Physarum Polycephalum türü cıvık mantarların mimari / kentsel tasarıma altlık oluşturmakta kullanımı
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Geçtiğimiz elli yıl içerisinde, özellikle Sanayi Devrimi'yle birlikte doğaya verilen zararın farkına varılmış; bunun sonucunda mimarlık da farklı bir noktaya doğru evrilerek, kendi sınırlarını genişletebilmek adına pek çok disiplinle ilişki kurarak ortak düşünmeye başlamıştır. Diğer disiplinler içinde mimarlığın en çok etkilendiği disiplin biyoloji olmuş ve bu doğrultuda, ilk çağlardan itibaren insanlar için en büyük esin kaynağı olan doğanın uzun yıllardır geliştirdiği yöntemleri inceleyen `biyomimikri` kavramı güncel tasarım yaklaşımları arasında önemli bir yer edinmiştir.Tez kapsamında ilk olarak mimarinin, tarihsel süreçte doğadan nasıl esinlendiği, çeşitli kırılma noktalarıyla birlikte örnekler üzerinden anlatılmış ve esinlenme düzeyleri yorumlanarak geliştirilmiştir. Literatürdeki mevcut sınıflanma geliştirilerek yeni bir esin düzeyi olarak biyoişbirlikçi tasarım yaklaşımı ortaya konmuştur. Biyoişbirlikçi tasarım, doğada bulunan canlı bir sistemi tasarım sürecine direkt olarak dahil etme yaklaşımıdır ve bu tez çalışması biyoişbirlikçi bir tavırla cıvık mantarlara odaklanmaktadır. Tez çalışmasında 900 cıvık mantar türünden biri olan, besin kaynakları arasında bağlantılar oluşturma ve en kısa yolu bulma konusunda önemli bir yeteneğe sahip Physarum Polycephalum'un kentsel ölçekteki tasarımlarda yol gösterici bir altlık olma potansiyelleri ele alınmaktadır. Bu doğrultuda, İzmir İli, Karabağlar İlçesi'nde, 2017 yılında Karabağlar Belediyesi tarafından yarışmaya açılan, yaklaşık 40.000 metrekarelik atıl bir alan seçilmiş ve cıvık mantarların davranış modelleri doğrultusunda bir tasarım altlığı geliştirilmiştir. Sonrasında, öneri altlığın yarışmada ödül alan projelerle karşılaştırmalı değerlendirmesi yapılmıştır. Sonuç olarak cıvık mantarların, en kısa yolu bulduğu ve mesafeleri optimize ettiği gözlemlenmiştir.Disiplinlerarası yapılan bu çalışma, sadece seçilen bir alan için bir tasarım altlğı oluşturmakla kalmamakta; aynı zamanda tasarım sürecine ilişkin yeni bir yöntem önermektedir. Tasarımcıya arazi kullanımı ve optimum yaya hareketini öngörme fırsatı sunan bu yöntem, farklı arazilerde de uygulanabilecek şekilde konvansiyonel tasarım sürecine bir aşama eklemektedir. Kentsel ölçekte ana tasarım kararlarının alınmasının zor ve karmaşık bir süreç olduğudüşünüldüğünde, cıvık mantarların kentsel alanlarda optimum yolların bulunmasında ilham alınabilecek canlılar olduğu ve tasarımcılara yol gösterme konusunda bir rehber olacağı öngörülmektedir. In the last fifty years, especially with the Industrial Revolution, the damage to nature has been realized; as a result of this, architecture has evolved towards a different point and started to think in mutual with many disciplines in order to expand its boundaries. Among the other disciplines, biology was the most influenced discipline of architecture and in this direction, the concept of biomimicry which examines the methods developed by nature for many years, which has been the greatest source of inspiration for humans since the early ages, has gained an important place among contemporary design approaches.Within the scope of the thesis, firstly, how architecture is inspired from nature in the historical process is explained with examples with various breaking points, and the levels of inspiration are interpreted and developed. Accordingly, biodesign, which means the creation of biological partnerships from new levels of inspiration, is an approach of directly incorporating a living system in nature into the design process, and this thesis primarily focuses on collaborative studies with living beings and biodesign. Physarum Polycephalum, which is one of 900 slime mould species, has an important ability to establish connections between food sources and to find the shortest path. In this thesis, the potentials of P. polycephalum being a guide in urban designs is assessed. Within this scope, an inert area of approximately 40,000 square meters was selected by Karabağlar Municipality in 2017 in Karabağlar District of İzmir Province and a design proposal was developed in line with the behavioral models of slime moulds. Subsequently, a comparative evaluation of the design proposal was made with the projects that were awarded in the competition. As a result, slime moulds found the shortest path and optimized the distances. Considering that it is a difficult and complex process to make major design decisions on an urban scale, slime moulds are predicted to provide inspiration for finding optimal pathways in urban areas and provide guidance to designers.
Collections