Prolaktinomalı bireylerde zayıflama diyetlerinin bazı biyokimyasal parametrelere ve antropometrik ölçümlere etkisi
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Bu çalışma, prolaktinomalı bireylerdeki ağırlık kaybının, hastaların bazı biyokimyasal parametrelerine ve antropometrik ölçümlerine etkilerini belirlemek ve hastalarda tıbbi tedaviye ek olarak uygulanan zayıflama diyetinin, metabolik profil üzerindeki etkinliğini değerlendirmek amaçlarıyla yapılmıştır. Araştırma, Eylül 2014-Ağustos 2015 tarihleri arasında Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Endokrin ve Metabolizma Hastalıkları polikliniğine başvuran yeni mikroprolaktinoma tanısını almış 20-64 yaş arası hafif şişman ve obez 22 kadın hasta üzerinde yürütülmüştür. Bu 22 hastanın 11'i rastgele seçilerek çalışma grubunu, geriye kalan 11'i ise kontrol grubunu oluşturmuştur. Çalışma grubunda bulunan hastalara, başlangıçtaki vücut ağırlıklarının en az %5'ini kaybetmeyi hedefleyen üç aylık zayıflama diyeti planlanmış ve uygulanmıştır. Her iki grubun vücut analizleri, antropometrik ve biyokimyasal ölçümleri çalışmanın başlangıcında ve üç ayın sonunda yapılmıştır. Çalışma grubundaki bireylerin vücut ağırlıklarının ortalamaları çalışmanın başlangıcında 85.5±17.34 kg iken, üç ay sonra yapılan ölçümde 78.0±15.94 kg olarak saptanmıştır (p<0.05). Kontrol grubunun vücut ağırlığı ortalamaları farkı istatistiksel açıdan önemli bulunmamıştır (p>0.05). Çalışma grubunda vücut yağ yüzdesi farkı istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur (p<0.05). Her iki grupta da başlangıç ve son serum prolaktin düzey ortalamaları arasındaki fark istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur (p<0.05). Gruplar arasındaki ilk ölçümler karşılaştırıldığında ise, istatistiksel açıdan önemli bir sonuç bulunmazken (p>0.05), üçüncü ayın sonunda serum prolaktin düzey ortalamaları arasındaki fark istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur (p<0.05). Çalışma grubundaki bireylerin serum TSH düzeylerinin ortalaması 2.0±0.70 µIU/L'den 1.5±0.62 µIU/L'ye düşmüş ve bu azalma istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur (p<0.05). Kontrol grubundaki azalma ise istatistiksel açıdan önemli bulunmamıştır (p>0.05). Çalışma grubunun çalışma başlangıcındaki serum leptin ortalaması 16.1±8.86 ng/dL iken, üçüncü ayın sonunda yapılan ölçümde 9.7±5.79 ng/dL olarak bulunmuştur (p<0.05). Kontrol grubunda gözlemlenen azalma ise istatistiksel olarak önemli bulunmamıştır (p>0.05). Çalışma grubundaki bireylerin serum trigliserit düzeylerinin ortalaması 123.1±50.10 mg/dL'den 95.1±42.45 mg/dL'ye düşmüş, bu azalma istatistiksel açıdan önemli bulunmuştur (p<0.05). Her iki grupta da serum toplam kolesterol düzeylerinde istatistiksel açıdan önemli bir azalma saptanmıştır (p<0.05). Serum leptin ve prolaktin düzeyleri arasında, hem çalışma grubunda, hem de kontrol grubunda istatistiksel açıdan önemli bir ilişki saptanmamıştır (p>0.05). Hem çalışma hem de kontrol grubunda bel çevresi ölçümleri ve HOMA-IR değerleri arasında pozitif yönde ve istatistiksel açıdan önemli bir ilişki saptanmıştır (p<0.05). Kontrol grubunun serum leptin düzeyleri ile bel/boy oranı ve vücut yağ yüzdesi arasında pozitif yönde ve istatistiksel açıdan önemli bir ilişki saptanmıştır (p<0.05). Çalışma grubunda serum açlık insülin düzeyi ile trigliserit düzeyleri ve serum HOMA-IR değerleri arasında pozitif yönde bir ilişki bulunmuştur (p<0.05). Kontrol grubunda serum açlık insülin düzeyleri ile leptin düzeyleri ve HOMA-IR değerleri arasında pozitif; serum HDL-kolesterol ile TSH düzeyleri arasında negatif yönde bir ilişki saptanmıştır (p<0.05). Sonuç olarak; prolaktinomanın tıbbi tedavisine ek olarak uygulanan zayıflama diyeti hiperprolaktinemiyi daha kısa sürede iyileştirdiği gözlemlenmiş ve vücut ağırlığındaki azalmanın metabolik profil üzerine olumlu etkiler yarattığı belirlenmiştir. The aim of the present study were to determine effect of weight loss on some biochemical parameters and anthropometric measurements in prolactinomas patients and to evaluate the effectiveness of applied to weight loss diet on metabolic profile in addition to medical treatment. The study was conducted at Baskent University Hospital of Endocrinology and Metabolic Diseases between 2014 September and 2015 August on newly diagnosed with overweight or obese 22 microprolactinomas women aged between 20-64 years old. Eleven of 22 patients randomly selected from study group, the remaining 11 patients constituted the control group. Weight loss diets which aims to losing at least 5% of initial body weight, have been planned and applied for 3 months. Both of groups' body analysis, anthropometric and biochemical measurements were made at the beginning of the study and end of the 3 months. While the mean of body weight of individuals at the begining of this study in study group was 85.5 ± 17:34 kg, the measurements was found 78.0 ± 15.94 kg after 3 months period (p<0.05). The mean body weight of the control group showed no statistically significant differences (p>0.05). Body fat percentage difference was statistically significant in the study group (p <0.05). In both of groups, the difference of mean serum prolactin levels were statistically significant (p<0.05). Compared to the first measurements between groups, there was no statistically significant results (p>0.05); there was a significant difference in the mean serum prolactin levels was found between last measurements (p<0.05). Serum TSH levels decreased from 2.0±0.70 µIU/L to 1.5±0.62 µIU/L in study group (p <0.05). There was no difference in serum TSH levels in control groups. There was a significant decrease in mean serum leptin levels from 16.1±8.86 ng/dL to 9.7±5.79 ng/dL in study groups. There was no statistically significant difference in serum leptin levels in control groups. Serum triglyceride levels decreased from 123.1±50.10 mg/dL to 95.1±42.45 mg/dL in study group (p<0.05). In both groups there were significant decreases in mean serum total cholesterol levels (p<0.05). There were no statistically significant correlations between serum leptin and prolactin levels in both groups (p>0.05). In both groups there was a positive no statistically significant correlations between waist circumference and HOMA-IR values (p<0.05); there was a positive and significant correlations between serum leptin levels, HOMA-IR values and fasting insulin levels in control groups (p<0.05). There was a negative and significant correlation between serum HDL-cholesterol and TSH levels (p<0.05). As a conclusion, we observed, in addition to medical teratment, to apply weight loss diets improves hyperprolactinemia more quickly and the reduction in body weight makes positive effects on the metabolic profiles of patients.
Collections