İletişim, yabancılaşma ve meta fetişizmi: Akıllı telefonlar üzerine inceleme
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Yabancılaşma, modern insana dair bir sorun ve temas ettiği toplumsal olguların çeşitliliğine koşut olarak, günümüzde de önemini korumaya devam ediyor. İletişim teknolojilerinin gelişmesi, akıllı telefonların yaygınlaşması ve sosyal medyanın yükselişi, yabancılaşma konusunu, gündelik bir ilgi düzeyinde gündemde tutuyor. İnsanlar, gün boyunca, sabah gözlerini açtıktan gece kapayana dek, hemen her yerde akıllı telefonlarını kullanıyorlar ve sosyal medyada zaman geçiriyorlar. Ancak bu durum çoğunlukla bağımlılık, fayda-zarar veya sanallık-gerçeklik ikilemleri etrafında dönen tartışmalarla, oldukça yüzeysel ve çarpık bir şekilde ele alınıyor.Marksist yabancılaşma teorisi ise bu konuya farklı bir bakış getirmemize olanak veriyor. Marx ve diğer Marksist düşünürlere göre, yabancılaşma, en genel düzeyde, insana dair her şeyin insanlık dışı bir gücün denetimi altına girmesini tanımlar. Kapitalist üretim tarzı ve ilişkileri, sözü edilen insanlık dışı gücün günümüzdeki ifadeleridir. Bu üretim tarzına özgü toplumsal ilişkiler, o ilişkilerin eyleyeni olan insanlara kendilerinden bağımsızmış gibi görünür. İnsanın toplumsal varlığı, o üretim ilişkilerinde yer bulduğu ölçüde ve o üretim tarzının kültürel mantığına uyarlandığı ölçüde anlamlı olur. Bu çalışma, birer meta olarak insanlara sunulan akıllı telefonlarda yabancılaşmanın gündelik görünümlerine odaklanıyor: Akıllı telefonları ortaya çıkaran teknolojik gelişmeler ve üretim ilişkileri, Marksist bir perspektifle ele alınıyor ve akıllı telefon kullanım pratikleri, insanların kendini gerçekleştirme olanakları açısından değerlendiriliyor. İnsanların kendilerini gerçekleştirme olanaklarını kaybettiği kapitalist bir toplumda, teknoloji, bilgi ve akıl, birer fetiş unsur olarak onların karşısına dikilir. Gündelik hayat ve toplumsal ilişkiler, metaların türdeşleştirici dünyasına tâbi olur ve akıllı telefonlar aracılığıyla sömürgeleştirilir. Alienation continues to be an important issue today, that is in line with the question of modern human and the diversity of social phenomena. The development of communication technologies, the spread of smartphones and the rise of social media keep the question of alienation relying on quoditian debates. People spend their time in the social media, use their smartphones throughout the day almost everywhere from morning to night. However, this issue is often dealt with superficial and distorted debates revolving around addictions, benefit-damage or virtuality-reality dilemmas.In this regard, Marxist theory of alienation allows us to bring a different perspective to this question. According to Marx and other Marxist thinkers, alienation defines, at the most general level, that everything concerning human is under the control of a power which is exterior to human. The capitalist mode of production and relations are the current expression of this exterior power. Social relations specific to this mode of production are seemed as if independent of the people involved in these relationships. The social existence of human becomes meaningful if it finds place in those relations of production and becomes adapted to the cultural logic of capitalist mode of production. This study focuses on the daily appearances of alienation on smartphones that are supplied to people as a commodity: The technological developments and relations of production that bring out smartphones are addressed drawing on a Marxist perspective, and smartphone usage practices are evaluated in terms of contemprary conditions of human self-actualization. In a capitalist society where people have lost the possibilities to realize themselves, technology, knowledge and reason are inculcated in people's minds as fetish things. Everyday life and social relations subjugated by the homogenizing world of commodities and are colonized through smartphones.
Collections