Gebelik kayıplarında idrar iyot konsantrasyonu ve tiroid otoimmünitesinin rolü
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
İyot eksikliği dünya genelinde büyük bir halk sağlığı problemidir. Ülkemizde okul çağı çocuklarında ciddi ve orta düzeyde iyot eksikliği yaklaşık %30 oranında görülmekle birlikte gebelerde iyot tüketim durumunu gösteren geniş ve kapsamlı epidemiyolojik bir çalışma yapılmamıştır. İyot eksikliği ve tiroid otoimmünitesi gebelik kayıpları için bir risk faktörüdür. Gebelikte iyotun renal klirensi artar. Bu nedenle gebeleri için önerilen günlük iyot tüketimi daha fazladır. Gebelik esnasında artmış olan progesteron düzeyi immünsüpresif etki göstermektedir. Bunun bir sonucu olarakta gebelik esnasında tiroid otoantikor titresi düşer. Otoimmün tiroid hastalığında iyot eksikliği gibi aşırı iyot tüketimi de tiroid fonksiyonlarında bozulmaya neden olabilir. Gebelik esnasında otoimmün tiroid hastalıkları yatışmış olmasına karşın bu gebelerin tüketmesi gereken iyot miktarı konusunda yeterli veri yoktur. Bu çalışmada gebelik kayıplarının, iyot tüketimi ve tiroidin otoimmünitesi ile ilişkisinin araştırması amaçlandı. Çalışmaya kadın doğum acil servisine başvuran 79 abortus hastası ve kadın doğum polikliniklerine normal gebelik takibi için başvuran 25 kontrol hastası alındı. Hastaların tiroid fonksiyonları; tiroid hormon tetkikleri, üriner iyot konsantrasyonu ve tiroid ultrasonografisi ile değerlendirildi. Abortus nedeni ile başvuran olgular abortus tanılarına göre intrauterin mort fetus ve inkomplet abortus şeklinde gruplandırıldı. 79 abortus hastasının 54 tanesi intrauterin mort fetus, 25 tanesi ise inkomplet abortus idi. Olgularımızın % 96?sında spot idrar iyot konsantrasayonu 100ug/L nin, % 47?sinde ise 50ug/L?nin altındaydı. Olgularımızın total tiroid volümü gebelik haftası ve gebelik sayısı ile koreleydi (sırasıyla p:0,045, p:0,004). Tiroid volumü ile st3, st3?(st4 ) ve st3?st4×TSH pozitif korele (sırasıyla p:0,017, p:0<0,001, p:0,013:), sT4 düzeyi ise negatif korele saptandı (p: 0,032). Olgularımızın %33,3?ünde nodüler tiroid hastalığı vardı.Gebelik sayısı 4?ün üzerinde olan olgularımız da nodüler tiroid hastalığı daha fazla orandaydı (p:0,002). St3 ve st3?st4 tiroid nodülü olan hastalarımızda daha yüksek (sırasıyla p:0,004, p:0<0,001), TSH ise daha düşük saptandı (p:0,018). Olgularımızın %50,9?unda otoimmün tiroid hastalığı vardı.Intruterin mort fetuslu olgularımızda, anti TPO ve anti Tg düzeyleri, inkomplet abortuslu olgulardan istatistiksel açıdan daha yüksekti (sırasıyla p:0,036, p:0,026). Tiroid otoantikorlarından en az biri pozitif olan olgularımızın alt grup analizinde düşük sayısı ile idrar iyot konsantrasyonu arasında negatif korelasyon mevcuttu (p.0,007). Iod Deficiency around the world is a big public health problem. In Turkey, children in scholar age, between 9-12 years, present serious and moderate iod deficiency approximately in a 30%. However, there is no large comprehensive epidemiology study on pregnancy. As a matter of fact, Iod deficiency and thyroid autoimmunity are risk factors for abort. Due to an increase on iod renal clearance during pregnancy, an increase on iod intake is suggested. On pregnancy state, secretion of progesterone is increased causing an immunosuppression effect resulting in decrease of thyroid auto-antibodies titer. In autoimmune thyroid diseases, iod deficiency and overload can damage thyroid functions. If a pregnant woman suffers from autoimmune thyroid disease, due to the lack of knowledge, the iod dosage intake is unclear. The aim of this study is to establish the relationship between thyroid autoimmune diseases and iod intake in aborts. This study was performed on 79 abort patients admitted from Obstetrics and Gynecology emergency services and 25 patients coming from Obstetrics and Gynecology outpatient clinic. The thyroid function of the patients was evaluated with the thyroid hormone value and thyroid ultrasonography. The iod intake was evaluated by urinary iod concentration. The diagnosis for abort was either intrauterine mort fetus or incomplete abort. From 79 patients presenting abortion, 54 were intrauterine mort fetus and 25 incomplete abort. In all of the cases, 104 patients, % 96 presented urinary iod concentration below 100ug/L and % 47 below 50ug/L. In all the patients the total thyroid volume was correlated with gestational age and parity. (Sequence p:0,045, p:0,004). Thyroid volume positive correlation with free t3, ft3?(ft4 ) and ft3?ft4×TSH (Sequence p:0,017, p:0<0,001, p:0,013:), and negatively correlated with free T4 value (p: 0,032). Nodular thyroid diseases where presented in 33.3 % of the cases. In patients with parity above 4, nodular thyroid diseases is more frequent (p 0,002), free t3 and ft3?ft4 are evaluated high (sequence p:0,004, p:0<0,001), and TSH is suppressed (p:0,018). In this study 50.9% presented autoimmune thyroid diseases. Statistically, In intrauterine mort fetus cases anti TPO, and anti TG are higher than in incomplete abort (sequence p:0,036, p:0,026). There is negative correlation between urinary ıod concentration and abortion number in patients presenting at least positivity to one thyroid autoantibodies (p.0,007).
Collections