Zirkonya alt yapılı porselen restorasyonların tamirinde endirekt faset uygulaması yöntemi ile direk tamir yönteminin bağlanma dayanımının, invitro olarak karşılaştırılması
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışmanın amacı, zirkonya (Zr) alt yapılı restorasyonlarda karşılaşılan kırıkların, lamina veneerler ile indirekt ve kompozit sistemlerle yapılan direkt tamir yöntemlerinin bağlanma dayanımlarını karşılaştırmaktır. Çalışmada gruplar ağız içerisindeki porselen kırıklarını taklit edecek şekilde farklı porselen yüzdeleri ile oluşturuldu. Grup A = %100 Zr alan; Grup B= %70 Zr, %30 porselen alan; Grup C= %50 Zr, %50 porselen alan; Grup D= %30 Zr, %70 porselen alan; Grup E= %100 porselen alan, olmak üzere deney örnekleri hazırlandı. Grupların yarısına kompozit ile direk tamir, diğer yarısına porselen lamina veneer ile endirekt tamir yapıldı. Örnekler, yüzey işlemleri ve tamir uygulanmadan önce akrilik bloklara gömüldü. Sonrasında yüzey işlemlerini takiben, 1. gruplara lamina veneerler, 2. gruplara kompozit tamir sistemleri uygulandı. Tüm numuneler termal siklüs cihazında yaşlandırma işlemine tabii tutulduktan sonra, üniversal test cihazında bağlanma dayanımı değerlendirildi ve elde edilen veriler kayıt altına alındı. Örnekler stereomikroskop ile incelendi ve kırık tiplerine göre sınıflandırıldı (adeziv/ koheziv/ kombine). Bağlanma kuvveti verileri, bağımsız örnekler t testi ile değerlendirildi. Gruplar arasında, lamina ile yapılan tamirlerin bağlanma dayanımı, kompozit ile yapılan tamirlerden daha yüksek bulundu. İstatiksel olarak, Grup C hariç diğer bütün gruplarda endirekt tamir grupları lehine anlamlı fark bulundu. En yüksek bağlanma dayanımı Grup A da endirekt tamir yönteminde bulurken, en düşük bağlanma dayanımı Grup E de direkt tamir yönteminde bulundu. En çok adeziv kırık tipi kompozit ile tamir yapılan gruplarda görüldü. The aim of this study is to compare the bond strength of indirect repair method with laminate veneers and direct repair methods with composite systems in fractures of zirconia based porcelains. In the study, groups were formed with different porcelain percentages to imitate porcelain fractures in the mouth. The experimental samples were grouped as Group A= 100% Zr; Group B= 70% Zr, 30% porcelain surface; Group C= 50% Zr, 50% porcelain surface; Group D= 30% Zr, 70% porcelain surface; Group E= 100% porcelain surface. Half of which were repaired with composite and half of them were repaired with indirect facet method by porcelain laminate veneers. Samples were embedded in acrylic blocks before surface treatment and repair was applied. After the surface treatments, laminate veneers were applied to the 1st groups and composite repair systems to the 2nd groups. After all the samples were aged in the thermal cycle device, the bond strength was evaluated in the universal test device and the data obtained were recorded. Samples were examined with a stereomicroscope and classified according to fracture types (adhesive / cohesive / combined). Bond strength data were evaluated with independent t test statistics. Among the groups, the bond strength of repairs made with laminate veneer was higher than repairs made with composite. Statistically, there is a significant difference in favor of indirect repair groups in all groups except group C. The highest bond strength was found in the indirect repair method in group A, while the lowest bond strength was found in the direct repair method in group E. The most adhesive fracture type was seen in the composite groups.
Collections