Ankilozan spondilitli hastalarda gelişen asemptomatik kardiak lezyonların noninvaziv yöntemlerle değerlendirilmesi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Ankilozan spondilit genellikle sakroiliak eklemlerden başlayıp assenden seyrederek tüm omurgayı ve bazı periferik eklemleri tutan kronik, enflamatuar bir hastalıktır. Hastalık başlıca patolojiyi eklemler ve ligamentlerin yapışma yerlerinde göstermekle birlikte, diğer bazı organ ve dokularda da yerleşimi söz konusudur. Bu ekstraartiküler tutulumlardan biri olan kardiak tutulum ile ilgili, literatüre geçen ilk çalışma 1936'da Mallory tarafından yapılmıştır. Bu çalışmayla birlikte ankilozan spondilitin kalp tutulumuna neden olduğu düşüncesi güncellik kazanarak birçok araştırmacı tarafından çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Gerek ekokardiografik, gerek postmortem çalışmalar ankilozan spondilitli hastalarda asemptomatik çeşitli tip kardiopatilerin küçümsenmeyecek bir oranda bulunduğunu göstermektedir. Gelişecek olan bu kardiopatiler, özellikle solunum sorunu bulunan ankilozan spondilitli hastaların günlük yaşamlarını büyük ölçüde zorlaştıracaktır. Olası kardiopatilerin erken dönemde saptanarak gerekli tedbirlerin alınması, ilerde oluşabilecek komplikasyonların engellenmesi açısından önem taşır. Bu görüşlerden yola çıkarak noninvaziv bir yöntem olan ekokardiografi ve elektrokardiografi ile ankilozan spondilitli hastalardaki asemptomatik kardiak tutulumun nicelik ve niteliklerini araştırmak amacı ile bu çalışmayı planladık. Çalışmamız 1-5-1989 ile 15-1-1990 tarihleri arasında Anadolu Universitesi Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon polikliniğine başvuran, kesin ankilozan spondilit tanısı almış 30 hasta ve 25 sağlıklı kontrol olgusu üzerinde gerçekleştirilmiştir. Hasta ve kontrol grubundaki olguların hiçbirinde belirgin bir kalp hastalığı öyküsü ile hipertansiyon, anemi, diabet ve belli bir kalp hastalığına ait herhangi bir bulgu mevcut değildi. Elektrokardiografik tetkikler sonucunda, birinde sol anterior hemiblok, diğerinde sol dal bloğu ile karakterize olmak üzere iki hastada iletim bozukluğu bulunduğunu gözledik (%6. 6). Tüm hastalarda kardiotorasik oran %50 nin altında idi.
Collections