of the groups the daily percentage of dietary zinc intake exceeded 100%, thusemphasizing the importance of dietary source of zinc whether it be of vegetable or animalorigin, zinc bioavailability and careful analysis of the diet according to the conditions of our XXIIcountry. Zinc deficiency rates were higher in the RURTI group (33.3%) compared to thecontrol group (1.1%) at statistically significant levels (p = 0.0001). Regarding measurementsin the subgroups, the incidence of zinc deficiency for the first group (49,1%) and 2nd (%16)was significantly higher than the control group, although much more pronounced in the firstgroup (p=0,0001 ve 0,001). In addition, the incidence of zinc deficiency in the first group washigher than the second, and third groups (5.9%) (p=0,0046 ve 0,0013). Zinc deficiency wasdetected more frequently in the first group compared to both the control and the other subgroupsand in the second group compared to the control group.The prevalance of anemia was determined to be 16% in total. Although incidence ofanemia was higher in the URTI group (21.2%) compared to the control group (10.2%), it wasnot statistically significant (p=0,065). In the subgroups, the incidence of anemia in the firstgroup (29.8%) was higher than the second (8%) and control groups (11.8%). No statisticallysignificant difference was found between the other groups (p>0,05).The prevalance of iron deficiency (ID) was found to be 9.1% in total. No significantdifference was found between RURTI group (7.1%) and the control group (11.4%) and betweensubgroups (First group 5.3%, second group 12% and third group 5.8%) in terms of incidenceof ID. (p>0,05). Concurrent zinc and iron deficiency was not found.The prevalance of iron deficiency anemia (IDA) was 7%. No statistically significantdifference was found between the RURTI group (9.1%) and the control group (4.5%) in termsof incidence of IDA whereas in the subgroups, all of the patients with IDA were seen in thefirst group therefore the incidence was higher in the first group (15.8%) than the second, third(0.0%) and the control group at statistically significant levels (p=0,035, 0,001 ve 0,020).All five patients with concurrent zinc deficiency and iron deficiency anemia were in theRURTI group. The incidence of concurrent zinc deficiency and iron deficiency anemia washigher in the RURTI group (5,1%), compared to the control group (0,0%) however it was notstatistically significant (p>0,05) Considering subgroups all of these five patients were foundto be in the first group hence the incidence of concurrent iron deficiency anemia and zincdeficiency was higher in the first group (8.8%) than the control group (p=0,0046).Total prevalance of iron deficiency or iron deficiency anemia was found to be 16%. Nostatistically significant difference between the RURTI group (16.2%) and the control group XXIII(15.9%) was found in terms of incidence of ID/IDA. Similarly no statistical difference wasfound between the RURTI and the control groups concerning the frequency of patients whomeither have concurrent zinc deficiency with ID/IDA or not (p>0,05). Incidence of ID/IDA wasnot statistically different between the subgroups (p>0,05).Concurrent zinc deficiency withID/IDA was more frequent in the first group (8.8%) than the control group (0.0%) at statisticallysignificant levels (p=0.08). Zinc deficiency and ID/IDA coexisted solely in the first groupwhere the number of infections is most prevalent, concurrent ID/IDA and zinc deficiency hasbeen found to increase the frequency of infections.The probability of zinc deficiency was 43.5 times higher in the RURTI group than thecontrol group (p=0.002; 95% Cl: 5.80-326.28). Even though concurrent ID or ID/IDA withzinc deficiency was 10.3 times more in the RURTI group (p=0.1162; 95% Cl: 0.56-189.03),there was no increase in the risk when ID/IDA occured without zinc deficiency therefore themain factor seems to be zinc defiency alone.Evaluation of the effect of zinc deficiency, anemia, ID and IDA on the frequency ofURTIs revealed that zinc deficiency exclusively increased the frequency 40.4 times. The lackof increased susceptibility to infections due to anemia, ID and IDA at statistically significantlevels (p>0,05) supports the previous idea that the main factor is indeed the zinc deficiency.Positive correlation was found between the amount of daily intake of zinc and thepercentage of adequate daily intake of protein with serum zinc levels (p=0.0001 and 0.0001;r=0.351 and 0.295). Also positive correlation was found between ferritine levels with theamount and the percentage of adequate daily dietary intake of iron (p=0.003 and 0.001;r=0.213 and 0.233). Statistically significant positive correlations were found betweenhemoglobin and hematocrit levels with the amount of daily intake of iron (p=0.04 and 0.01;r=0.212 and 0.231) and zinc (p=0.01 and 0.0001; r=0.251 and 0.303), and with percentagesof adequate daily dietary intake of carbonhydrate (p=0.0001 and 0.0001; r=0.270 and 0.271),and protein (p=0.03 and 0.0001; r=0.212 and 0.73). Positive correlation was also foundbetween hematocrit levels and the percentage of adequate daily intake for iron (p=0.006r=0.201). Although positive correlations were both detected between MCV and the amount ofdaily intake of zinc and iron (p=0.001 ve 0.02; r=0.241 ve 0.162) it was more significant in thezinc intake. Statistically significant positive correlations were found between IgG levels with,the amount of daily intake of iron (p=0.001 r=0.261), zinc (p=0.0001 r=0.345), the percentage XXIVof adequate daily intake of protein (p=0.0001 r=0.301), fat (p=0.003 r=0.233) andcarbonhydrate (p=0.0001 r=0.330). Finally a statistically significant positive correlation wasfound between the amount of daily intake of zinc and IgA levels (p=0.002 r=0.239).Conclusion: Zinc deficiency is an important trace element deficiency during childhood. Zincdeficiency increases susceptibility to upper respiratory tract infections. Turkey is at risk for zincdeficiency more than it is for iron deficiency and therefore children with ID should be strictlyexamined for zinc deficiency. Zinc and iron levels are found to be lower (more pronounced forzinc levels) in children with RURTIs than the normal population. Zinc and iron levels weredistinctively low in the group with the most episodes of infection. Iron and in particular zincdeficiency causes anorexia that turns into a vicious cycle in which the inadequate nutrition ofthe child leads to a further increase of deficiencies. Nutrition has a significant effect on theimmune system. Patients who suffer from RURTI should be evaluated for trace element andprotein-energy deficiencies before being subjected to unnecessary testing.Keywords: Recurrent upper respiratory tract infection, tonsillopharyngitis, zinc, iron, nutrition. | en_US |