Akciğer kanserinde prognostik faktörler
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Akciğer kanseri tüm dünyada kansere bağlı ölümlerde kadınlarda ve erkeklerde birinci sırada yer almaktadır. Cerrahi rezeksiyon küçük hücreli dışı akciğer kanserli (KHDAK) hastalarda en önemli tedavi şeklidir. Ancak tam rezeksiyon uygulanan erken evre hastalarda bile sağ kalım istenilen seviyelere ulaşamamaktadır. Kliniğimizde 2003 ile 2006 yılları arasında KHDAK nedeniyle cerrahi rezeksiyon uygulanan hastalar arasından seçilen 71 hastada sağ kalım üzerinde etkili olabilecek faktörler saptanmaya çalışıldı. Hastalar, 1 yıllık takip sonunda hayatta olanlar (n = 37) ile 1 yıllık takip sonunda ex olanlar veya nüks gelişenler (n = 34) olmak üzere iki gruba ayrıldı. Bu iki hasta grubu arasında hasta demografikleri, laboratuar bulguları, tümöre ait özellikler ve tedavi şekli açısından fark olup olmadığı saptanmaya çalışıldı. Bir yıl sonunda hayatta olan ve nüks görülmeyen grupta, diğer gruba göre balgam çıkarma şikayeti, tümör çapı, N faktörü, evre, serum CEA ve CA 19-9 seviyesi anlamlı olarak düşük bulundu. Ancak bu konuda ki literatür incelendiğinde tespit edilen birçok prognostik faktörün bir çalışmadan diğerine farklılıklar gösterdiği görüldü. TNM evreleme sistemi KHDAK'li hastalarda prognozu en doğru yansıtan faktör olarak görünmekle birlikte aynı grup içinde serum CEA seviyesi gibi farklı faktörler de prognoza etki edebilmektedir. Ancak klinik heterojeniteden dolayı KHDAK'li tek bir hastanın prognozunu belirlemek zordur. Carsinoma of the lung is the leading cause of cancer death around the world both in females and males. Surgical resection is the most important treatment for the non-small cell lung cancer patients. However, the survival rates are not sufficient even in completely resected patients with early stage.It has been studied the potential factors that might have effected on survival of the 71 patients who had surgical resection for non-small cell lung cancer at our clinic between 2003 and 2006. The patients have been divided into two groups in the end of the first year following the operation. The first group consists of the patients (n = 37) who are alive and the second one consists the ones (n = 34) who are either ex or have recurrent disease. In this study, it has been studied whether there are any differences between these two groups in terms of patient demographics, pathological findings, tumor characteristics and treatment methods. In the group who are alive with no recurrence, expectoration, tumor size, N factor, stage, serum CEA and CA 19-9 levels are significantly low. However, the prognostic factors reported in the present studies vary from one study to another. Although, TNM staging seems to be the best prognostic factor for non-small cell lung cancer, different factors such serum CEA level can also affect prognosis in the same group. However, because of the clinical heterogeneity of this disease, determining the prognosis of unique patient with non-small cell lung cancer is very difficult.
Collections