Tehlikeli kimyasalların yönetimine ilişkin uluslararası uygulamaların Türkiye`ye yansımaları
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Tehlikeli kimyasallar, küçük dozlarda dahi çevreye ve insan sağlığına önemli ölçüde zarar veren sanayi kimyasalları ve pestisitler olarak tanımlanabilir. Bu tür kimyasallar, su, hava ve toprağı kirletebilir, bu ortamlarda yaşayan canlıları yok edebilir. Bazıları, çevrede uzun süre boyunca kalıcıdır ve besin zinciri içerisinde birikebilir, sağlığa etkileri hem akut hem de kronik olabilir.Tehlikeli maddelerle ilgili problemler 1970'lerin ortasından beri küresel kamuoyunun gündemini meşgul etmektedir. Tehlikeli kimyasallar ve pestisitlerin yönetimi ile uluslararası ticaretine ve bunların atıklarının yönetimine ilişkin Birleşmiş Milletler altında ön plana çıkan dört önemli uluslararası sözleşme yer almaktadır. Bunlardan ilki toksik ve doğada kalıcı özellik gösteren tehlikeli kimyasallar ve pestisitleri konu alan Kalıcı Organik Kirleticilere ilişkin Stockholm Sözleşmesi, ikincisi ise son kullanım süreleri dolmuş bu sebeple atık durumuna gelen tehlikeli kimyasalların yönetimine ilişkin olan Basel Sözleşmesi'dir. Rotterdam Sözleşmesi ise bu tür kimyasal maddelerin uluslararası ticaretinde kullanılan Ön Bildirimli Kabul Usulüne odaklanmaktadır. Son sözleşme ise cıva ve cıva atıklarının çevre ile uyumlu etkin yönetimine ilişkin uluslararası bir uygulama olarak küresel düzeyde 2014'te imzaya açılan Minamata Sözleşmesi'dir. Uluslararası ölçekte atılan bu adımların ülkelerin ulusal çevre politikalarına yansımaları hala tartışılmaktadır. Bu tez çalışması ile tehlikeli kimyasalların yönetimine ilişkin bahsi geçen uluslararası sözleşmeler çerçevesinde Türkiye'nin ulusal kimyasallar yönetimi konusundaki eksiklikleri ile konu özelinde belirlenen ülke içi paydaşların arasındaki görüş farklılıklarını belirleyerek ülkede ileriki dönemde konuya ilişkin atılacak adımlara ışık tutulması amaçlanmıştır. Tehlikeli kimyasalların yönetimine ilişkin uluslararası uygulamalar olan Basel, Minamata, Rotterdam ve Stockholm Sözleşmelerinin Türkiye'ye getirdiği görev, sorumluluk ve yükümlülükler doğrultusunda ulusal ölçekte 4 Kanun, 23 Yönetmelik ve 1 Tebliğ ile bu mevzuatların ülke içi uygulamaları incelenmiş, belirlenmiş paydaşların konu hakkındaki görüş farklılıkları ile mutabık kaldıkları hususlar ve farkındalık seviyelerinin belirlenmesi için tutarlılık analizini geçen ve 95 örnekleme indirilen çalışma grubunun anket önermelerine verdikleri cevaplar istatistiksel olarak değerlendirilmiştir. Gerçekleştirilen yasal boşluk analizi çerçevesinde Çevre Teşkilatının yapısı başta olmak üzere uluslararası yükümlülüklerin yerine getirilmesi için yürürlükte olan yasal mevzuatta ve bu mevzuatın uygulamalarında özellikle tehlikeli kimyasalların envanteri, stokları, depolanması, izlenmesi, emisyonlarının kontrolü ile bu kimyasallar ve bunları içeren ürünlere ilişkin denetim ve idari yaptırım hususlarında problemler olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında gerçekleştirilen anket çalışması ile kamu sektörü hariç özellikle STK ve üniversite temsilcilerinin konu hakkındaki farkındalık seviyelerinin düşük olduğu anlaşılmıştır. Dangerous chemicals, even in small doses, can be described as industrial chemicals and pesticides threatening human health and environment. These chemicals pollute water, air, soil and destroy living things in the environment. Some of them are persistent and can accumulate in food chain and they have acute and chronic effects on human health. The use of dangerous chemicals became popular in mid of 20th century starting from industrial revolution. Problems related to dangerous chemicals have occupied public agenda since 1970's. There are four prominent international conventions of United Nations on chemicals, pesticides, and management of their trades and wastes. The first one is the Stockholm Convention on Persistent Organic Pollutants, the second is the Basel Convention on Trade of Dangerous Waste, and the third is Rotterdam Convention on Trade of Dangerous Chemicals and the last one is the Minamata Convention on Mercury. There are still deep debates on their reflections on the environmental policy of the countries. The aim of this thesis, in the framework of these mentioned conventions, is to determine the legal gaps in the dangerous chemicals management issues in Turkey and identify the difference of opinions and agreed points of national stakeholders and is to enlighten the future steps towards the dangerous chemicals management in Turkey. Pursuant to obligations of these four conventions, Turkey's Chemicals Management Legislation including 4 Laws, 23 By-laws and 1 communique and the implementation of this legislation have been surveyed and the answers of the pool of 95 samples (which passed the consistency analysis) have been statistically examined to identify the difference of opinions and agreed points of national stakeholders.According to the results of legal gap analysis, there are problems discovered on the issues of the structure of the Turkey's Environment Governance, current legislation and its implementations including inventory, stockpiles, storage, monitoring, emissions control and the enforcement of the market surveillance and environmental audits. In addition to this, according to the questionnaire results, the awareness of the public institutions on the chemicals management issues is in good level and on the contrary the awareness of the NGOs and University representatives is found in low level.
Collections