Fetal plasentasyon aşamasında serum prostanoid ve lipid hidroperoksid düzeylerinin preeklampsi gelişimiyle ilişkisinin incelenmesi.
- Global styles
- Apa
- Bibtex
- Chicago Fullnote
- Help
Abstract
Preeklampsi maternal ve fetal mortalite ve morbiditenin başta gelen nedenlerindendir. Yoğun araştırmalara rağmen preeklampsinin patofizyolojik mekanizmaları aydınlatılamamıştır. Preeklampsinin hücre ya da doku hasarına yol açan, oksidanların lehine oksidan ve antioksidan güçler arasındaki dengesizlik olarak tanımlanan, oksidatif stresle ilişkili olabileceği ileri sürülmektedir. Çalışmanın amacı, 10-14. gebelik haftasında olan gebelerde maternal oksidatif stres parametrelerinin preeklampsi gelişiminde prediktif değerini belirlemektir. Çalışma için aynı zamanda vasküler transformasyonun tamamlandığı 20-24. haftalarda alınan kan örneklerinde bireysel değişimi gözlemek amacıyla bu parametreler yeniden değerlendirildi. Bu amaçla, çalışmaya katılan 21 preeklamptik gebe ve 24 sağlıklı gebede lipid peroksidasyon göstergeleri; malondialdehid (MDA), lipidhidroperoksid (LHP), prostaglandinF2 ? (PGF2 ? ) ve okside LDL (ox-LDL) değerleri saptandı. Antioksidan statüyü saptamak için paraoksonaz 1(PON1), süperoksid dismutaz(SOD) ve total antioksidan kapasite (TAK) düzeyleri saptandı.Hem 10-14. gebelik haftalarında hemde 20-24. gebelik haftalarında preeklamptik gebelerde sağlıklı gebelere göre MDA ve PGF2 ? düzeyleri anlamlı derecede yüksek (p<0.001, p<0.001, sırasıyla), PON1, SOD ve TAK ise düşük bulundu (p<0.01, p<0.001, p<0.05, sırasıyla). LHP düzeylerinde ise anlamlı fark bulunmadı. Sağlıklı gebe grubunun 10-14. ile 20-24. haftalardaki oksidatif stres parametrelerinin ortalama değerleri, Paired t testi ile istatistiksel olarak karşılaştırıldığında MDA, PGF2 ? ve SOD düzeyleri arasında anlamlı fark bulundu (p<0.01, p<0.01, p<0.001). Preeklamptik gebe grubunda da PON1, SOD ve TAK hariç diğer parametreler arasında anlamlı farkın olduğu gözlendi. Preeklamptik grupta 10-14. haftalarda serum SOD ve LHP düzeyleri arasında Pearson korelasyon testi ile ters yönlü anlamlı ilişki bulunmuştur (p<0.05; r=-0,439). Sensitivite ve spesifite testleri ile ROC eğrisi kullanılarak saptanan cut-off değerleri; MDA için 2.41 µM, PGF2? için 90 pg/ml, PON1 için 100 U/ml, SOD için ise 0.5 ng/ml bulundu.10-14. gebelik haftalarında artmış serum oxLDL, MDA ve PGF2 ? , düşük SOD ve PON1 aktivitesi, preeklampsi etyolojisinde etkin olabilir. Preeklampside 20-24. gebelik haftalarında artmış MDA ve PGF2 ? , azalmış PON1, TAK ve SOD düzeyleri hastalığın ilerlediğini gösteren etken parametreler olabilir. Preeklampside 10-14. gebelik haftalarında MDA düzeylerinin 2.41 µM(sensitivite: %95.2), PGF2? düzeylerinin ise 90 pg/ml (sensitivite: %85.7) üzerinde olması oksidatif hasarın varlığını gösterir. Klinik bulgular ortaya çıkmadan önce, MDA ve PGF2?'nın, preeklampsi yönünden risk gruplarını ortaya çıkarmada bir belirteç olarak kullanılabileceği düşüncesindeyiz. Preeclampsia is the major cause of maternal and fetal mortality and morbidity. Despite intense research, the pathophysiologic mechanisms of preeclampsia remains obscure. It has been suggested that preeclampsia is associated with oxidative stress, defined as an imbalance between prooxidant and antioxidant forces in favor of prooxidants, leading to potential cell or tissue damage. The aim of our study is to determine the predictive value of preeclampsia development of maternal oxidative stress parameters in pregnant during 10-14 gestational weeks. At the same time, these parameters were reexamined to observe the pathologic changes occured during 20-24. weeks of gestation through vascular tranformation completed simultaneously. For this aim, serum lipid peroxidation parameters; malondialdehyde (MDA), lipidhydroperoxide (LHP) and prostaglandinF2 ? (PGF2 ? ), oxide LDL (oxLDL) levels, Antioxidant status parameters; paraoxonase 1(PON1), süperoxide dismutase(SOD) and total antioxidant capacity (TAK) levels were measured in 21 preeclamptic and 24 normal healthy pregnant.In both 10-14th weeks and 20-24nd weeks of gestation of preeclamptic pregnants, the levels of oxLDL, MDA and PGF2 ? were significantly higher (p<0.001, p<0.001, respectively), PON1, SOD and TAK were significantly lower (p<0.01, p<0.001, p<0.05, respectively) compared to healthy pregnants; yet there was no significant difference in LHP levels. When, the average values of oxidative stres parameters of healthy pregnants during 10-14th and 20-24th weeks of gestation were compared with paired t test istatistically; there was significant differences between MDA, PGF2 ? and SOD levels (p<0.01, p<0.01, p<0.001, respectively). Where as; significant differences between levels of parameters other than PON1, SOD and TAK have seen in preeclamptic pragnants. In preeclamptic group during 10-14th weeks, it has been examined that serum SOD and LHP levels were inversely correlated by using Pearson corrolation test (p<0.05; r=-0,439). By using sensitive and specific tests with ROC curve, the cut-off values were determined as follows; for MDA 2.41 µM, for PGF2? 90 pg/ml, for PON1 100 U/ml and for SOD 0.5 ng/ml.The increased levels of serum MDA and PGF2 ? , low levels of SOD and PON1 activity, during 10-14th of pregnancy may have been associated with preeclampsia etiology. Increased MDA and PGF2 ? , decreased PON1, TAK and SOD levels during 20-24 weeks of gestation may indicate that these changes may have been the effective parameters in progress of disease. The levels of MDA are above 2.41 µM (sensitivity: %95.2), and PGF2? levels are above 90 pg/ml (sensitivite: %85.7), thus the high levels indicate that oxidative damage was present. For further suggestions, it can be said that; before clinical symptoms occur, MDA ve PGF2? can be used as a marker to indicate the risk groups in terms of preeclampsia.
Collections