Hünkâr İskelesi antlaşması ve Osmanlı Rus münasebetleri (1832-1841)
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışma, 1832-1841 yılları arası Osmanlı-Rus münasebetlerini Hünkâr İskelesi Antlaşması'nı merkeze alarak incelemektedir. Mısır Valisi Kavalalı Mehmed Ali Paşa isyanı, Aralık 1832 Konya Savaşı'nda Osmanlı ordusunun Mısır kuvvetleri karşısında bozguna uğramasıyla birlikte doğrudan imparatorluğun varlığını tehdit eder hâle gelmişti. Bu durum karşısında Bâbıâli'nin ısrarlı müracaatlarına rağmen İngiltere ve Fransa'dan umulan desteğin alınamaması, isyanın başından itibaren Osmanlı Devleti'ne müdahale için fırsat kollayan Rusya'nın, Doğu Sorunu'nda en önemli aktör hâline gelmesine sebep olmuştu. Rusya'nın Osmanlı Devleti'ne teklif ettiği askerî yardımın kabulüne giden süreç, Bâbıâli'de faaliyet gösteren diplomatlar arasında sıkı bir rekabet ortamı yaratmıştı. Tezin izini sürdüğü meselelerden biri, bu çekişmenin tam ortasında bulunan Bâbıâli'nin Rusya ve Avrupa devletleri arasında izlediği siyaseti tespite çalışmaktır. Zayıf ve güçsüz bir durumda bulunması dolayısıyla, kendisi için bir tehdit olmaktan çıkan Osmanlı Devleti'nin varlığının muhafazası, Rus dış politikasının temel kaidesi haline gelmişti. Rusya, bu sebeple ciddi bir tehdit olarak gördüğü Mehmed Ali Paşa karşısında son derece kararlı bir siyaset izleyecekti. Çalışmada, Rusya'nın bu dönemde İstanbul'a gönderdiği diplomatların faaliyetleri ve kendilerine verilen talimatların ne ölçüde başarıya ulaştığı sorgulanmıştır. Çalışmanın başlıca tespitlerinden biri, Rusya'nın Osmanlı Devleti'ne teklif ettiği askerî yardımın, Avrupa devletlerini harekete geçirmek maksadıyla, Bâbıâli tarafından bir tahrik unsuru olarak kullanılmış olmasıdır. Askerî yardımın kabulünün ardından, Rusya ile Osmanlı Devleti arasında 8 Temmuz 1833'te imzalanan Hünkâr İskelesi Antlaşması'nın müzakere süreci, tartışma noktaları, antlaşma maddeleri ve antlaşmanın uluslararası etkileri mercek altına alınmıştır. Hünkâr İskelesi Antlaşması, Rusya'nın Edirne Antlaşması'ndan sonra Osmanlı İmparatorluğu ve Boğazlar üzerindeki emelleri için önemli bir kazanım olmuştur. Çalışmanın temel sorularından bir diğeri ise Rusya'nın Hünkâr İskelesi Antlaşması'yla elde ettiği menfaatlerin neler olduğu, antlaşmadan hangi ölçüde yararlanabildiği ve Bâbıâli'nin ilerleyen süreçte takip ettiği siyasette antlaşmayı nasıl konumlandırdığıdır. Rusya, Hünkâr İskelesi Antlaşması ile Bâbıâli üzerindeki nüfuzunu arttırmış, Bâbıâli'nin İngiltere ve Fransa ile kurduğu münasebetlere ve alınan kararlara bu antlaşmadan doğan hukukunu kullanarak müdahale etmeye çalışmıştır. Hünkâr İskelesi Antlaşması'nın bir gereği olarak, olası bir savaş durumunda Rusya'nın müdahalesinden endişe duyan Avrupa devletleri de Mehmed Ali Paşa'nın ikinci bir isyan hareketine girişmesini önlemeye çalışmışlardır. Hızla değişen dengeler, Hünkâr İskelesi Antlaşması'na gösterilen tepkiler ve antlaşmayı ölüme mahkum eden 1841 Londra Boğazlar Sözleşmesi'ne giden süreç, ağırlıklı olarak Osmanlı Arşivi ve Rus kaynakları olmak üzere dönemin birincil kaynaklarına istinaden incelenmiştir. Bu yönüyle çalışma, Boğazlar Meselesi'nin söz konusu zaman dilimindeki seyrine uluslararası perspektiften bakmayı hedeflemektedir. Çalışmada, diplomatik münasebetlerin yanısıra yaklaşık beş ay boyunca İstanbul'da misafir edilen Rus askerî kuvvetleri hakkında bilgi verilmekte, başta I. Nikolay ve II. Mahmud arasındaki mektuplaşmalar olmak üzere, iki ülkenin devlet adamları arasında kurulan dostluk ilişkilerine yakından bakılarak dönemin atmosferine dair farklı manzaralar sunulmaya çalışılmaktadır. This study examines the Ottoman-Russian relations (1832-1841) by centering the Treaty of Hünkar İskelesi. The rebellion movement of the Egyptian Governor Kavalalı Mehmed Ali Pasha became a direct threat to the existence of the Ottoman Empire with the defeat of the Ottoman army against the Egyptian forces in the Konya War in December 1832. In the face of this situation, the fact that the expected support from England and France could not be received despite the insistent applications of the Sublime Porte, caused Russia, which had been waiting for an opportunity to intervene in Turkey from the beginning of the rebellion, to become the most important actor in the Eastern Question. The process leading to the acceptance of the military aid offered by Russia to the Ottoman Empire created a fierce competition environment among the diplomats operating in the Sublime Porte. One of the issues that the thesis traces is to try to determine the policy followed by the Sublime Porte, who was in the middle of this conflict, between Russia and European states. Russia, whose policy towards the Ottoman Empire was the protection of the weak state of the Empire, followed a very determined policy against Mehmed Ali Pasha, whom it saw as a threat to this situation. In the study, the activities of the diplomats that Russia sent to Istanbul in this period and the success of the instructions given to them were questioned. One of the main findings of the study is that the military aid offered by Russia was used as a provocation by the Sublime Porte in order to mobilize the European states. The negotiation process of the Hünkar İskelesi Treaty, which was signed on July 8, 1833, after the acceptance of military aid, the discussion points, the articles of the treaty and the international effects of the treaty were examined in the study. The Treaty of Hünkar İskelesi was an important gain for Russia's ambitions on the Ottoman Empire and the Straits after the Treaty of Edirne. Another of the main questions of the study was what the benefits Russia gained with the Treaty, to what extent it could benefit from it, and how the Sublime Porte positioned the Treaty in the policy followed in the future. With the Treaty of Hünkar İskelesi, Russia increased its influence in the Sublime Porte and tried to intervene in the relations and decisions taken by the Sublime Porte with England and France by using the alliance. As a requirement of the Treaty, the European states, who were worried about Russia's intervention in case of a possible war, tried to prevent Mehmed Ali Pasha from engaging in a rebellion for the second time. The rapidly changing balances, the reactions to the Treaty of Hünkar İskelesi, and the process leading to the 1841 London Straits Convention, which sentenced the treaty to death, were examined with reference to the primary sources of the period, mainly the Ottoman archives and Russian sources. With this aspect, the study aims to look at the course of the Straits Issue from an international perspective. In the study, besides diplomatic relations, information is given about the Russian military forces hosted in Istanbul for about five months. In addition, it is tried to present different views of the atmosphere of the period by looking closely at the friendship relations established between the statesmen of the two countries, especially the correspondence of Nicholas I and Mahmud II.Key Words: The Treaty of Unkiar Skelessi, Ottoman-Russian Relations, The Straits Question, The Revolt of Mehmed Ali Pasha of Egypt, Mahmud II, Nicholas I, Ottoman Diplomacy of 19th Century.
Collections