Ulusların kendi kaderini tayin hakkı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Self-determinasyon uluslararası hukukun en önemli kavram ve ilkelerinden biridir. Bu ilke son yüzyılda sömürgeciliğin tasfiyesi ve yeni devletlerin ortaya çıkmasında önemli rol oynamıştır. Günümüz dünyasında da siyasi haritaların belirlenmesinde aynı işlevi görmektedir. Nitekim, Sovyetler Birliğinin ve Yugoslavya'nın parçalanmasında ayrılan devletler bu ilkeye dayanarak ayrılıklarını meşrulaştırdılar. Önceleri siyasi bir ilke olarak görülen kavram, BM kararlarıyla bir insan hakkı mertebesine yükselmiş, halkların hakkı olarak kodlanmıştır. Çalışmanın amacı, geçmişte sömürge altında olan halkların kurtuluşuna vesile olan ilkenin bugün, hangi halkların hakkı olduğunu ve ayrılıkçı, etnik hareketler bakımından nasıl bir işlev gördüğünü incelemektir. Self-determination is one of the most significant concepts and principles of international law. In the last century, it played a major role in purging the colonialism and facilitating the emergence of new states. In today's world, it also serves the function in determining political maps. In fact, the newly emergent states preceding the separations of the Soviet Union and Yugoslavia justified their secession based on this right. The concept, which was previously regarded as a political principle, was risen to a human rights level with the UN decisions and coded as a right of peoples. The aim of this study is to investigate which peoples have the right to this principle, which led to the salvation of the peoples under colonial rule in the past, and what kind of function it has in term of secessionist and ethic conducts.
Collections